SEN KİMSİN?

1.7K 50 11
                                    

Güzel olması umuduyla...

Yazarın ağzından:

Esin kulağında yankılanan makine sesi ile gözlerini araladı.Etrafında kimse yoktu.Akşam yaşadıkları aklına gelince yatağından kalkmaya çalıştı ama başarılı olamamıştı.Yere düştüğünde odaya giren hemşirenin yardımıyla yatağına kalktı ve içini kemiren o soruyu sordu"O iyi mi?". Hemşire cevap vermeden odadan çıktığı gibi odaya dedesi girmişti.Kız cılız bir sesle"Dede Barış iyi mi?O nerede?"diye sormasının ardından yaşlı adam ağlamaya başladı."Esin o şimdi gökyüzünde bizi izliyor sakın üzülme kızım senin suçun yok.Bütün suç bizde."kız duyduklarıyla ağlaması hıçkırıklara karıştı o gece Barış'ın yanında olmasaydı belkide bu olay yaşanmayacaktı.

●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●
1 ay sonra ●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●


Bugün büyük gündü.Son bir ayda yaşadıklarımı unutmak için hayatıma yeni bir başlangıç yapıcaktım.Sabah çalan alarmla kalkıp aceleyle evden çıktım.Çünkü her zamanki gibi uyanamamıştım.Hızlıca hazırlandım taksiye binip havaalanına gittim ve uçağa bindim.Sonunda 10 yıl sonra tekrar Koreye uçuyordum belkide gerçekten herşey güzel olucaktı.Bütün yol boyunca tabikide uyumayı tercih etmistim.Hostesin dürtmesiyle uçağın indiğini anladım ve uçaktan indim.

"Bekle beni Seul.Ben geldim yüzyılın moda stilisti."diyerek koşmaya başladım.Fakat başıma geliceklerden habersizdim. Koşarken çöp kutusuna ayağımın takılmasıyla yeri öpmem bir olurken kendi kendime sitem etmeye başlamıştım bile çoktan. Bizans bile bu kadar hızlı çöküşe uğramadı be Esin. Daha düz yolda yürüyemiyorsun şu haline bak diye söylenerek ayağa kalktım ve üstündeki tozları hafif silktikten sonra az önce yere göktaşı gibi çakılan ben değilmişim gibi büyük bi egoyla yürümeye başladım. İşte son zamanlarda ben buydum. Kendi yolunda kendi kuralları ile yürümeye çalışan biraz deli bir kız.

Yol kenarında durup filmlerdeki gibi taksi çağırmıştım ama anında gelmemisti ve buna tabiki de şaşırmadım. Sonuçta burası bir hayal dünyası değildi ayrıca köşelerde bir yerlerde monitör filan da yoktu. Dakikalar süren bekleyişin ardından durdurmak için neredeyse önüne atladıgım taksinin kapısını açtım ve binerken yanıma koşarak birinin gelip yanıma oturmasını hayretle izledim.Bu yüzsüzlügün kaçıncı boyutuydu? Ayrıca özur bile dilememişti! Kaşlarımı çatarak çenkirmeye başlayacağım sırada eliyle agzımı kapatıp taksiciye"Siz ilerleyin ben birazdan inicem" demesi bardağı taşıran son damla olmuştu. Elini ısırarak ağzımın serbest kalmasını sağladığımda zorla öğrenebildiğim korecem ile "Sen kimsin be?Koskoca Seul'de bula bula beni mi buldun?İmdaa-" derken tekrar ağzımı kapatıp"Asıl sen sus!Sana çok meraklı değilim. Peşimdeki sevgililerimden kaçmak için bindim."demesiyle"Aissh o zaman neden onlardan kaçıyorsun sapık gibi?" diyip cevabı yapıstırdım.Çünkü gerçekten öyle gibi gözüküyordu. Ayrıca yüzündeki maskeden dolayı tanınmıyor desem yeri vardı. "Hihhh yoksa hırsız filan mısın! O kadınların eşyalarımı mı çaldın ?" Aklıma gelen düşünceyi direk yüzüne söylediğimde bana göz devirmesinin ardından taksici ile kısa bir bakışmamız olmuştu."Aish...bir de hırsız oldum ya. Bu yaptığın için söz seni bulacağım ama şimdi gitmem lazım güzellik."dedi ve elime telefonunu yazarak taksiden indi. Peki ben o sıra ne mi yapıyordum. Bir dakikadan az bir süreye bu kadar uzun bir cümleyi nasıl sığdırdığını düşünüyordum sanırım. Kemdimi tokatlayarak üstümdeki şoku atlatmaya çalışırken aklıma gelen sey ile daha da şoka girmiştim. Bu çocuk iki dakikada bana mı yürümüştü?

Üstümdeki şoku atlattıktan sonra kısa bir süre sonra gmailimdeki adrese vardım ve canım kankamın evine girdim.Az kalsın evin nerde olduğunu unutacaktım. İyi ki mailleri silmemiştim. Kapıya yaklaşıp anahtarı çıkardım ve kapıyı açtım.Anahtarlar neden mi bende?Çünkü benim canım kankam Seul'e geliceğimi bildiğinden anahtarı kargolamıştı. Sağolsun beni çok düşünür .

●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●
ERTESİ GÜN:

●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●

Salyalarım akmış bir şekilde yataktan kalkarken bugün iş görüşmemin olduğunu hatırlamamla yataktan zıpladım.Bir kere şu yataktan düzgün kalkamayacak miydım ben yaa. Her tarafım resmen tutulmuşken bavulumun üzerinden bir kazak ve kısa bir etek bulduktan sonra üzerine bir ceket alıp aceleyle dışarı çıktım.

Çalışmaya başlayacağım yer yakın olduğundan yürümeyi hatta koşmayı tercih ettim. Allahtan akıl edip beyaz spor ayakkabılarımı giymiştim. Aldı takdirde bu yıl topukluları çekilmezdi. Biraz yürüdükten sonra SM Entertainment yazan kocaman tabelayı görmek yüzümdeki gülümsemeyi arttırmıştı. Minik çantamdan telefonu çıkarıp sevgili kankam Jongini aradığımda nihayet üçüncü çalışta acmıştı. "Lanet olasıca nerdesin kapıda seni bekliyorum." dedikten sonra karşıdan cevap olarak "Sanada günaydın Esin.Ne kadar da güzel konuşuyosun kankanla sen öyle." diye yakınması gelmişti. Benim gibi arkadaşı bulmuş bir de yakınıyordu. "Sanada günaydın Kai.Hadi sabah merasimin bittiyse al beni burdan. Birazdan yılbaşı ağacı sanıp kafama yıldız konduracaklar." diyerek kendimi her zamanki gibi haklı çıkardım çünkü ben daima haklı olmak zorundaydım. "tamam tamam geliyorum." Gülerek beni geçiştirip telefonu kapatmıstı. Komik bir sey mi söylemiştim. Bu havada bu etekle burada bekliyordum.Kapıda dakikalardır Kaiyi beklerken önümde duran Bmw ile kısa bir bakıştığımızda kazanan araba olmuştu. O kadar güzeldi ki bu havada güzelliğiyle beni eritmişti. Dikkatli baktığımdan dolayı olsa gerek insanların arasında arabadan inmeye çalışan çocuk gözüme takıldı. Bu dün gördüğün yakışıklı değil mi? diye hatırlatma yapan içsesime sadece göz devirmekle yetinirken kolumun çekilmesiyle arkama döndüm ve ponçik bir Jongin görünce boynuna atladım.
"Ayyy sen fazla mı su içtin bu ne uzunluk. Fazla uzamışsın koreden ayrıldığımızda aynı boydaydık yaa lanet olsun." diyip yakınarak atladiğım boynundaki ellerimi serbest bıraktım. "İyice yaşlı teyzelere benzedin sen de. Merak etme ben senin kısa halini seviyorum."dedikten sonra saçlarımı kurcalamaya başladı. Hadi ama ben hangi kedi miydim?"Herneyse bir an önce gitmezsek başlamadığım işimden kovulabilirim" diyerek saçlarımı kurtarmıştım ve nihayet sıcacık binaya girmiştik. Yaklaşık yarım saattir bana dik dik bakan güvenliği atlatıp bir odaya belgeleri teslim ettikten sonra çok beklediğim kartımı aldım. Artık bende buranın bir çalışanıydım. Ben çoktan hayaller kurmaya başlamışken karşımdaki kadının bana seslenmesiyle hayallerim bölündü. Hadi ama neden hep böyle olurdu ki."Şirketimize hoşgeldiniz. Bundan sonra Kai beyin ısrarıyla EXO nun moda stilistliğini yapıcaksınız." demesiyle anlık şoktan çıkmıştım. Ama o kadar da sevinmemiştim keşke baska grup olsaydı en azından torpilli konumuna düşmemiş okurdum. Ama yinede tebessümle"Kai çok teşekkür ederim sen olduğundan burada hiç sıkılmayacağım."dediğimde Tabikide sıkılmayacaksın taş gibi kankan var mübarek!diyerek kankama yavşayan içsesimden nefret ettiğimi bir kez daha anlamıştım. "Önemli değil. Hadi seni üyelerle tanıştırayım." dedikten sonra yola koyulduk.Yolda benim nasıl onların stilisti olduğumu sormamla beni başından sağması ve lafı karıştırması bir olmustu.Yine birşeyler karıştırıyor kesinlikle ama kokusu çıkar yakında diyen içsesime hak verirken sonunda kocaman EXO yazan odaya gelmiştik. İçerdeki gürültüye aldırmayıp büyük bir heyecanla kapıyı açarken kapının birine çarpması bir olmuştu.

 İçerdeki gürültüye aldırmayıp büyük bir heyecanla kapıyı açarken kapının birine çarpması bir olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

📬Hikayeyi beğenir ve yorum yaparsanız sevinirim.

Gökkuşağım|BBH|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin