"Abla geliyor musun gelmiyor musun?" Dedi Nick ayakkabılarını ayağına sokarken.
Ablası Holly, ellerini birbirine geçirip duvara yaslandıktan sonra "hayır!" dercesine kafasını sağa-sola salladı.
"Peki o zaman..." Dedi Nick ayakkabısının birini giymişti, ve konuşmaya devam etti;
"Ben malikaneye gidip araştırma yapacağım! Ve orada hayalet olup olmadığına bakacağım!" Dedi.
Holly gözlüğünün düzeltirken söze girdi;
"Tamam orada hayalet olsa da olmasa da dikkatli ol Nick!" diye söyledi kardeşini düşünürken.
Nick, son olarak montunu giymişti ve hiç havaya bakmadan evden çıktı, ki hava kapalıydı... Kuzeni Peter ve ablası Holly, malikanede hayalet olmadığını iddia ettiğinden dolayı Nick, malikaneye girip orayı araştırmaya ve hayaleti bulmaya karar vermişti. Saat öğleden sonra ikiydi ve hava kara bulutlarla kaplıydı. Serin de bir rüzgar esiyordu. Nick, vatandaşların hayalet olduğunu iddia ettiği o koyu renkli eski malikaneye ilerliyordu. Adımları kaldırımda ses çıkarıyordu ve her adım sesi daha da gürültülü çıkıyordu.
Malikaneye yaklaştığında, o civarda polis olmadığını gördüğünde şaşkınlığını gizleyememişti. Kahverengi gözlerini malikanenin korku dolu çatısına çevirdiğinde gözleri parlamıştı. Rüzgar, Nick her adım attığında saçlarını havalandırıyordu. Rüzgardan dolayı dağılan saçlarını bir eliyle düzelten Nick, malikanenin siyah demir kapısına gelmişti. Demir kapı kapalıydı fakat, malikanenin kapısı demir ve aralıklı olduğundan kapalı kapıyı dışarıdan açabilirdi ve açtı da...
Demir kapı soğuk ve paslıydı. Kapı sonuna kadar sesi yüksek olmayan bir gıcırtıyla açılıvermişti. Malikaneni büyük bahçesini gördüğünde bahçenin bakımsız olduğunu anlamıştı. Bahçedeki yabani otlar, bitkiler düzensiz bir şekildi büyümüş sağa sola devrilmişti. Malikanenin sağ tarafında bulunan büyük ağacın dalları sarkıyordu ve sarkan dallardaki yapraklar bir bir yere dökülüyordu.
Nick, bir kez daha dağılan saçlarını düzeltti. Ardından malikanenin bahçesinde adımlarını atmaya başladı. Her bastığı yerde olan otlar malikanenin girişine giden patika yolu kapatıyordu. Bazı büyüyen otlar malikane duvarına yapışmış ve sarmaşık görünümü vermişti.
Nick, bir yandan malikanenin büyük giriş kapısına ilerlerken bir yandan da düzensiz büyüyen bahçedeki otlara bakıyordu. Malikanenin büyük giriş kapısına geldiğinde kapının üzerinde yazan yazıyı okudu;
"MARK TUM!"
Büyük giriş kapısında yazan "MARK TUM" yazısı malikanenin sahibinin kim olduğunun göstergesiydi. Nick, giriş kapısının kulpuna elini götürdü. Aşağı çektiği kapı kulpu sayesinde kapı ardına kadar açılıp, arkasındaki duvara çarparak durdu. Nick, giriş kapısının açık olduğuna şaşırmıştı. Ama kapıya baktığında kapının kilidinin kırık olduğunu gördü; demek ki kapı bu yüzden açılmıştı.
Nick malikanenin içine adımlarını attığında arkasından gelen iki sesle irkilmişti bir anda! Arkasını döndüğünde malikanenin bahçesinde bulunan iki kişiyi görmüştü; Peter ve Holly!
"Sizin ne işiniz var burada?" Diye sordu Nick;
"Hani siz bu malikanede Mark Tum'un hayaleti olmadığını sanıyordunuz?"
"Tamam öyle sanıyorduk, ama biz Macera Kulübü'yüz! Burada hayalet olsa da olmasa da seni buraya tek başına gönderemezdik, çünkü Kulüp üyeleri her zaman takım çalışması yaparlar!"
Dedi Holly, güzel konuştuğunu fark etmişti...
Peter ve Nick, Holly'ye baktığında ikisininde gözleri parlamıştı. Peter söze girdi;
"Malikaneye beraber giriyoruz!"
Nick, ablasının ve kuzeninin geldiğine sevinmişti. Hep birlikte malikaneye girmeye karar verdiklerinde, Peter, elindeki bir el fenerini alıp Nick'e verdi.
Nick, o sırada havadaki kara bulutların biraz daha çoğaldığını fark etmişti. Geçen kış ki ocak ayına göre hava bu kış daha kötüydü sanki.
Malikanenin içinde bulunan aydınlatma düğmelerinde elektrik olmadığını bilen Holly yine de şansını denemek için düğmeye basmıştı fakat lambalar yanmamıştı. Evin koridorunda biraz daha ilerleyen Macera Kulübü üyeleri evin ne kadar pis ve tozlu olduğunu hatta bazı yerlerde örümcek ağlarının olduğunu fark etmişti. Koridorun ortalarında bulunan kahverengi sehpanın üzerinde bir cisim görmüşlerdi o sırada. Uzaktan parıldayan bu cismin yanına gittiklerinde Peter cismi eline aldı. Ve üzerinde bulunan yazıyı okumaya başladı;
"1998 YILI EN İYİ KORKU FİLMİ YÖNETMENİ ÖDÜLÜNÜ KAZANAN MARK TUM..."
"Vay canına! Demek Bay Tum, 1998 yılının en iyi yönetmenliğini yapmış..." Dedi Holly. Kardeşi Nick parmağını kaldırarak ablasının dediğini düzeltti;
"Yönetmenliğini değil abla, korku filmi yönetmenliğini..."
"Ne fark eder!" Dedi Holly inatla. Peter, Holly ve Nick'in tartışacağını bildiğinden hemen söze girdi;
"Çocuklar şu anda elimde bulundurduğum bu şey Mark Tum'un korku filminde kazandığı ödül!" Dedi Peter profesör edasıyla. Ve sözüne devam etti;
"Bu ödülün neden uzaktan parladığını öğrendim! Bakın burası altından... Bu nedenle ışık yansımasından gözümüze parlıyormuş..." Peter hâlâ kendini profesör gibi hissediyordu.
Mark Tum'un ödülünü tekrar sehpanın üzerine bırakıp koridorun sonuna doğru yürümeye başladı. O sırada Nick ve Holly'de, Peter'ın peşinden onu takip ediyordu.
Ev sessizdi fakat o sessizlik Macera Kulübü'nü korkutmuştu. Koridorda bulunan aynaların camları kirliliğin en fazla olduğu yerlerdi sanki. Evin içindeki her adımları az da olsa yankı yapıyordu.
* * *
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MALİKANEDEKİ HAYALET (MaceraKulübü 2. seri)
AdventureOnlar kendilerini Macera Kulübü olarak adlandırıyorlar... Adları Nick, Holly ve Peter. Peter, Nick ve Holly'nin kuzeni. Nick ise ablası Holly'yi bazen kızdıran macera dolu bir çocuk. Yıllar önce ölen korku filmi yönetmeni Mark Tum'un, malikanes...