Bölüm 17 - İZ PEŞİNDE

67 25 1
                                    


'' Lanet olsun çok soğuk'' dedi üşümüş ve sinir bir şekilde, nefes alıp verdikçe ağzından ve burnundan buhar çıkıyordu. Bir an için geriye döndü ve arabasına baktı fakat :

'' Aklından bile geçirme'' dedi kendisine sessizce. 

Ellerini paltosunun cebine sokup yürümeye başladı. Saat sabahın körüydü ancak Yulene Parkı koşmaya ve yürüyüş yapmaya gelmiş olan insanlarla doluydu. 

''Çıldırmış olmalısınız!''

Şehir merkezine 5 kilometre uzaklıkta bir parktı burası. Etrafı gür ve sık ağaçlarla çevriliydi. Parkın sonunda ldona Gölü vardı. Hafta sonları balıkçıların uğrak yeriydi. Parkta uzun ve kısa olmak üzere iki parkur vardı. Genellikle uzun parkuru bisiklet sürenler, kısa parkuru ise yürüyüş ile koşmak için gelenler kullanıyordu. Parkın içine araç giremiyordu. Girişteki güvenlik görevlisi hem parkın emniyeti için hemde kuralı bilmeyenler için parkın açık olduğu saatlerde nöbet tutuyordu. Özellikle hafta sonları parkın girişindeki otoparkta yer bulmak çok zor oluyordu. 

Rinda bazı sabahlar bisikletiyle parka geliyor fakat bisikletini girişteki bisiklet parkına kilitliyordu. Bir saat kadar koştuktan sonra eve dönüyor ve duş aldıktan sonra hızlı bir şekilde işine gidiyordu. 

'' Seni burada mı gördü Rinda?''

Yürümeye devam ettikçe etrafındaki kalabalığın arttığını gördü. İnsanlar çılgınlar gibi koşuyor, yürüyor ve bisiklet sürüyordu. 

'' Sağlıklı yaşam şart!!!''

Hava iyiden iyiye soğumaya başlamış, sert rüzgarlar havayı esir almıştı. Kulakları ve burnu soğuktan kıpkırmızı olmuştu. Saçları da rüzgarın etkisiyle darmadağındı. Etrafına bakıyor bir ipucu arıyordu. Bir ara gözlerini kapattı ve Rindayı koşarken hayal etti. Kulağında kulaklık, müzik son ses, tempolu bir şekilde koşuyor. Etrafında onu izleyen biri var. Uzağında ya da yakınında olabilir. Selam verdiği, göz göze geldiği birisi olabilir. 

'' Neden sen Rinda neden?''

Durup dinleniyor. Etrafına bakarak su içiyor. Yanında geçip gidenler var. Alnındaki teri silerken derin bir nefes alıyor ve saatine bakıyor. 

'' Buraya geldiğin saatleri biliyor muydu?''

Koşarak tamamladığı parkurdan yürüyerek uzaklaşıyor. Arkasına bakmadan. 

'' Neden baksın ki?''

Bir gölge onu takip ediyor. Gözleriyle, adımlarıyla...

Bisikletine binip evine gidiyor. Pedalları hızlı çeviriyor çünkü işe yetişecek. 

'' Seni eve kadar takip ediyor muydu?''

Kapıya geldiğinde Lessie havlıyor. Ter kokusunu alıyor Rinda'nın. Sırt çantasından anahtarı çıkarıp kapıyı açıyor. Kapı açılır açılmaz Lessie üzerine atlıyor. Şımarıyor ve oynamak istiyor. Rinda çömelip seviyor Lessie'yi. 

'' Hadi kızım içeri, işe gitmem gerek.''

İçeriye girene kadar izliyor. Her adımını biliyor. Giriş saatini, çıkış saatini. 

'' Kaç defa, kaç gün?''

Gözlerini açtığında yanında parkın güvenlik görevlisini kendisine bakarken buldu.

'' Beyefendi iyi misiniz?''

'' İyiyim teşekkürler neden?''

''Birkaç kişi sizin parkın ortasında gözlerinizi kapatmış bir şekilde hareketsiz durduğunuzu söyledi.''

'' Ah pardon şimdi anladım, aslında düşünüyordum.''

'' Düşünüyor muydunuz?''

'' Aslında bir nevi canlandırma, hayal kurma?''

'' Pardon anlamadım, neyin hayali? Pek hayal kurulabilecek bir zaman ve yer değil sanırım şu an burası. Hem de bu soğukta.''

'' Ben dedektif Liam Brander. Rinda Halldis cinayetini araştırıyorum. Buraya sabahları koşmaya gelirmiş tanır mıydın ya da hiç gördün mü?''

'' Tam olarak yüzünü hatırlayamadım şu an dedektif.''

Liam cep telefonundan Rinda'nın bir fotoğrafını gösterdi.

'' Hımmm demek bu kız. Şimdi tanıdım. Sessiz sakin birisiydi. Hiç konuşmazdı. Bisikletiyle gelir, bisikletini park ettikten sonra bir saat kadar koşup, geldiği gibi sessizce giderdi.''

'' Yanında kimse olur muydu? Hiç kimseyle konuştuğunu gördün mü?''

'' Gördüğüm süre zarfında hep yalnızdı. Hiç kimseyle konuştuğuna şahit olmadım.''

'' Anladım. Sana numaramı versem aklına bir şey gelirse beni arar mısın?''

'' Tabi ki dedektif, bir şey hatırlarsam mutlaka haber veririm.''

'' Son bir soru?''

'' Buyrun!''

'' Parkta daha önce herhangi olumsuz bir durum yaşandı mı? Bunu her anlamda soruyorum.''

'' Hayır dedektif, otopark kavgalarını saymazsak şimdiye kadar herhangi olumsuz bir durumla karşı karşıya kalmadık.''

'' Tamam, teşekkür ederim o zaman ıhmmmm!''

'' Ah pardon adımı söylemeyi unuttum dedektif. Ben Kalf Terje.''

'' Terje! Flosi Terje'yi tanıyor musun?''

'' Kuzenim olur neden ki?''

'' Rinda'nın cesedini bir arkadaşıyla beraber o buldu. Sana bu konudan hiç bahsetmedi mi?''

'' Doğrusunu isterseniz, aramız pek iyi değil. Sık görüşmeyiz.''

'' Neden peki?''

'' Ailevi bir durum dedektif, karışık biraz anlayacağınız.''

'' Tamam öyleyse Kalf dediğim gibi bir şey hatırlarsan beni mutlaka ara.''

Liam numarasını verdikten sonra otoparka doğru yürümeye başlamıştı  fakat arkasından esen rüzgarla birlikte burnuna yosun kokusu geldi. Arkasını döndü. Parkurun sonunda yeşil rengiyle uzanan gölü gördü. 

'' Bir göz atsam hiç fena olmaz.''

Adımlarını hızlandırdı ve göle doğru yürümeye başladı. Az önceki kalabalık azalmış etraf sakinleşmişti. Uzun parkurda bisiklet süren gençler vardı. Yarış yapıyorlardı. Yürüdükçe göl sanki daha çok büyüyordu ve su kütlesi sanki üzerine geliyordu. Yaklaştıkça adımları yavaşladı. Yosun kokusu yoğunlaşmıştı. Burnunun içini ve boğazını yapış yapış olmuş hissediyordu. Koku midesini bulandırmıştı. Tabelada '' Gölde yüzmek tehlikeli ve yasaktır.'' yazıyordu fakat her sene en az iki üç kişinin bu gölde boğulduğu haberleri gelirdi. Kıyıda bir kaç  balıkçı teknesi vardı. Boyaları dökülmüş eski püskü teknelerdi. Liam gölün etrafını gözünün aldığınca inceledi. Bazı yerlerde sazlıklar oluşmuştu ve kurbağa sesleri geliyordu.

'' Burada tutulan balığı asla yemezdim.''

Yağmur atıştırmaya başlamıştı. Bunun ne demek olduğunu iyi biliyordu. Geriye döndü ve gidecek uzun bir yolun olduğunu görünce koşmaya karar verdi. Tam koşuyordu ki bir an duraksadı. Yavaşça karşısında duran tabelaya doğru yaklaştı. O an düşünmüyordu sadece bakıyordu. Daha da yaklaştı. Yağmur hızlanmaya başlamıştı. Şimdi ağaca çivilenmiş olan tabelanın tam karşısındaydı. Elini tabelaya götürdü ve tabelaya dokunarak üzerinde yazanları okudu.

'' Dikkat  yabani hayvan çıkabilir.''

Yağan yağmur altında öylece bekliyor  ve üzerinde geyik resmi olan tabelaya bakıyordu. 

KASAP KUŞU #wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin