₪10

219 32 0
                                    

18 Ağustos 2016

"Hadi ChangKyun, geç kalacağız."

"Ben oraya gitmek istemiyorum. Ben arkadaşlarımdan ayrılmak istemiyorum."

JooHeon derince iç çekerek ChangKyun'a döndü tekrar. Yine aynı konuşmalara başlayacaklardı. Yine JooHeon onu binbir şekilde ikna etmeye çalışsa da ondan alabileceği tek cevap "Onlar benim çocukluk arkadaşlarım. Onları bırakamam." olacaktı ve JooHeon da tekrar kendisinin de onun çocukluk arkadaşı olduğunu söyleyecekti. Ve sonrası yine aynı konuşmalar, aynı kelimeler. Bu konu her zaman kısır döngü haline gelirdi, ikisi de içinden çıkamazdı.

JooHeon artık bu konudan sıkıldığını hissediyordu ve ChangKyun'un da kendisinden farklı olmadığını görebiliyordu. O da yorgundu bu konu hakkında.

"ChangKyun, onlar artık sana zarar veriyor. Gözlerimin önünde eriyorsun, buna dayanamıyorum."

"Ama hyung ben onlardan ayrılmak istemiyorum, lütfen tedavi filan olmayayım. Onlar benim arkadaşım."

"Yeter artık ChangKyun! Onlar senin arkadaşın filan değil onlar senin düşmanın! Seni öldürüyorlar, sen de biliyorsun onların sana ne kadar çok zarar verdiğini! Sen de görüyorsun ne hale geldiğini, ne kadar çöktüğünü! Tedavi olacaksın, sana seçenek filan sunmuyorum!"

"Eğer ben de sana zarar verseydim ve beni de senden zorla alıkoymaya çalışsalardı onlara izin verir miydin?"

JooHeon bu soruyla afalladığını hissetmişti. Eğer ona "hayır" diye cevap verseydi bu sefer ChangKyun "O zaman beni onlardan ayırmaya çalışma." derdi. Belki de sebebini iyice soruştururdu. JooHeon buna hazır hissetmiyordu, bir şeyleri itiraf etmeye hazır değildi.

Bu yüzden sadece sustu. Kolundaki ceketi geri astı yerine. ChangKyun'un yüzüne bile bakmadan geçip gitti odasına.

Her şey kısır döngü içerisinde ilerliyordu. Bu durum her ikisinin de ruhunu öldürüyordu.

Heimat [JooKyun]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin