Eve geldik sonunda. Tüm vücudum zonkluyordu resmen. Koltuğa oturdum ve ayaklarımı uzattım. Başım yukarı kaldırdım ve bembeyaz tavana bakarak bu hafta boyunca başıma gelenleri düşünmeye başladım. Önce ilişkim bitmiş, sonra vurulmuş ,sonra da öldürülmek istenmiştim. Vay be hayatımın bu kadarlık kısmına bunları sığdırabilmek... Serpil üstünü değiştirmişti daha sonra geldi ve yanıma oturdu. "-Ne gündü be !" Aynen anlamında kafamı salladım. "-Aç mısın ? " "-Evet. " "-Tamam sen git elini yüzünü yıka, üstünü değiştir, rahatla bende sana bir şeyler hazırlıyım." Ona baktım ve tamam anlamında gözlerimi kırptım. Serpil ayağa kalktı ve mutfağa yöneldi.
"-Sanırım peşimde beni öldürmek isteyen biri var." Serpil olduğu yerde durdu. Arkasını döndü "-Ne dedin sen ?" gözlerinden dehşet fışkırıyordu. Buraya otur anlamında elimi koltuğum üstüne vurdum. Kalktığı yere geri oturdu ve bana bakıyordu. Ona her şeyi anlattım. Bana yaklaştı ve sarıldı. Kafamı onun omzuna koydum ve oda saçlarımı okşuyordu. "-Korkma sakın ben hep senin yanında olacağım." Kafamı kaldırdım tüm kararlılığımla ona baktım "-Seni bu işe dahil edemem." "-Ne demek dahil edemem ?" "-Serpil bence ben bi süre annemlerin yanında kalmalıyım." Gözlerinden bir damla yaş süzüldü ve hemen elleriyle yaşlarını sildi. Ellerini yüzünden aldım "-Serpil burda kalmam senin için çok tehlikeli, nolacağını bilemiyoruz. Belki tüm bunlar yalnızca tesadüf ama önlem almalıyız. Benim yüzümden sana bir zarar gelirse o zaman yaşayamam. " Bana tekrar sarıldı, bu sefer hıçkırarak ağlıyordu rahatlaması için saçlarını okşadım. Burnunu içine çeke çeke "-Şeyy..." "-Hıh ? " "-Sanırım saçına sümüğüm damladı." Ellerini boynumdan çekti ve koluyla burnunu siliyordu. Böyle bir zamanda denecek en saçma şey buydu herhalde. "-Ne dedin sen ? Öldün şimdi " diyerek elime geçen yastığı suratına indirdim. Şok olmuştu. "-Zilli seni nasıl bana vurusun ? " dedikten sonra beni gıdıklamaya başlamıştı. İkimizin kahkahaları birbirine karışıyor, tüm evi sallandırıyordu sanki. Yukarıdan tak tak sesleri gelmeye başlayınca susmamız gerektiğini anlamıştık. Çünkü bu Selvi teyzeydi. Eğer sessiz olmazsak kapımıza kadar dayanacaktı ve bunu bu dünya üzerindeki kimse istemezdi. Birbirimize baktık ve bu sefer içimizden gülmekten ölüyorduk. Serpil mutfağın bende banyonun yolunu tuttum. Sıcak suyun altında sanki tüm yaşadıklarımı unutuyordum. Buharlaşıpta uçsam nasıl olurdu acaba ?
* Evin Mutfağında Serpil *
Bana her şeyi anlattığında resmen şok oldum. Onun peşinde olan biri mi vardı yani ? Onu öldürmek isteyen biri ? Onunla üç yıldır hiç ayrılmamıştık. Birinin bizi ayırma ihtimali bunu düşünemiyordum bile. Ona çok şey borçluydum. Daha ona olan borçlarımı ödeyememiştim bile. Benim her şeyim oydu. Onun gitmesini istemiyordum ama madem güvende olacaktı o zaman dünyanın bir diğer ucuna da gidebilirdi. İnsanların yanımdan gitmesine alışkındım zaten. Sonuçta annem ve babam bile beni bırakıp gitmişti. Kendimi bildim bileli yetim hanedeydim. Müdüre hanımın anlattığına göre beni kapıda bırakılmış bulmuşlardı. Üç yaşındaymışım ve soğuktan büzüşmüş neredeyse ölmek üzereymişim. Beni o halde bulan müdüre hanımın üzerinde büyük bir etki yaratmış olacağım ki 15 yaşıma kadar benden gözlerini hiç ayırmadı. Bunu her zaman hissediyordum, bu his benim hoşuma gidiyordu. Sevilme hissi, güvende olma hissi, birinin beni koruma hissi... Daha sonra onu da kaybettim. Sanki 15 yaşında tekrar yetim kaldım. Onun bu dünyadan göçüp gitmesiyle yetim hanede de her şey değişmişti. Artık 18 yaşıma gelip buradan çıkmak istiyordum, sonumun ne olacağını bilmeden... Bir üniversiteyi kazanmıştım, part time bir iş bulmuştum. Her şey güzel gidiyor gibiydi... Bir gece işimden çıkıp üniversitenin yurduna gidiyordum. Arkamdan adım sesleri geliyordu. Başta bu beni rahatsız etmemişti ama sesler sürekli beni takip etmeye devam etti. Arkama bakmaya çok korkuyordum. Hızlıca yürüyordum ve genelde kalabalık caddelerden geçiyordum. Ama o saate belki de kış olmasından dolayı etrafta kimse yoktu. Elimdeki telefonu hemen kulağıma dayadım "-Baba nerdesin ? Heh tamam bende ordayım çok yakınındayım." Böyle yaparak onları kandırmak istemiştim ama ben bile inanmamıştım. İlk kez baba kelimesini kullanmıştım. Bu kelimenin verdiği huzur bütün bedenimi kaplamıştı sanki. Artık yurdun yolunu tamamen bir kenara bırakmış yürüyodum. Arkamdaki sesler azalmaya başlamıştı. Onları atlattım sanırım diye düşünürken birden karşıma bir kişi çıktı, arkamı döndüğümde ise üç kişi vardı. Napıcaktım şimdi ? Avaz avaz bağırmak istiyordum ama sanki sesim çıkmıyordu. Sırt çantamı çıkarıp önüme aldım. Yan yan adımlarla duvara doğru gidiyordum. Bana bakışlarından amaçları anlaşılıyordu. Korkudan ayakta kalamadım ve yere çömeldim. Dizleri birleştirmiş , ellerimi çevrelerine sarmıştım. Resmen içime kaçmış durumdaydım. Karşımdaki adamlar şaşırmış olacak ki bir iki dakika duraksadılar. Sonra beni yerden kaldırmaya çalıştılar. Sanırım alkollüydüler ve dengeleri pek yoktu. Yoksa bu halimle asla onlara karşı direnemezdim. Daha sonra bir ses duydum. "-Bırakın kızı !" Yanlış duyduğumu sandım ama ses daha da yakınlaşıyordu. "-Bırakın dedim size." O sırada siren sesleri gelmeye başladı. Polis sirenleri , ses o kadar yakından geliyordu ki başımda dikilen adamlar korkudan başka yönlere doğru koşmaya başladılar. Karşımda genç bir kız duruyordu. Hala yerdeydim ve şoktaydım. Bana elini uzattı ve kalkmam için yardım etti. "-Seni bırakayım." dedi. Bense "-Hayır ! Polisler yakında sanırım, o adamların yüzlerini gördüm onları şikayet edeceğim." dedim. Yüzüme bakıyordu ve güldü. Nasıl gülebilirdi ki ? Elindeki telefonu kaldırdı sonra. Resmen şok olmuştum. Siren sesini kendisi açmıştı. Ben şaşkınlıkla ona bakarken bana sarıldı. Sevgi doluydu , tam benim ihtiyacım olan şeye. "-Merak etme güvendesin. Nereye gideceksen seni bırakabilirim . Babam ayıptır söylemesi biraz zengindir. Şu ilerdeki bizim araba." Ona güvenip güvenemeyeceğimi bilmiyordum sonuçta tüm bunlar planlı olabilirdi. Bu düşüncelerimi anlamış olacak ki "-O zaman şöyle yapalım sen bi yakını ara ama ben yanında bekleyeyim." "-Güzel fikirde benim yakınım yok ki !"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırıntılara Tutunmak
RomanceNe kadar korursanız koruyun bazen yalnızca çok sevdiğiniz için kaybedersiniz. Ve bazen gerçekler yalanlardan daha çok acıtır... "-Sen kalbimin çok derinlerinde saklandığın için mi sana aşık olduğumu anlayamadım ?" "-Bence hepsi senin salaklığından."