Selamlar efenim, uzun zamandır yb atmadığımdan ötürü ufak bir hatırlatma yapma gereği duydum fic'le alakalı.
Jungkook'a platonik olan bir adet Taehyung'umuz vardı hatırlarsanız. Taehyung'un peşinden koşan da bir adet Jimin. Başka söyleyecek bir şey bulamadım :")
Eğer okuyabilecek zamanınız varsa -eskiden beridir kitabı bilenlerden bahsediyorum- kitabı baştan okumanızı tavsiye ederim. Aksi takdirde benim yapabileceğim pek de bir şey yok:(Boş yapmayı bırakayım da siz bölümü okuyun canlar💕👋🏻
-
"Tae, hazır mısın?"
Banyoda saçlarımı düzeltirken bağıran Jungkook'a onay vermiştim.
"Geliyorum!"
Dümdüz gözüken ve neredeyse gözlerimi kapatmaya başlayan kahverengi saçlarım beklentimi karşılarken giydiğim gömleğimle, dar kesim kumaş pantolonumun güzel durduğunu düşünüyordum. Aslında kolay kolay kendimi beğenmezdim ama, bu sefer beğenmiştim işte.Bugün işe başlıyordum. Tekrardan Jungkook'un sekreteri olarak.
Gariptir ki bu işe başlamayı çok da fazla istediğim söylenemezdi çünkü yaşadıklarım hâlâ tazeydi ve üzücü hissettiriyordu. Üstelik o insanların arasında küçük düşmüştüm. Bana olan bakışları ve söylemleri hala gözümün önünde beliriyor ve kulağımda çınlıyordu.Yine de yapabileceğim bir şey yoktu, orada bulunmak beni kırsa da bunu yapmak zordundaydım çünkü bu benim işimdi. Birkaç güne alışacağımı umuyordum zaten.
Banyodan çıkıp kapıda bekleyen Jungkook'un yanına uçtum hemen. Onu bekletmeyi sevmiyordum aslında, fakat beklesin işte. İşi ne sanki? Beni beklemeyip de kimi bekleyecek? Hah.
Saçma düşüncelerimden sıyrıldığımda ince montumu alıp çıkmıştım. O da telefonuna bakarak ilerliyordu. Neye baktığını merak etsem de bir şey demedim.
Arabasının yanına geldiğimizde telefonunu cebine attı ve anahtarları çıkardı.
Ne yaparsa yapsın, her bir hareketinde gözüm üstündeydi. Gözlerimi ondan alamıyordum resmen. Takım elbise giyme zorunluluğu yoktu, aslında vardı fakat o her zaman olduğu gibi kuralları yıkıyordu.
Giydiği beyaz ve vücudunu sıkıca saran gömleği ile siyah pantolonu içinde dehşetül vahşet bir görünüme sahipti.
Kıskanmıyor değildim hani fakat, bilirsiniz en yakın arkadaşlar(!) birbirlerinin giyimine karışamazlardı.
Arkama yaslanıp yolu izlediğim yolculukta ara sıra konuşmuştuk.
Dün eskilerden konuşmamız çok güzeldi. Anılarımız gözümde canlandıkça ayrı bir mutlu oluyordum. Onunla biriktirdiğim anılar benim için çok değerliydi...
Kendi kendime gülümserken Jungkook yan bir bakış atmıştı. "Bu mutluluğunun sebebini sorabilir miyim Tae?"
Hafifçe öksürdükten sonra ben de ona yan bir bakış attım. "Hayır."
O öpülesi güzel gözlerini kırpıştırdıktan sonra "Peki,"diye mırıldandı. "Bir sorun mu var? Garip davranıyorsun."Yutkunduktan sonra kafamı iki yana sallamıştım. "Yoo, bir sorun yok aslında." Sadece gergindindim ve bunu ona açıklayıp onun da gerilmesini istemiyordum.
Yolculuk son konuşmamamızın üzerinden hayli sessiz geçmişti.
Şirkete geldiğimiz zaman içeri girdiğimiz anda bile üzerimizde yakaladığım bakışların haddi hesabı yoktu. Ah, pardon düzelteyim, üzerimde.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Good Friends?KookV
Short StoryTaehyung Jungkook için sadece arkadaşı olmaktan nefret ediyordu. Onun istediği, Jungkook'un kendisi gibi ona aşık olmasıydı. Çok mu şey istiyordu?