Gözlerimi araladığımda saatin 11'e yaklaştığını gördüm. Zayn hala yastığa sarılmış bir şekilde uyuyordu.
Yatağın başucuna koyduğu telefonun alarmını kapatmak için uzandım.
"Zayn" diye mırıldandım.
"He" Kafasını yastığa gömdüğü için sesi boğuk çıkıyordu.
"Kalkman gerekiyor" diye mırıldandım.
"Hı hı"
Tanrı aşkına uykusu gerçekten çok ağırdı.
"Mark diyordun en son"
'Siktir' diye mırıldanarak yataktan fırlamıştı. Şu an için ciddi bir olayın içinde olsak bile hareketine gülmüştüm. Şaşkın şaşkın etrafa bakıyor; üzerindeki uyku mahmurluğunu atmak için çabalıyordu.
"Yürü aşağı inelim, uyuyarak yeterince günü heba ettik zaten" diye mırıldandı gözlerini ovuşturarak.
"Siktir git Niall"
"Pardon? Asıl sen siktir git"
Sesleri oda kapalı olduğu halde bile kulağımıza ulaşmıştı.
"Hata bende, ben niye kediyle köpeği aynı yere koyarım ki? Tabii ki birbirlerini yiyecekler" Zayn oflayarak yataktan kalkıp üzerine bir tişört geçirdi. Ne için tartıştıklarını görmek için merdivenlerden ilk inen ben olmuştum.
"Neyin tatavası bu sabah sabah" yine homurdanan bir Zayn; ne kadar ilginç.
"Mark'ın cep telefonunun izini sürmeyi deneyeceğim" diye açıkladı Harry.
"Cep telefonunun izini mi buldun?" Zayn şaşırmıştı.
"Hah onu da polis veri tabanına girerek yapıyor" diye ekledi Niall.
"Sana siktirip gitmeni söylemiştim; şuan kimse polisin veri tabanını umursamıyor Niall."
"Durun biraz" diye mırıldandı Zayn:
"Niall haklı Harry, polis de onu arıyor; burnumuzu soktuğumuzu anlarlarsa bizim işlerimizi de didiklemeye başlarlar."
Harry bilgisayarın kapağını sertçe çarparak ayağı kalktı. "Tamam ne bok biliyorsanız onu yiyin; fikir mikir yok daha"
"Polis onlardan önce Mark'ı aldığımızı bilmeden bu işi yapacağız veri tabanlarında elimizde neon tabela ile salak gibi gezerek değil"
Zayn'in söylediğinin üzerine Harry gözlerini devirdi.
"Ayrıca o orospu çocuğu Anna'ya zarar verebilirdi. Onu polise falan bırakmayacağım."
Birkaç dakika daha bilgisayarda onlar birşey kurcaladıktan sonra Niall ve Harry evden ayrıldı. Zayn sinirli sinirli odanın içinde turlar atmaya devam ederken onu durdurdum.
"Ray ile konuşalım; er yada geç bir çözüm buluruz"
"Bulurum" diye düzeltti.
"Çözüm varsa da ben bilirim; sen bu işe burnunu sokmayacaksın."
'Hı hı' manasında birşeyler mırıldandım. Bana çocuk muamelesi yapması hoşuma gitmiyordu. Tamam, tüm bu bela havuzunun içinde olmak benim isteğim değildi; ayrıca birini de öldürebileceğimi sanmıyordum ancak kendimi koruyamayacak kadar savunmasız değildim. O nasıl büyütüldüyse babam da beni öyle büyütmüştü. Tabii, kız versiyonunu hayal edin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BlackOut / z.m
Hayran KurguNe daha fazlası, ne de daha azı için buradayım; inan bana sen kimseye benzemiyorsun ve benzemeni de istemiyorum...