Dila'ya da çorba aldıktan sonra ikimizde karnımızı doyurup dışarıda bulunan çay ocağına oturmuştuk.Nedenini bilmediğim bir biçimde Dila 'ya kanım ısınmıştı.Ve onunla sohbet etmek güzeldi.Yemek yerken çok konuşmayı sevmesem de Dila ile konuşmak hoşuma gitmişti.Çaylarımız gelene kadar ona evden kaçışımı planlarımı anlatmıştım.
"Şimdi ne yapacaksın?Yani İstanbul'a vardığında ne yapmayı planlıyorsun?"dediğinde çayıma attığım şekeri karıştırmaya başladım.
"Önce kalacak bir yer bulacağım,sonra bir iş derken duygularıma göre hareket edeceğim"dedim.
"Sen neden İstanbul'a gidiyorsun?"diye sorduğumda çayından bir yudum alıp hafif esen rüzgarla kollarını birbirine sürttü.
"İstanbul Üniversitesi sosyoloji bölümünü kazandım kısacası okul için gidiyorum"diyerek rüzgardan dolayı gözlerine giren kahküllerine sinirlenmişcesine eliyle arkaya doğru taradı.
"Sen nerede kalacaksın peki?"diye sorduğumda gözlerini devirerek
"Teyzem de"dedi ve tekrar yüzüne düşen kahkülleri geçen seferkinden daha sert bir şekilde arkaya taradı.Çabuk sinirleniyordu.Fakat çok kalıcı değildi siniri.
"Teyzenden pek hoşlanmıyorsun sanırım"diyerek kıkırdadım.Oturduğu sandalyeyi hafif geri çekti ve gögsünü öne uzatarak dudaklarını şişirdi.
"Ah!Sen mii geldin tatlım?Kusura bakma saunadaydım yeni çıktım,hiç öpmeyeyim terliyim"diyerek havaya öpücük attı.Kendimi tutamayıp kahkaha attığımda o da sandalyesini masaya doğru çekip eski haline geri döndü.
"Teyzem tam bir narsistir.Dudakları ego ile şişirilmiş bir hasta"diyerek gözlerini devirdi.Onun bu halleri komikti.Ve ister istemez gülüyordum.
Dila ile Eskişehir'de tanışsaydık en yakın arkadaşım olabilirdi.Sürekli beraber olmak isteyeceğim bir tipti.Gülüyordu güldürüyordu.Ama ayrılık vakti gelmişti.Evet ikimizde İstanbul'a gidiyorduk fakat o başka bir firmayla yolculuk yapıyordu.
Kısacası Dila sanırım bir anı olarak kalacaktı.Dila'nın otobüsü yalnızca yarım saatlik bir mola verdiği için bizden önce hareket edeceklerdi.Benim daha bekleyecek bir buçuk saatim vardı.Belki bu süreçte uyuyabilirdim.Dila'nın sandalyesinden kalkmasıyla aynı hareketi bende yaptım.
"Gidiyorsun ha?"dediğimde
"Sarılalım mı?"diyerek kollarını açtı.Adımlarımı Dila'ya yöneltip sadece yarım saattir tanıdığım kıza sarıldım.Gitmesini istemiyordum.
"Tekrar mı sarılsak?"dediğinde kollarının arasından ayrılıp 'neden?'der gibi ona baktım.
"Eğlenceli sanki ha?"diyerek kıkırdadı.Bende gülerek ona tekrar sarıldım.
"Tamam yeter bu kadar sonra otobüsün peşinden 'beni de alınnn'diye koşacağım.Gitsem iyi olacak deyip benden ayrıldı.Çantasını alıp çay ocağının çıkışında ki merdivenlere ilerlerken yine kahkülleriyle kavga ediyordu.Aklıma gelen şeyle çantama yöneldim ve iki adet tel tokayla Dila'nın peşinden koştum.Zaten çok uzaklaşmamıştı ama macerayı seven ruhum kesinlikle peşinden koşmalısın Zeynep diyerek ayaklarıma emirler yağdırdı.Herneyse ,Dila'ya ulaştığımda bir anda önünde belirmem onu korkutmuştu.Gülerek
"Benim ben"dedim.
"Ciddi olamazsın Zeyno"diyerek gülümsedi.
"Ne oldu?"dediğinde iki parmağımın arasındaki siyah tel tokaları gösterdim ardından yüzüne uzandım ve eminim ki kesildiklerinden beri Dila'nın zulmüne uğrayan kahkülleri elimle toplayarak iki tel tokayla tutturdum.
"Heh şimdi oldu.Hem sen rahatsın hem onlar"dediğimde sanki kafasının üzerini görebilecekmiş gibi gözlerini yukarıya doğru diken Dila'ya 'saçmalıyorsun' bakışımı attım.
"Bu benim aklıma neden daha önceden gelmedi lan,sağol"diyerek yumruk yaptığı elini omzuma geçirdi.Ben omzumu tutup kıvranırken o otobüsüne doğru koşmaya başladı.Omzum elimde az önce kahkahalarımızla şen olan masaya geri döndüm.Tek başımaydım.Sandalyeler bile üzülmüştü sanki.İçimden hiç geri oturmak gelmediği için sırt çantamı koluma takıp hesabı ödemeye gittim.Hesabı ödedikten sonra uyuma işi çok cazip gelmişti.Zaten yol beni oldukça yormuştu.Otobüsüme doğru ilerledim.Otobüse ulaştığımda çok fazla insanın olmamasına mutlu olmuştum.Koltuğuma oturduğumda uyumak için rahat bir pozisyon aradım.Bu arayışım bir süre sürdü.Sonunda ben bu pozisyonda uyurum dediğim pozisyonumu bulmuştum.Rahattım.Tek sorun gözlerim sanki benimle inatlaşırcasına kapanmak istemiyordu.Uykum kaçmıştı.Evet aklıma sürekli Dila geliyordu.Onunla beraber yolculuk yapmak istiyordum.Daha eğlenceli olabilirdi her şey.Bunları düşündüğümde üzüldüğümü farkettiğim anda oyalanacak bir şeyler aradım.Bir süre otobüs camına yansıyan simama baktım.Yorgundu,kahve rengi gözlerim şişmişti.Tenim daha da beyazlamıştı sanki.
Çantamda okumak için yanıma aldığım kitaplarım aklıma gelince gülümsedim.Ve seri bir hareketle sırt çantamdan kitabımı çıkardım.
'Stefan Zweig-Olağanüstü Bir Gece'Kitap okurken genelde uyuya kalırdım.Yine öyle olacağını umarak kitabın ilk sayfasını açtım ve okumaya başladım.
Bir süre sonra...
"Hayır teşekkürler"diyen kalın bir ses ne zaman kapandığını bilmediğim gözlerimi açmama sebep oldu.Kafamı kaldırırken boynumun tutulduğunu anladım.Yavaşca boynumu ezdim.Bu sırada bacağımın yanında başka bir bacak olduğunu gördüm.Yanımda birisi vardı ve hareket eden bir otobüsteydim.Kaçırılıyor muydum yoksa?Bu fikir gözlerimin aniden açılmasına neden oldu.Tutulan boynuma rağmen kafamı iyice kaldırdığımda en son hatırladığım şekilde İstanbul'a giden otobüste olduğumu farkettim.Yanımdaki bacağın sahibine döndüğümde ilk önce elinde ki kitap dikkatimi çekti.Kitap benim uyumadan önce uyumak amaçlı okuduğum kitabımdı.Gözlerim yüzünü tarayınca tanıdık siması kaşlarımın çatılmasına neden oldu.Bunun burada ne işi vardı!
"Neler oluyor?"diye sorduğumda uyandığımı yeni farketmiş gibi sakince gözlüklerini çıkardı ardından bana dönerek
"Günaydın kızım"dedi.
"Senin ne işin var burda baba?"diye sorduğumdaysa
"Zeynep?Bir garip davranıyorsun?İstediğin gibi İstanbul'a gidiyoruz işte kızım"
"Nasıl yani?"dediğimdeyse babam gülümseyerek
"Anlaşılan uykunu alamadın,bir kahve söyleyeyim mi?Uykun açılır kızım"dediğinde ona ördek yemiş sinek gibi baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ
Ficção Geral....Annem uyumuştu. Hızlı ve sessiz adımlarla odama döndüm ve sırt çantamı koluma takıp bir kaç hafta okulda aç kalarak kısacası para biriktirerek aldığım değerli postallarımı elime aldım ve dış kapıya doğru ilerledim.Kapının kolunu indirdiğim sırad...