"Çünkü o tıpkı benim sana baktığım gibi bakıyor Jungkook."
🔷🔶🔷
Jungkook'un beni savunduğu günün üzerinden 5 gün geçmişti. Korkutucuydu çünkü açıkçası arkadaşlığımızı bitirip beni şirketten falan çıkarmasını bekliyordum.
Ama o tam tersini Yugyeom'a yapmıştı. Onunla arkadaşlığını bitirmişti inanabiliyor musunuz? Fakat onu sevdiğini dolaylı yoldan itiraf ettiği için değil de Jungkook'a göre bizim arkadaşlığımıza leke atmaya çalıştığı için.
Pfft, işim zordu. Arkadaşlığımıza cidden değer veriyordu.
Yugyeom'un Jungkook'un arkadaşlıklarını bitirdikleri an suratında oluşan o ifadeye aynı olayı yaşamaktan korkmasam gülebilirdim.
Oh, iyi oldu şerefsize bir de sana baktığım gibi bakıyor diyor ya, pezevenk.
Neyse, anlayacağınız büyük badire atlatmıştım, öyle bir şey olduğunu öğrendiği zaman neler olacağını düşünemiyordum bile.
Şimdi ise evimde oturmuş beraber basketbol maçı izliyorduk. Haftasonu olduğu için iş yoktu ve bugün bende kalacaktı.
Aslında maçı sadece o izliyordu. Ben izliyormuş gibi yapıp düşüncelere boğulmuş durumdaydım.Maçın en heyecanlı yerlerinde Jungkook tezahürat yaparak yerinde kuduruyordu.
Ayağa kalkıp mutfağa gittiğimi de fark etmedi. Abur cuburları çıkartıp kaselere doldurdum. O sırada dikilip tabaklara bakıp dalmıştım. Boka sarmış hayatımı düşünerek tabakları içeri götürecekken ayağım halıya takılınca tüm tabaklar ve ben yeri boyladık.
İçimden bir siktir çekerken Jungkook sesi duyup mutfağa doğru geldi.
Bir de beceriksizliğim eksikti. Şu çocuğa rezil olmadığım bir gün var mıydı acaba?
"Tae, iyi misin?!" Elimi kesen tabak parçasına lanet edip elimi kendime çevirdim.
"Acıdı ya." Sessiz bir tonda konuşarak yüzümü buruşturdum.
"Gerizekalı, az dikkatli olsan ne olur yani." Haklı olduğu için cevap veremedim. "Gel buraya koca bebek." Beni yavaşça yerden kaldırdı ve cam parçaları bir yerimize batmadan içeri varabildik. Evimdeki her şeyin yerini bilirdi. Bu yüzden kalkıp banyodan ilk yardım malzemelerini almaya gitti.
"Benim için böyle endişelenmen yanlış şeyler düşünmeme sebep oluyor." Sessizce mırıldandım ve kafamı oturduğum koltukta geriye atıp tavanı izledim. Elimin acısı kalbimin sızısını engelleyemiyordu. Hiç geçmeyecek gibiydi bu sızı. Jungkook'un bana benimde Jungkook'a sahip olmamı istiyordum. Benim olsun istiyordum. Aramızda olmayan o mesafeleri bile kırmak istiyordum. Beni arkadaşı olarak görsün istemiyordum, bu yaralıyordu işte. Sana ne ara bu kadar aşık oldum Jungkook?
Jungkook'un içeri geldiğini adım seslerinden anladım. Kafamı kaldırarak o güzel kahverengi gözleriyle buluşturdum gözlerimi.
Elimdeki kanın durduğunu görünce rahat bir nefes verdi.
"Neyseki derin kesilmemiş." Yanıma oturunca o güzel kokusu burnuma doldu.
En azından yanımdaydı, o kokusunu buram buram içime çekebiliyordum, bunlar benim için yeterli olmalıydı. Hep bir şeylerle yetinmeye alışmıştım şu hayatımda. Buna devam edecektim, elimde olan bir şey yoktu.
"Bugün çok düşüncelisin TaeTae." Elimdeki kurumaya başlayan kanları temizlerken mırıldanmıştı.
Omuz silktim. "İş meseleleri falan." Jungkook salak değildi ve onu kandıramazdım. Ama eğer tanıştığımızdan beri ona yalan söylediğimi anlarsa, anlatmak istemediğimi de anlardı. Bu yüzden olayı uzatmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Good Friends?KookV
KurzgeschichtenTaehyung Jungkook için sadece arkadaşı olmaktan nefret ediyordu. Onun istediği, Jungkook'un kendisi gibi ona aşık olmasıydı. Çok mu şey istiyordu?