Kyungsoo ve Jong İn arabadan indiler.İzbandut tipli adam Kyungsoo'dan anahtarları aldı.Arabayı bıraktıktan sonra kulübün girişine geldiler.
Giriştede az önce gördüğü izbandut tipli adamdan vardı.Klonlanmış gibiydiler.Her yerde nerdeyseaynı tip diye düşündü Kyungsoo.Boyları 2 metreye yakın , siyah gözlüklü ve kellerdi.
Girişte Jong İn'i tanıyıp sorgulamadan kapıyı açtı iri yarı adam.
''Hoşgeldiniz efendim''
Anlaşılan buranın devamlı müşterisi diye düşündü Kyungsoo ve peşi sıra
Jong İn'i takip edecekken bodyguard önüne gerildi.
''Rezervasyonunuz var mı bayım ? ''
diyerek gereksiz bir soru yöneltti.
Jong İn arkasına döndü.
''O benden , girebilir.''
Bir lafıyla geri çekilip girmelerine izin vermişlerdi.
Gittikleri klüp : http://joomla25.zootemplate.com/zt_zoo/images/slideshow/2.jpg
Klüpde çalan şarkı : http://www.youtube.com/watch?v=m_joKpiEDuM
İçeri girdiklerinin ilk dakikasında Kyungsoo daralmıştı.
Çok kalabalık , gürültülü ve bir o kadar rahatsız edici
bir ortamdı .Gözüne vuran ışıklar ise baş ağrısına
sebep verecek kadar renkli ve hareketliydi.Her şeyi aşırı
buluyordu.Alkolden sapıtan insanların saçmalıklarını ,
kendini kaybedip dans edenleri, barmenin ustalıkla
şişe çevirip etrafa gülücükler saçmasını,
gördüğü her şeyi iticikle izliyordu.
Jong İn'se arada farkettirmeyerek kısa süreli yan bakışlar atıp,
Kyungsoo'nun tepkisini anlamaya çalışıyordu.Ortamdan hoşnut olmadığını
anlamıştı.Anlaşılan planım işe yarıyor diye düşündü.
Barmenden en sert içkileri sipariş edip 'U' tarz bir koltuğa kendini attı.
Önünde kare bir masa vardı.
''Hey Kahya ! , sende geç otur.''
''Böyle iyiyim,efendim.''
''Sana oturmanı söyledim.''
Kyungsoo tatsızlık çıkmasını istemediğinden koltuğun kenar köşesine geçip oturdu.
Aldığı diğer içkiyi uzattı Jong in.
''Hayır ben pek içmem sağolun , efendim.''
''Hey şu ortamda bir kadeh olsun bi şeyler içmelisin.''
''Üzgünüm alışık değilimdir içmesem iyi olur.''
Kyungsoo o kadar çok reddetmiştiki Jong İn daha fazla ısrar edemedi.
Sadece kendi içiyordu.
Kyungsoo ise tek başına içen bu genci izlerken bir şeyi farketmişti.
'O kesinlikle buraya ait değil' diye düşündü.
Zevkten dört köşe olup sapıtan , kafayı bulup eğlencesine bakan insanların olduğu bu yerde
bir nebze olsun eğlendiği söylenemezdi , aksine kendi gibi düşündüğü hissetti Kyungsoo.
Etrafındaki insanların ne yaptığını anlam veremiyormuş ve bir o kadar iğreniyormuş gibiydi.
Jong in içkisini ardı arkasına içip, şişeden tekrar dolduruyordu.
Kyungsoo tehlikenin farkındaydı ve bir şeyler söyleme ihtiyacı duydu,
yoksa körkütük sarhoş olacaktı.
''Efendim , az içseniz daha iyi olacak.''
''Hey içmiyorsun bari karışma , hem sen burdasın sorun yok değil mi?''
'Ah yine şu imalı konuşmaa'
Dakikalar sonra yanlarına sarkıntılık için bir kaç kız gelmişti.
Teklif etmeden direk oturmuşlardı.Bu cidden Kyungsoo'yu sinir ediyordu.
Kızlardan biri Jong İn'e sokulmuştu.Jong İn körkütük sarhoştu ve sokulan kızı
geri çevirmedi aksine kolunu kızın omzuna doladı.Diğer kız ise Kyungsoo'nun
gömleğindeki papyonu çekiştiriyordu.
''Heey hadi ama burada bunu neden takıyorsun ,rahatla.'' iğrenç ses tonuyla konuşuyordu kız.
Kyungsoo kızı eliyle hafif bir şekilde itekleyip ayağa kalktı.
Jong In şu an kendinde değildi ve yanındaki kızla olmamalıydı.
Kyungsoo , kıza doğru döndü.
''Şuan kendinde değil , bıraksan iyi olur''
''Kendinde değil daha güzel değil mi işte .''
Tabiri caizse kötü kadın gülüşünü patlatmıştı önündeki kız.
Kyungsoo sınırı aşmamak için elinden geleni yapıyordu ama tamamıyla sinirlenmişti ve katlanamıyordu.
Arkasındaki diğer kızda hala Kyungsoo'yu çekiştiriyordu.
'Ne gece ama' mırıldandı.
Jong İn'se saçma sapan , anlaşılmayan bir şekilde konuşmaya çalışıyordu.Garip sözler sarfederken,ağzından anlaşılan bir kaç kelime duyuldu.
''Seni sürtüüüük , o ben -hıçkırır- benim kahyam tamam mı? -hıçkırır- Şimdi bıraak o-onu .''
Kyungsoo şaşırmıştı.
'Neden bırakmasını söyledi ki ? Tabi ya şuan sadece sarhoş ne dediğini bile bilmiyor.'
Kızlarsa sıkılıp masadan kalkmıştı .İki gençte onlarla ilgilenmemişti.
Küfürle karışık sözler yağdırıp uzaklaştılar.
Kyungsoo Jong İn'e döndü.
Koltuğa kafasını dayamış gözleri yarı açık yarı kapalı bir şekilde
saniyede bir hıçkırıyordu Jong İn.Kafası yukarı-tavana doğru dönüktü.
Eve gitmelerini söyleyecekti fakat şu an bunu algılayamayacak kadar kendinden geçmişti.Kolunun birini omzuna tutturarak Jong İn'i kaldırmayı başardı .Bir kaç adımda bir tökezliyorlardı.En sonunda sırtına alarak klüpten çıktılar.
İzbandut tipli adamdan anahtarı alıp , arabasının arka kapısını güçlükle açtı Kyungsoo,içeri zar zor bir şekilde yatırdı.
Rahatlamayla derin bir oh çekip kendi de şoför koltuğuna geçti.
Arabayı çalıştırmadan önce mırıldandı.
''Ne derdin varda bu kadar içiyorsun anlamıyorum?''
''Kaaaahyaa-aaam hheheheh derdim -hıçkırır- sensin.''
Tüm kasları yırtılacakmış gibi sonuna kadar ağzını açmış gülüp, söylediklerini geveliyordu.
''Kendinde değilken bile terslemek için hiç bi cevabı kaçırmıyorsun değil mi? '' gülümsedi Kyungsoo.
Jong İn'in bu halini çok şapşal bulmuştu , komikti.
Dikiz aynasından tekrar bi cevap gelmesi için bakmıştı.
Ama bu sefer derin bir uykuya geçtiği barizdi.
Arabayı eve doğru sürdü.
Evdeki çalışanların ve patronların anlamaması için arka kapıdan girmişti.Nerdeyse her yerin ışığı kapalıydı, farkettirmeden Jong İn'i tekrar sırtlayıp odasına doğru çıkarmaya çalışıyordu.Ama bu cidden kolay değildi, kısa bacaklarıyla bir kaplumbağayı andırıyordu,taşırken sarsılıyor debeleniyor gibi bir görüntü ortaya çıkıyordu.
Ev o kadar büyüktü ki odasına ulaşmaları uzun sürdü. Kapıyı,omzundaki elden kurtulup açtı.Sol ayağıyla kapıyı kapattı.Sırtındaki çocuğu yatağa doğru atacaktı ki,omzundaki el onu o kadar sıkı tutarken genci yatağa doğru attığında sarsılıp üstüne düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası Kahya
FanfictionTANITIM Jong In : 19 yaşında ailesinin zapt edemediği her gece dışarda sürten, annesini kaybetmenin acısını sürekli babasına bağlayan kendi benliğini kaybetmiş bir genç. KyungSoo :22 yaşında. Ailesinin evinden kendi ayakları üzerinde durabilmek içi...