Kız bu sırada kafeteryada oturmuş hava şartlarından dolayı 1 saat sonraya ertelenen uçağını bekliyordu. Kahvesini yudumlarken telefonuyla ailesini arayıp uçağının ertelendiğini söyledi. Hoş gerçi ailesi dediği insanlar topu topu üç beş kişiydi. Cenazesine gideceği dedesini saymazsak yaklaşık 6 aydır yüzünü görmeyi bırak sesini bile duymadığı babası teyzesi ve evdeki hizmetçilerden oluşuyordu. Hı tabi sevgili doktorunu da unutmamak gerekliydi. Bu süreçte onun desteği göz ardı edilemezdi. Aslına bakılırsa dedesinin cenazesi biraz da bahaneydi. Kullandığı ilaçlar yetersiz kaldığı için Türkiye'deki aile doktorunun gözetiminde kalıcaktı birkaç gün.Buzlu americanosundan son birkaç yudum daha aldıktan sonra biraz hava alma ihtiyacı duyarak dışarıya çıktı. Fakat beklemediği bir manzarayla karşılaşmıştı. Kapının girişinde yavru bir kedi gibi ıslanıp köşesine çekilmiş Baekhyun'un burada olacağını hiç düşünmemişti hem de bu halde. Her yeri sırılsıklam olmuştu fakat bu onun pek umrumda değil gibiydi. Peki burada ne işi vardı? Daha konserleri yeni bitmemiş miydi ne ara buraya gelmişti?
Onu ilk defa bu kadar güçsüz görüyordu. Yağmuru umursamadan Baekhyun'un yanına yaklaştı,yaklaştı. Her adımında karşısındaki görüntü biraz daha netleşiyordu. Gözlerinin altı ve burnunun ucu kıpkırmızı olmuştu. Saçlarının ucundan süzülen su damlaları büyük bir ahenkle yüzüyle buluşuyordu. Birkaç adım daha attığında artık iyice yaklaşmıştı. Ufak bir hıçkırık sesi duymasıyla daha fazla dayanamayıp ona doğru seslendi. "Siz koreli erkekler neden bu kadar duygusalsınız? Lütfen şuan küçük çocuk gibi ağladığını söyleme bana." Karşısındaki neden büyük bir şaşkınlıkla ona baktıktan sonra birkaç saniye düşüncelerini toparlayarak burnunu çekmişti. "Omo biz mi? Asıl sen öylesin." Baekhyun'un mızıkçı tavrı ile yüzüne ufak bir gülümseme takınarak elini uzatmıştı. "Kendini kandırma hadi içeri geçelim" Elleriyle buluşan bir erkeğe göre zarif elleri bir süreliğine inceleme fırsatı bulmuştu. Fakat bu karşısındaki bedenin ayaklanıp kafeteryaya ilerlemesiyle son bulmuştu.
BAEKHYUN'UN AĞZINDAN:
Oturmamızın üzerinden tam tamına 10 dakika geçmişti ve ben uçağının ertelendiğini öğrendiğimden beri adeta vakit kolluyordum. Aklıma gelen planla birlikte üstüme bilerek döktüğüm kahveyi çıkarma bahanesiyle lavaboya gittim. Tanrıya şükür zekamı kullanarak soğuk kahve söylemiştim aksi takdirde olacakları düşünemiyordum. Eline aldığım telefonumdan Kai'yi aradığımda son çalışta açmıştı neyseki. Kai'ye işleri halletmesi için birkaç birşey söyledikten sonra telefonu kapattım ve üstümü temizledim. Masaya geri döndüğümde ise yeni bir olay daha beni bekliyordu. Gördüğüm kişiyle ağzım açık kalırken korkak adımlarla masaya ilerledim. Ne yapacaktım ben şimdi? Esin'in karşısında şuan Min Ji oturuyordu ve baya baya konuşuyorlardı. Gözlerime inanamayarak masaya yaklaştığımda Min Ji beni farketmiş olucak ki yerinden kalkarak ve yüzüne sahte bir gülümseme sunmuştu. "Baekhyun da buradaymış ne güzel" Önümde eğildikten sonra yerine oturduğunda bende Esin'in yanındaki yerimi almıştım. "Siz ne zaman tanıştınız?" "Havaalanında tanıştık o da Türkiye'den geliyormuş" diyerek Esin'in cevaplamasıyla Min Ji tekrar ayaklanarak sahte gülüşünü sunmuştu. "Bende tam gidiyordum canım. Ha bu arada annemin selamı var sana Baekhyun." diyip bana göz kırparak yanımızdan ayrılmıştı. Min Ji'nin gözümün içine bakarak canım demesi gözümün önüne geldikçe midem kalkıyordu. Ayrıca Esin onun yalanlarına inanmışa benziyordu. Neden bu kızın bu kadar saf bir kalbi vardı ki. Herkesi kendi gibi iyi niyetli sanıyordu. Fakat yanılıyordu çünkü özellikle Min Ji hiç değişmemişti. Hala eskisi gibi hırslı ve acımasız ama bir o kadar da dikkatsizdi.
Onun masadan ayrılmasıyla resmen soru yağmuruna tutulmuştum."Sana 3 sorum olucak Baekhyun. Birincisi böyle şirin bir kızla beni neden tanıştırmadınız? Ve ikincisi Lee Soo Man'ın kızının(Min Ji) sizin eski dans hocanız olduğunu neden şimdi öğreniyor-" Konuştukça beynime giren ağrılar artıyordu. Zaten böyle berbat bir akşam geçirmişken bir de bununla uğraşamayacak durumdaydım. Çünkü o sadece Min Ji'nin anlattığı kadarını biliyordu. Ne bana ne de üyelere yaptıklarını bilmiyordu. "Yeter artık Esin çok konuşuyorsun. Birazdan uçağa bineceksin düşünme bu saçma şeyleri. Ayrıca bu zamana kadar yaptıklarım için tekrar özür dilerim." diyip lafını bölmemle susmuştu çünkü hepsinin cevabı aslında bir sırdı ve saklı kalması en doğrusuydu.
Esin'i uçağa bindirdikten sonra Kai'ye Min Ji'nin geldiğini mesaj atarak haber verdim. Garaja inip arabama ilerlediğimde arabamın önünde Min Ji'yi görmemle elimle alkışlamaya başladım. Gerçekten daha yüzsüz bir hareket beklenemezdi. Özellikle o gece ona bıraktığım nottan sonra. Bana boş gözlerle bakıyordu ta ki konuşmaya başlayana kadar. "Tebrikler Min Ji. Düşündüğümden daha salak çıktın. Esin'in yanında bu kadar pot kırman şaşılası. Eskiden daha zekiydin en azından. Sence Esin'e zarar vermene izin verir miyiz?" Gerçekten buraya bunun için geldiyse yanılıyordu. Benimle istediği kadar uğraşabilirdi fakat ona dokundurtmazdım."Kim demiş? Sence seninle olan aşkımızı ve senin minnak sevgilinin bilmediği sırrı söylersem sencede zarar görmez mi?" Sinirle ellerimi saçlarımda dolaştırdığımda birkaç adım daha yaklaştım.
"Sakın böyle bir şeye kalkışma o küçük aklınla" Omzundan iterek arabamın üstüne yapıştırmıştım. Ellerimle çenesini sıkmaya başladığımda gülmesi beni daha çok kışkırtıyordu. "Eğer bunu denemeye bile kalkarsan Lee Soo Man bile seni elimden alamaz! Şimdi siktir git bir daha karşıma çıkma!"
Onu kolumdan asılarak kenara savurdum ve arabama bindim. Arabayı çalıştırdığımda aniden arabanın önüne atlamasıyla son anda frene bastım. "Peki ya kızımız Iseul'ü öğrenirse" Sabır eşiğimi çoktan geçmişti. Arabadan ne ara fırladığımı bilemeyerek bileğinden asılmış ve duvar ile arama almıştım. Nasıl bu kadar çirkinleşebiliyordu aklım almıyordu. Bileklerini sıkmaya devam etmemle inlemeyle başlamıştı."Şimdi beni iyi dinle. O benim kızım filan değil tamam mı! Kimin altına girdiysen bunu ona söyle. Ayrıca masum bir çocuğu da annen gibi pis işlerine bulaştırma!" Ellerimi ondan çektiğimde onun yere yığılmasını umursamadan arabama atlayıp gaza bastığımda yere yığılmış arkamdan bela okuyordu. Yani en azından giderken arabanın arka camında öyle görmüştüm.🎉Arkadaşlar umarım hikayemi beğeniyorsunuzdur. Peki sizce Min Ji sırrı nasıl biliyor?🎉
Bu arada oylayıp yorum atarsanız sevinirim. Yeni bölüm haftaya gelecek....❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökkuşağım|BBH|
Fanfictionİki vücut yağmurun altında buluşmuştu sanki bir daha buluşamayacakçasına.Yağmurun sesi kulaklarda müzik senfonisi yaratıyordu. Aynı zamanda gözlerden süzülen gözyaşları yağan yağmura karışıyordu.Birbirlerine öyle çok sarılıyorlardı ki içlerindeki ac...