Eren ayağa kalktı ve Özay'a doğru bakarak " Sena'ya prens olduğunu ne zaman söyleyeceksiniz efendim ? Bilmesi gerektiğini biliyorsunuz . Prens ve Prenses bir olarak kurtuluşa erecek burası. "
"Biliyorum Eren denedim Sena'ya söylemeyi ama başaramadım . Prens olduğumu öğrendiğinde vereceği tepkiyi bilmiyoruz. Ondan dolayı en doğru zamanı bulmamız gerekiyor."
Eren başıyla Özay'ın dediklerini onayladı.
Sonra ikiside uzaklaşmaya başladı.
Tuğba işe birbirimize baka kaldık.
Bişey demeden bizde geri kampa döndük. İkimizde yol boyu bir tek kelime etmemiştik. Üzerimizdeki çoku atamadık. *****
Kampa gelmiştik . Kampta bir kargaşa vardı. Kalabalığa doğru ilerledik. Ne olduğunu öğrenmek için " Ne oluyor burada ; ne bu kargaşa?"
İki genç birbirlerinin yakalarını tutmuş bırakmıyorlardı. Önce onları ayırdım . İlk genç konuşmaya başladı benim yiyeceklerimi çaldı diye . Herkese yetecek kadar yiyeceğimiz olduğunu söyledim ama aldığım cevap karşısında şaşırdım.
Özay " Depolar boşalmış Sena yiyecek yemeğiniz yok ormandaki meyvelerde bitti. Tek çaremiz köye gitmek ama çok tehlikeli zaten burdaki insanlar köyden kaçanlar onları yollayamayız . Biz zaten gidemeyiz buralı olmadığımız çok belli. "
Özay haklıydı ama benim aklıma bir fikir geldi.
" Hepiniz sakin olun ben yiyecek getireceğim ama sizde elinizdekini paylaşın. Bir kaç gün idare edin lütfen . "
Kalabalığı dağıttıktan sonra bende kendi odama gittim . Yatağıma güzelce uzandım iyice dinlenmem gerekiyordu akşam yorucu geçecekti.
*****
Akşam olmuştu köylülerden bir kaç kıyafet ödünç almıştım akşam giyindikten sonra arka taraftan korumalıkları geçip ormana doğru ilerledim. Karanlıktı ormanda gözümün önünü bile görmek çok zordu . Köye doğru gidiyordum bir ses duydum hemen çalıların arkasına saklandım troller olabildi . Trolleri yenmek benim için sorun değildi ama şuan onlarla uğraşamazdım . Çalıların arkasından dikkatli bir şekilde baktığımda bunlar askerledi. Kendimi bir adım geriye attım ayağımla kuru bir dala bastım ve çıkan sesten dolayı askerler benim olduğum yöne doğru baktılar.
Arkamdan bir el ağızımı kapattı sonrada beni çekip arkadaki ağaca çıkarttı. Oladar hızlı olmuştu ki herşey kimin çektiğini göremedim . Ağacın üstüne çıktığımızda anca kendime gelmiştim bu Özay'dı. Ne işi vardı burada . Bana sesiz ol anlamında işaret parmağını dudağının üstüne kapattı. Aklımda bir sürü soru vardı Özay hakkında ama sormaktan çekiniyordum. Özay aşağıda olup bittenleri izliyordu. Ben ise ona bakara olan bitenleri anlamaya çalışıyordum.
Özay fısıldayara "Ormandaki hayvanları yakalamışlar. Acaba onlarla ne yapacaklar ? "
" Baksana hayvanlara eziyet ettmişler hayvanlar kan içinde acı çekiyorlar."
"Ormanda neden hayvanların az olduğu şimdi daha iyi anlıyorum . Bunlar bence sadece avlanmıyorlar besin zincirine zarar veriyorlar baksana . Ordaki hayvanlar bütün orduya mislisi ile yeter ama hala avlanıyorlar. "
Özay haklıydı niyetleri sadece avlanmak değildi. Özay şöyle bir bana baktı. Özay'a "Biliyorum her şeyi." dedim. Özay şaşırmış bir şekilde bana baktı ama biraz daha rahatlamıştı. " Senin ne işin var burada?"
"Sabah yaptığın konuşmadan tek başına bir işe kalkışacağını anladım . Bende akşam seni takip ettim . Evet şimdi sen söyle planın ne ? Köye gizlice gidip yiyecek mi alacaksın ? "
" Evet öğleydi ama şu askerlerin hakkından gelelim. Şu hayvancağızlarıda kurtarmış oluruz."
Özay ilk başta duraksadı.
"Özay güçlerin olduğunu biliyorum . Hadi burda zaman kaybetmeyelim . "
Özay başıyla onay verdi. İkimiz bir plan yaptık. Askerler toplu bir şekilde avlanıyordu ama hayvanların başına biri asker bırakıyordu. Diğer askerler uzaklaştıktan sonra planı uygulamaya koyulduk. Tek kalan askere saldırdık ama hiç beklemediğimiz bir durumla karşılaştık bu sıradan askerin bile güçleri vardı ama nasıl.
Kimse bize böyle bir şeyden bahsetmemişti. Özayda ilimizde şaşırmıştık. Özay bana bakarak "Sena şu armanın üzerindeki taşı görüyor musun? İşte o taş ona güç veriyor Elf Taşı bir kitapta okumuştum . Elf Taşları doğa üstü güçleden var oluyorlar ona güç veren şey de o ." Özay'ın sesi beynimin içindeydi ama ağzını bir kere bile kıpırdatmamıştı. Nasıl olmuştu . Özayla başka bir şekilde iletişim kuruyorduk. İlk defa böyle bir şey ile karşı karşıyaydım.
Tamam anlamında kafamı saladım . Özay ise bana küçük bir tebessüm etti.
İki koldan askere saldırınca askeri alt ettik. Taşı almıştık askeride bir güzel bağladık. " Bu hayvanları görünmez yapabilir miyiz? Çünkü bir askerle daha savaşacak gücüm yok."
Özay evet anlamında kafasını saladı. Özay ben ve kendisini görünmez yaptı ;ben de hayvanları görünmez yaptım. Kamp alanına kadar öğle gittik . Kapm alanında hayvanların yarısını yemek için ayırdık yarısınıda iyileştirip doğalarına saldık ama onlara koruma büyüsü yaptım . Artık onlara kimse zarar veremiyecekti.
********
Odama geldiğimde yatağıma güzelce uzandım. Çok güzel ve yorucu bir akşamdı . Gerçekten çok eğlenmiştim . Elimde elf taşı ile oynarken uykumun geldiğini fark ettim . Elf taşını çekmeceye koydum ve Kraliçe Şimal'in ordusunu nasıl yeneceğimizi düşünmeye başladım . Bütün bir ordunun Elf Taşı varsa yandık diye içinden geçiriyordumki uyuya kaldım.
Evet yine bir bölümün daha sonuna geldik .
Sena ve Özay hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce olaylar nasıl gelişecek? Orduyu yenebilecekler mi? Yorumlarınızı bekliyorum . 😊😊😊
İNSTGRAM HESABIM
senanuruzun06
SNAP HESABIM
Senanuruzn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sır Peşindeyiz
AdventureMACERA#1 Hayatımızda büyük küçük sırlar var. Hayatınız iyi ya da kötü etkileyen sırlar. Birde bu sırların yanında merak duygumuz . Bizi ordan oraya sürükleyen merakımız .Kim bilebilirdiki bir sırın hayatımı baştan aşağı değiştirecek kim bilebilird...