4 | SALDIRI

64 22 23
                                    

Ertesi gün uyandığımda başım ağrıyordu. Elimden geldiğince çabuk hazırlanıp evden çıktım.

Polislerden biraz bilgi topladım. Hastane ile ilgilenmeme gerek kalmamıştı. O gün komaya giren kanunsuz hala uyanamamış. Uyansaydı bazı fikirler netleşebilirdi kafamızda... Ateş edilen silah olay mahallinde çöpte bulunmuş. Üstündeki parmak izleri ile bir şeyler bulunabilir. Silahın bütün kayıtları silinmiş. Ancak izci birlikler bir şeyler öğrenebilmiş. Daha fazla bir şey olmadan bana anlatamayacaklarını söylediler. Yoğun geçen bir iş gününün sonunda eve yorgun bir şekilde varabilmiştim. Annem yine beni beklemişti ve kızgındı.

"Nerede kaldın kızım?"

"Anne sanki ilk defa geç geliyorum. Alışır mısın lütfen?"

"Ben anneyim, her zaman diken üstündeyim. Hem kanunsuzların bazıları saldırı falan yapmış. Öyle diyorlardı duvarda..." Hemen haberlerin yazılı olduğu duvara gittim.

Geçen günlerde bir barda öldürülen kadının katili ile ilgili bazı şüpheliler merkeze götürülmeye çalışıldı. Ancak şüpheliler olay çıkardı ve bazı polislerin kilitleyicilerinden bir şekilde kurtularak polislere saldırmaya başladılar. En sonunda hepsi merkeze götürülse de biri ağır yaralı iki polis hastaneye kaldırıldı. Yaralılardan biri büyük operasyonların da başı olan Rahi Ay'ın durumunun iyi olduğu ve taburcu edildiği söylendi. Maalesef Furkan Baş'ı kaybetmiş bulunmaktayız.

Okuduğum haber karşısında şok olmuştum. Hemen telefonumu elime alıp Rahi'yi aradım. Kulağıma ilk ulaşan ses kaygılıydı.

"Sen iyi misin?"

"Evet..." Sadece fiziksel olarak iyiydi. Sesi çok kötü geliyordu.

"Gelmemi ister misin?"

"Sen şimdi yorgunsundur. Boş ver. İyiyim ben..."

"Rahi gerçekten sesin kötü çıkıyor. Bak önemli değil, tamam mı? İhtiyacın varsa hemen gelirim."

"Hazar... Hadi aşkım yatağına git. Önemli değil. Yarın geleceğim yanına..."

"Tamam, iyi geceler." İçime sinmiyordu ama aklına koyduysa da zorla gitmenin alemi yoktu. O da iyi geceler dedikten sonra telefonu kapattım. Yatağıma gittim. Sabah kapının önünde beni beklerken buldum onu. Çok kötü gözükmüyordu. Yorulmuşa benziyordu.

"Daha iyi misin?" Başını halsizce hareket ettirdi.

"Bir yere gitmek ister misin?" İki yana salladığında kafasını yanına oturdum. "Neden? Oturup psikolojini bozmana izin veremem."

"Ben... Sadece biraz dinlenmek istiyorum. İfademi verip eve gideceğim. Seni görmek istedim sadece. İyi misin diye..." Bu durumda bile beni düşünüyordu. Ne kadar hoşuma gitse de kendisine dikkat etmesi gerektiğini biliyordum.

"Bak istersen yanında kalabilirim. Sorun olmaz. Sadece ne istediğini söyle..."

"Hazar, lütfen seni üzmeme izin verme. İşine git. Zaten meşgulsün biliyorum. Ben kısa sürede toparlanacağım."

"Yakın mıydınız?"

"Evet." Başını öne eğdiğinde dikkatini dağıtmak istiyordum.

"Hadi o halde, kalk. Daha işin var. Kendini bırakmak yerine onlarla ilgilen. Daha iyi olur." İstemeyerek de olsa ayağa kalktı. Arabası ile beni iş yerime bırakıp gitti.

KÜLKEDİSİ | SONSUZ KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin