Bir anda gözleri açılan duyma engelli çocuğun beni arkadaki birkaç dakika önce huzurlu olabileceğini düşündüğüm beyaz duvara yaslayıp, boğazıma dayadığı dirseğiyle gözlerim kaya taşı gibi açıldı.
Çocuk diğer eliyle kulağından siyah bluetoothlu olduğunu düşündüğüm kulaklıklarını çıkarıp kafasındaki kapuşonu indirdi.
"Napıyosun lan sen!"demesiyle gözlerim yerinden çıkacak gibi daha da açıldı.
"Sen duyma engelli değil miydin ya?"dediğimde çatık olan kaşlarını daha da çatarak,yüzünde kalıcı hasar oluşabileceğini düşündürttü.Bence yaşlanınca fazlasıyla alın kırışıklığına sahip olacaktır.
"Kaçık mısın sen ne engeli!"dediğinde boynumda bulunan dirseğinin baskısını hafifletti.Kaçık değilim kaçağım diyecekken saçmalama Zeynep kendine gel diyen hücrelerim tarafından susturuldum.
"Yaklaşık 10 dakikadır seninle konuşuyorum ve bana tek bir tepki dahi vermedin.Duyamıyorsun sandım."dediğimde
"Ne diyorsun kızım sen?Kimsin neden benimle konuşuyorsun?"dediğindeyse
"Önce şu eli bir indir" diyerek kafamı beyaz duvara yasladım.Anlamsızca bana baktığını gördüğümde
"Eğer bana sorduğun soruların cevaplarını almak istiyorsan cevapları verebilmeme en çok yardım eden organımı rahat bırak,ağzımdan nefes alamıyorum"anlamsız bakışlarına bir son verip dirseğini boynumdan çekti.
"Anlat"dediğinde şapkamın üzerinden düşen kapuşonumu geri taktım ve sırtımda ki sırt çantamdan bir şişe su alıp içtim.O sırada beni izlediğini hissedebiliyordum.Fakat önceliğim tabi ki de kendi ihtiyaçlarımdı.Susamıştım.
"Anlatacak mısın artık?"diye soran sabırsız sesine inat yavaş yavaş su şişemi çantama koydum ve fermuarı kapattım.Çantamı tekrar sırtıma taktığımda sinirlendiğini hissedebiliyordum.
"Aslında suç tamamen senin."dediğimde bana gözlerini devirerek baktı.
"Suç mu benim?Gelip bir anda tokadı yapıştıran sen ama suçlu ben öyle mi?"diyerek bir elini havada rasgele salladı.
"Tokatı yanlışlıkla attım.Amacım tokat atmak değildi çok yakındık ve bir anda el sallayınca-"
"Bir dakika çok yakındık derken?Neden el sallıyorsun kızım sen benim yüzüme yüzüme?"
"Aslında kötü bir amacım yoktu.Ben kendime yarım saat boyunca bekleyebileceğim bir yer arıyordum.Sonra şuan bulunduğumuz yer hoşuma gitti.Tam buldum diye sevinirken bir baktım sen çöktün-"diye anlatırken bir anda az önce hava da rasgele salladığı elini alnına hafifçe vurarak
"Lan koskoca otogar başka yer yok mu?" Dedi.
"Etrafına baksana bir,ilde toplu ilkokul toplantısı var sanki.Herkes burada"dediğimde çevrede ki kendi halinde insanlara baktı.
Bu sırada otogardan bir anons sesi yükseldi.Otobüsümün 5 dakika sonra kalkacağını bildiriyordu.Kaşlarımı çatarak duyma engelli zannettiğim aslında bir akrep kadar iyi duyan çocuğa döndüm ve"Zaman çabuk geçiyor yiğidim kolla kendini yılanlardan hadi bay"diyerek İstanbul otobüsüne doğru koşmaya başladım.
"Hey!Ne saçmalıyorsun?"diye bağıran çocuğa dönüp dil çıkardım ve koşmaya devam ettim.Onunla daha fazla vakit harcayamazdım.
Otobüsün bulunduğu yere geldim.Nedensizce heyecanlıydım.Yeni hayatıma adım atarmışcasına otobüs merdivenlerinden yukarı çıktım ve biletimde yazan numaraya göre koltuğuma oturdum.Pencere kenarı olmasına mutlu olmuştum.Yolu izlemek hep hoşuma gitmiştir.Böyle her şey gözlerimin önünde yok olup gidiyor.Garip bir duygu.
Yavaş yavaş otobüs dolmaya başlamıştı.Yanıma oturacak kişiyide bir hayli merak ediyordum.Sonuçta saatlerce beraber oturacaktık.Planlarım arasında yolculuk boyunca İstanbul'u araştırmak vardı.Aslında bunu onlarca kez yapmıştım ama bu kez daha detaylı yapmalıydım. Bu kez araştıracaklarımı yaşayacaktım.
Otobüste çok fazla insan yoktu.Otogarda ki kalabalığa göre otobüsteki insan sayısı çok dengesizdi.Demek ki çok fazla insan İstanbul'a gitmek istemiyordu.Bu dahihane tespitime ben bile gözlerimi devirerek tepki verdim.
Bu arada otobüs kalkmak üzereydi.Yanıma kimse oturmamıştı.Resmen tek başımaydım.Bilmiyorum.Bu bir yandan iyi hissettirdi.Çok fazla insanla muhattap olmam demek beni aradıklarında bulunma ihtimalimi arttırıyordu.Kötü hissettirdiği kısım ise şuydu ben konuşmadan duramazdım.Yani konuşmazsam kafayı yerdim.Sürekli kafamın içinde kendi kendime konuşmak beni çok yorardı.Fakat elimden gelen birşey yoktu.Malesef yol boyunca konuşamayacaktım.Otobüs kalktığında muavinin ön koltuklarda ki insanların biletlerini ve kimliklerini kontrol ettiğini gördüm.Çantamın ön gözünden biletimi ve cüzdanımdan kimliğimi çıkarıp hazırladım.Sonra adam geldiğinde iki saat arayacaktım.Bir anda beynima şlank diye vuran bir sesle aydınlanma çağımı yaşadım.İyi de benim kimlikte ki soyadım bilette ki soyadıma uymuyor ki!
Şimdi ayvayı en büyüğünden yedin Zeynep.Muavin git gide çaki bebek misali yaklaşıyordu.Etrafıma baktığımda bir adet yol boyu ağlayacağına yemin etmiş bebek ve hemen önünde peynir kokularıyla dolu erzak barındıran ve açıldığında tüm yolcuları karbondioksit zehirlenmesine boğacak olan çantayı kucağında tutan yaşlı nene vardı.Herkes kendi işiyle meşguldü.Kimisi telefonla konuşuyor kimisi televizyonun nasıl açıldığını çözmeye çalışıyor kimisi ise uyuyordu.Hemde horul horul.Amcacım bindiğimiz anda uyumayı nasıl başardın hadi uyudun nasıl bir dinozor misali horlamayı becerebiliyordu.Bu kadar kısa süre de uyumakta garip gerçekten.
UYUMAK! Tabi ya🤔Sonunda ne olacağını düşünecek vaktim yoktu.Umarım yutarlar diyerek hızla kimliğimi çantamın en ücra köşelerine atıp biletimi önümdeki açılabilen siyah bir aparatın üzerine koydum.Ve kafamı fazlasıyla rahatsız olan otobüs koltuğuna yasladım ve yavaş yavaş horlamaya başladım.Kalbim sanki köpek kovalamışta sonunda bir yerlere saklanmışım gibi çarpıyordu.Bu da bir kovalama sayılır aslında.
Muavin önümdeki insanlara
"İyi yolculuklar "dedikten sonra sıra bana gelmişti.Hissediyordum.Gözlerimi sımsıkı kapatasım vardı ama zeki beyin hücrelerim 'saçmalama uyuyorsun sen horla biraz'diyerek beni uyardılar.Soluk borumu sızlatacak şekilde horladığımda yan koltukta ki bebeğin ağlamaya başladığını duydum."Aaa kız değil traktör mübarek tövbe estafurullah"diyen bir yaşlı sesiyle kaşlarımı çatma isteğimi son anda durdurdum.Muavinin suratıma bön bön baktığını hissedebiliyordum.Al işte bak bilet orda.Bak git kardeşim hiç mi uyuyan insan görmedin.
"Lütfen uyandırır mısınız şu kızı?Çocuğumu korkutuyor."diye sitem eden bebeğin annesi olduğunu düşündüğüm sesle kalbim sanki köpeğin beni saklandığım yerden bulduğunu ve tekrar kovalayacağını hissettiğim gibi çarpmaya başlamıştı.
"Kusura bakmayın hanımefendi"diyen muavinle içimden tüm bildiğim duaları okumaya başladım.Lann dede horlarken hiçbir problem yoktu ben horlayınca mı traktör oluyorum.😭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ
Fiksi Umum....Annem uyumuştu. Hızlı ve sessiz adımlarla odama döndüm ve sırt çantamı koluma takıp bir kaç hafta okulda aç kalarak kısacası para biriktirerek aldığım değerli postallarımı elime aldım ve dış kapıya doğru ilerledim.Kapının kolunu indirdiğim sırad...