UNUT BENİ!

320 18 4
                                    


Baekhyun'un ağzından:

Elim hala yanağımdaydı. Konser bitmesine rağmen hala kendime gelememiştim. Herşeyi kuliste iyice sindirdikten sonra sinirle üstümdeki ceketi koltuğa fırlattım.

"Bu sefer seni elimden kimse alamaz. Seni bitiricem Min Ji"

Sinirle arabaya bindiğimde peşimden gelen Suho ve Chanyeol'a siz ne alaka bakışı atıp çoktan yola koyulmuştum bile. Ne ara vardığımızı ben bile anlayamasam da dakikalar içinde Min Ji'nin evine geldiğimiz gibi kapıya bir iki tekme sallayıp sinirimi zilden çıkartmaya başlamıştım. O sırada devreye giren Chanyeol ise omzu ile kapıyı açtığında içeri daldım. Chanyeol'a çocuğu alması için kaş göz yaptıktan sonra koca evde Min Ji'yi aramaya koyuldum.

"Hangi lanet olası deliğe girdiysen ben bulmadan çık!"

Yatak odasına girdiğimde banyodan gelen sesle banyoya dalmıştım. Kolundan asılarak Esin'e neler söylediğini sorduğumda ise yine aynı hikayeyi anlatmaya başlamıştı. Salak gibi mi duruyordum onun gözünde gerçekten?

"Seni ve aşkımızı meyvesini. Ya unutmadan bir de mesaj olarak sizin mektupla ilgili çevirdiklerinizi da atmış olabilirim."

Kolundan tutarak merdivenlerden adeta sürükleyerek aşağıya indirdiğimde Suho beni ne kadar durdurmaya çalışsa da onu umursamadım.

"Neler kuruyosun kafanda bilmiyorum ama şimdi herşey ortaya çıkacak yürü benimle ve yanımda zırlamayı kes!"

Sadece bir kere birlikte olmuşken ve sarhoş olmama rağmen korunmayı unutmamışken bu yaşadıklarım çok saçmaydı. Üstelik birlikteliğimiz annesinin tehditleri üzerine gerçekleşen bir kurgudan ibaretti.

Arabaya bindiğimizde Suho'ya doktor arkadaşına haber vermesini istedim. Yanımda oturan ve benden kurtulmaya çalışan Min Ji'nin moraran bileğini serbest bıraktım ve elimi koltuğun üzerindeki peçeteye sildim.

"Gerçekten artık senden iğreniyorum.Bir an önce şu yalanını düzeltmem gerek. Her yere zehrini saçıyorsun. Tıpkı annen gibi!"

●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●
1 gün sonra:

●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●

Test sonuçları tabiki de düşündüğüm gibiydi. Bu sürtük kafayı yemiş olmalı. Yapbozun bütün parçaları artık yerleşmişti. Herkes hakettiği yerdeydi. Min Ji hastanedeki testlerde çıkan sonuçlar sayesinde Akıl Hastanesine yatırılmış annesi ise akşam beni tehdit etmek ve SM'den kendi üzerine para geçirmek suçundan göz altına alınmıştı. Fakat altından daha farklı şeyler çıkmıştı. Önce olan bir kazayı kendisinin işlediğini Esin'i ve Barış'ı öldürmeye çalıştığını itiraf etmişti. Ben ise şimdi elimde Dna testi sonuçlarıyla sevdiğimin peşinden onu bulmaya ve gönlünü almaya gidiyorum...

Esin'in ağzından:

Yağmur otel odasının camına çarpıp süzülüyordu. Neden hayat hiç acımıyordu insana? Kalbimin bu kadar acıması normal miydi? 1 gün öncesine kadar aşık birisiyken şimdi tek başına bir otel odasında hıçkırarak ağlamak ne garip değil mi? Zaman gerçekten fazlasıyla acımasız olabiliyordu. Bazen öyle çok canın yanar ki dünyadaki bütün suçları islediğini sanırsın. Oysa sadece sevmişsindir derler. Belki de bende en büyük hatamı birini karşılıksız sevmekle yapmıştım. Fakat başkalarının söyledikleri yalanları bu kadar takmazken onun söylediği yalanlar neden bu kadar canımı acıtabiliyordu? Belki de bu sorunun cevabı onu sevmemdi. Kocaman odaya sığamıyordum. Pencereler tamamen açıktı ama nefes alamıyordum. Bu yaşadığım hissi siz biliyor musunuz?

Ağlamaktan halsiz düşen bedenim telefonumun çalmasıyla bir an irkilse de telefonu elime almaya cesaret edemedim. Çünkü elime alırsam açacağımı biliyordum. Bir umut bedenimi yerden kaldırarak odadan çıktım. Belki bir şimşek çarpardı ve bütün yaşadığım acılardan kurtulurdum.

Yazarın ağzından:

Kız sokakta sırılsıklam bir şekilde gezerken karşıda tanıdık bir beden gördü. Neden ayakları onu Baekhyun'a doğru sürüklüyordu? Neden hava soğuk olmasına rağmen onu gördüğü an her tarafı alev almıştı? Yolun ortasında karşı karşıya geldiklerinde düşünceleri duygularını daha fazla bastırmaya yetemedi ve sonunda iki vücut yağmurun altında buluşmuştu sanki bir daha buluşamayacakçasına. Yağmurun sesi kulaklarda müzik senfonisi yaratıyordu. Aynı zamanda gözlerden süzülen gözyaşları yağan yağmura karışıyordu. Birbirlerine öyle çok sarılıyorlardı ki içlerindeki acıyı dindirmek istercesine. Çocuk elinde yağmurdan ıslanmış test sonucunu uzattığında bütün yalanları silip tekrar sevdiğine kavuşacağı için huzurluydu. Fakat yanlış yaptığı birşey vardı. Kız bunun için çocuğu terk etmemişti. Ondan gerçekleri gizlediği için canı bu kadar yanmıştı. Kız çocuğun elinden ıslanmış kağıdı alıp bir paçavra gibi yere fırlattıktan sonra ellerini karşındaki bedenin göğsüne vurarak içinde sakladığı bütün kızgınlığını adeta kustu.

"Sadece bunun için mi beni buldun? Gerçekten şu ana kadar ne hata yaptım diye düşünmedin mi? Sen kimsin? Ah tabi ya Byun Baekhyun. Exo'nun eyeliner kralı çapkın erkekmiş peh. Sen Dünyayı satın alsan bile farketmez artık. Çünkü sevgiyi satın alamazsın. Sen sevildiğin kadar sevmeyi bilmiyorsun Bay Byun. Sevmeyi bilmiyorsan kullanma o iki kelimeyi! Ben gittikçe dibe batarken sen ne yaptın biliyor musun? Üzerime 2 kürek toprak daha attın. Sen beni defalarca kandırmışken eskisi gibi seni sevebilir miyim sence de? Artık anla beni. Benim artık cesaretim yok seni yeniden sevmeye! Senden tek bir şey istiyorum. Bana son bir hediyeyi layık gör"

Kız sözünü bitirmesinin ardından çocuğun dudaklarına dudaklarını değdirdi. O kadar kızsa da duygularına engel olamıyordu. Bu belki de birbirlerini son kez öpüşleriydi. Ne ara sevmişlerdi ki birbirlerini bu kadar? İki vücut yağmurun altında birbirlerine susamışcasına öpüşürken gözyaşları ve kırık kalpleri olanlara şahitlik ediyordu. Her ne kadar istemeseler de ayrıldıklarında çocuğun dudaklarından şu sözler döküldü.

"S-sadece özür dilerim."

Kızın o kadar söylediklerine karşılık sadece bir özür duyması kırık kalbini daha fazla kırmıştı. Belkide bu aşk değil diye kendini kandırmak istese de olmuyordu. Eğer aşk değilse neden canı bu kadar çok yanmıştı ? Kız düşüncelerden kurtuldu ve dudaklarından birkaç kelime döküldü.

"SEN BENİM DOKUNAMADIĞIM;AMA DÜŞÜNÜ KURDUĞUM BİR GÖKKUŞAĞI KADAR YAKIN VE UZAKSIN BANA BYUN BAEKHYUN! BU YÜZDEN DAHA FAZLA KALBİMİ ACITMADAN GİT!"

(gitme seni seviyorum.)
diyemedi çünkü kalbine engel olamazdı.

"UNUT BENİ! ÇÜNKÜ BENDE SENİ UNUTACAĞIM!"

(Unutma sende beni... Çünkü bende seni unutamam ki!)
diyemedi çünkü onu unutmalıydı. Doğrusu buydu. Yaralarını sarmalıydı. Çünkü artık içi kanıyordu...

DİPNOT:
Fakat bilmiyorlardı birbirlerinden kaçmaya çabalasalarda aslında kendi aşklarından kaçtıklarını

DİPNOT:■Fakat bilmiyorlardı birbirlerinden kaçmaya çabalasalarda aslında kendi aşklarından kaçtıklarını■

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

FİNAL'E 1 BÖLÜM KALA!☆

Gökkuşağım|BBH|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin