Başarısızlığa uğramış sevgiydi ona duyduğum... Koşup sarılmak istiyordum ama vicdanımdandı yapamayışım. O beni sevgilisi ile oynadığı satrançta piyon olarak kullanıyordu. Ben ise bunlardan habersiz gerçeklere sırt çevirmiştim. Saat on ikiyi geçtikten sonra prensin beni bulacağını umdum ama arkamda ayakkabımı değil her şeyimi bırakmıştım. O prens hiç gelmedi, ben ise hiç prenses olamadım. Külkedisi melek değildi, üvey kardeşler de şeytan... Krallık iyi değildi, insanları da vicdanlı... Ayakkabı hiç geri gelmedi, prens de terk etti. Beyazlar siyaha büründü, büyükler temiz kaldıklarını sandı... Vicdanlar rahattı, şerefler kirli... Bu masala da karanlık hükmediyordu.Mutlu olduğunuzu sandığınızda güzeldi hayat. Gerçek olmayan şeyleri yaşarken de güzeldi. Yalanlar yüze vurulunca suç açığa çıkarandaydı. Yalan da olsa o dünya daha çok hoşumuza gitmişti. Harikalar Diyarından çıkıp cehenneme gitmek gibi bir şeydi gerçekleri öğrenmek. Yanacağını bile bile yaşamaya çalışmaktı son çabamız. Sevsek de sevilsek de bencillik kör ediyordu bizi... Bencillikti cehenneme dönüştüren dünyayı. Bencillikti yalanların çıkmasını sağlayan. Bencillikti Külkedisinin Sindirella'ya dönüşememesinin sebebi. Bu hayattan kurtulmak da bencillikti. Ama siyaha bürünene dek de fark edemedik kirlendiğimizi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLKEDİSİ | SONSUZ KİTAP
Historia CortaBaşarısızlığa uğramış sevgiydi ona duyduğum... Koşup sarılmak istiyordum ama vicdanımdandı yapamayışım. O beni sevgilisi ile oynadığı satrançta piyon olarak kullanıyordu. Ben ise bunlardan habersiz gerçeklere sırt çevirmiştim. Saat on ikiyi geçtikte...