Masamın başında oturmuş dosyalarla teker teker ilgilenirken kopacak kadar çok ağrıyan boynumu takmamaya çalışıyordum.
Bu dosyaları yarına yetişirmem gerekiyordu ve daha yarısını bile gözden geçirememiştim.
Yarınki toplantıda Jungkook'a yakışacak derece iyi bir asistan olmalıydım.
Jungkook...
Yedi sene önce 15 yaşında naif bir şekilde tutulduğum o çocuk Jeon Jungkook. 15 yaşımda kalmamıştı bu olay. Bu kadar sene boyunca ondan başkasını hiç mi görmez insanın gözü.
Görmemişti işte. Gözlerim ondan başka kimseyi görmüyordu.Lise yıllarında bir şekilde soğuk nevale çocuk Jungkook'un yanına yaklaşmayı başarmış ve onunla mesafelerin olmadığı bir arkadaşlık kurmuştum. Beni arkadaşı olarak çok fazla sevdiğini biliyordum, hatta en yakın arkadaşı da bendim tek arkadaşı da. Lisede tahmin edemeyeceğim şekilde yakın olmuştuk onunla. Birbirimizin her şeyini biler hale gelmiştik.
Hatta bir süre sonra yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyecek duruma gelmişti. Ne ara Jungkook'a bu kadar yakınlaşıp bu denli yakın bir arkadaşlık kurdum inanın bende bilmiyorum.
Üniversite sınavları başlayınca ikimizi de aynı korku sarmıştı.
Aynı üniversiteye gidemeyecek olmamızın ihtimali ikimizi de feci korkutuyordu.
O en yakın arkadaşını kaybetmekten, bense sevdiğim çocuğu..O kadar yakındık ki onun bir gün içinde yaptığı şeylerden izlediği pornolara kadar bilirdim. O yıllar Jungkook fazlasıyla azgın bir veletti, eh porno izlemesi bir bakımdan iyiydi. En azından başkalarıyla ilişkiye girmek gibi bir şey yapmıyordu.
En azından akıllıydı.
Üniversite için sürekli bir araya gelip hep aynı şeyleri çalıştık ve ne o benden ayrı ne de ben ondan ayrı ders çalıştım.
Uğraşlarımız sonuç verdi ve aynı üniversiteyi tutturabildik.
Babasının şirketini ele alabilmek için İşletme okuyacaktı.
Tanrı biliyor ki küçüklükten beri tek hayalim Tıp okumaktı, fakat ben ona daha yakın olabilmek için İşletme okumayı seçmiştim.
Zavallı arkadaşımın hiçbir şeyden haberi yoktu.
Deli dolu üniversite yıllarının bitmeye yakın dönemlerinde ise bu sefer iş sahibi olma sorunu ortaya çıkmıştı.
Jungkook'un ne yapacağı zaten belliydi.
Benim ise iş bulmam gerekiyordu.
Birkaç yere başvurumu verip cevap gelmesini beklemiştim fakat hiçbiri geri dönmemişti.
O kadar başvuru arasından biri bile en azından kabul edilmediğimi söylemek için arayabilirdi öyle değil mi?
Bu işte bir gariplik olduğunu sezerek başvuru yaptığım bir iş yerini tekrar aradım ve başvurum hakkında bilgi almak istedim.
Fakat telefondaki kadının bana söylediği şey daha önce böyle bir başvuru olmadığıydı.
İyice şüphelenip başvuru yaptığım diğer yerleri aramıştım, aldığım cevap hep bir öncekiyle aynı oluyordu.
"Böyle bir başvuru yapılmamıştır."
Aklıma düşen şey saniyesinde Jungkook olmuştu.
Ve bunu ona anlatınca yanılmadığımı anladım.
Başvurularımı iptal eden çok sevgili arkadaşım Jungkook'tu.
İş hayatında bile beni yanından ayrı tutmayı istemeyecek kadar çok seven arkadaşım(!) Jungkook beni asistanı olarak şirketinde işe almıştı. Şirketteki çalışanlar bizim aramızdaki arkadaşlığı bilmiyorlardı. Bizden ve ailelerimizden başka kimse bilmiyordu ki bizi.
Arkadaştık, çok yakın arkadaşlar. Ama ben Jungkook'a ve arkadaşlığımıza ihanet etmiştim.
Kötü biriydim...
Onu sevdiğimi bile bile gidip onunla arkadaş olmam...
Her şeyi çıkmaza sürüklemiştim.
Derin düşüncelerin içinde boğulmuşken nefes verdim. İşime odaklanmak zorundaydım.
Odamın kapısı açıldığını fark etmeyip dosyalarla boğuşmaya devam ediyordum. Kafamı kaldırdığımda masamın önündeki sandalyede oturan Jungkook'u görmemle yerimden sıçradım.
"Aman Tanrım Jungkook, ödümü kopardın."
Jungkook ufak bir gülümseme sundu.
Gözlerimi takım elbisenin altında şekillenen bedeninden zorla çekerek bileğimdeki saate kaydırdım.
"Daha mesaim bitmedi Jungkook, sen git hadi."diye konuştum ve önümdeki dosyalardan birini elime alarak işime döndüm.
Tabir-i caizse şuan onu takmıyordum. Eh, olması gerekende buydu değil mi?"Arkadaşımı buradan kaçırıp yemeğe götürme kararı aldım."
Yüzümde oluşan minik gülümsemeye engel olamadım. Yalnız olmadığımız zamanlarda birbirimize Bay Jeon, Bay Kim olarak hitap ederdik ve uzun zamandır yalnız kalmayı bırakın yoğun işlerden dolayı onun asistanı olmama rağmen yüzünü bile görememiştim.
"O arkadaşın yarına yetiştirmesi gereken çok önemli işleri var."
Gitmeyi deli gibi istiyordum ama ne yazık ki toplantıya hazırlanmam gerekiyordu.
Lanet toplantılar..
"Hadi ama TaeTae, çok acıktım ve karnım guruldamaya başladı."
Dirseğimi masaya koyarak çenemi elime yasladım ve onu incelemeye başladım.
Eliyle karnını tutarak dudaklarını büzen bir tatlılık abidesi duruyordu karşımda.
"Çok isterdim Jungkook fakat yarınki toplantı için-"
Konuşmama izin vermeden sözümü kesti.
"Diğer asistana devrederiz o işleri. Hem işler yüzünden bayağıdır bir araya gelemiyoruz. TaeTae'yi özledim."diyerek şekerce gülümsedi.
Aman Tanrım eriyen beni görebiliyor musunuz? Ben ondan başka hiçbir şey göremiyordum da şuan.
Sana nasıl hayır diyebilirim ki muhteşem varlık..
"Hoseok bu sefer de işi ona yükleyip mesai saatimden önce çıkmamdan dolayı sinir küpüne dönecek."dedim gülerek.
Her işe yetişemiyordum çünkü burası prestijli bir şirketti ve bu yüzden Hoseok da ikinci asistandı. Fakat nasıl desem, o biraz arka plandaydı. Yani pozisyonu öyleydi. Asıl amacı asistan değil de bana yardımcı olmaktı aslında. Jungkook sevdiği insanlara gerçekten değer verirdi ve onlar için elinden geleni yapardı. İlk başlarda çok fazla yorulduğumu görerek bana yardımcı olması için bir asistan almıştı.
Jungkook bana gerçekten değer veriyordu. Fakat bunun arkadaşlıktan öte bir sevgiyle yapılmasını istemem çok muydu? Onu seviyordum ve onunda benim onu sevdiğim gibi sevmesini istiyordum.
Hoş, gay bile değildi ki. Şu zamana kadar sevgilisi olmamıştı, Tanrım buna şükrediyordum ama kızlardan hoşlandığını da biliyordum, en yakın arkadaşıydım işte nasıl bilmezdim ki.
"Taehyung daldın yine."
Kafamı iki yana sallayarak kendime geldim ve gülümsemeye çalıştım.
"Eh, gidelim madem."
.
.
.VKook bebeyim VKook 😍
Düşünceleriniz neler?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Good Friends?KookV
Truyện NgắnTaehyung Jungkook için sadece arkadaşı olmaktan nefret ediyordu. Onun istediği, Jungkook'un kendisi gibi ona aşık olmasıydı. Çok mu şey istiyordu?