5. Bölüm

298 48 19
                                    

Beşinci Bölüm: Acı Kahve

"Senarist BEY ve Deniz Kara, bu iş sizin."

Bilal Bey sözlerinin ikili üzerinde oluşturduğu dehşet verici etkiye aldırmadan devam etti. "Üzerinde uğraşın, bu yaz düzgün bir proje hazırlamazsanız karşılığı sert olur."

Ağabeyinin bu zorlaması ve tehdidi karşısında sinirle gülen Burak Emir Yılmaz, "Beni kovacak mısın Patron?" diye sordu, yüzünde hayal kırıklığı ve öfke dolu bir ifade vardı.

Dediğinden dönmeye abisi ise, "Önüme bir iş koymazsan evet!" diye uyarıp yeni işe aldıkları kıza baktı. "Bu sene bir prime time dizisi hazırlayamazsanız bir daha Senaryo Odası'nda olamazsınız"

Bu ültimatom her ikisi içindi, en çok umut bağladığı kişilerin verimsiz bir sene daha geçirmesini istemiyordu. "Karar verilmiştir." Başka kimsenin itirazına fırsat vermeden odayı terk etti. Biraz daha kalırsa Burak hergelesinin kederli suratını dağıtmak isteyebilirdi.

Bilal Yılmaz'ın hemen ardından Senarist BEY de çıkmıştı. Patronlar gittikten sonra toplantı odasına kısa süreli bir sessizlik çöktü. Odadaki herkes bu durumdan Yılmaz kardeşlerin de memnun olmadığını, hatta en çok onların zorlandığını biliyordu. Başarısızlıkla sonuçlanan/sonuçlanma ihtimali olan her şeyin sorumluluğunu sırtlarında taşıyıp şirketi bugünlere kadar getiren abi kardeş, bundan sonra da en çok yükü taşıyacak olanlardı. Önceki yıllarda haberlerden hemen sonraki altın kuşak için dizi yapmayı denemişlerdi. Ancak bir şekilde kimya tutmamış, dizi Senarist BEY dokunuşu olmayınca seyircilere ulaşamamıştı. Bu kötü tecrübeden sonra yılmayıp çalışmaya devam etse de ilk seferki cesaretini kaybeden ekip, bir daha prime timeda tutunacak kadar yeterli, risksiz bir iş yazamamıştı. Ne kurgularına ne de senaryolarına AS Film'i bir daha böyle bir masrafa sokacak kadar güvenemiyorlardı. Senaryo Odası için Senarist BEY yokken hep bir şeyler eksikti.

Toplantıdan sonra Senarist BEY de, Bilal Yılmaz da odalarından çıkmamıştı. Şirkete sakinlik çökerken, Deniz içine düşen panikle birlikte olanı biteni takip ediyor, duyduklarının ciddiyetini kavramaya çalışıyordu.

Yazım ekibi diziyi beraber yazdıkları için genelde birlikte çalışırdı ve sezonu uzatmak için çalışmalara bugünden başlamışlardı. Hikaye mahalle komedisi olduğu için malzeme bulmaları zor olmayacaktı. Deniz de onlarla katılıp neyi, nasıl yaptıklarını incelemeye koyuldu. Belki korkusu biraz azalırdı.

Akşam olmadan eve giden genç kızın çaldığı kapıyı, "Azra, ilk günden kovuldun mu?" diyerek babası açmıştı. Beklediğinden erken dönmüştü işten.

Cansız bir gülümseme ile, "Şimdi değil ama galiba kovulacağım" diye kendi kendine söylenip koridorda ilerlerken gelen seslerle şaşkınlıkla babasına döndü. "Kim geldi?"

"Arkadaşın geldi, annenle oturuyorlar"

Deniz odasına giderken 'Benim arkadaşım mı yoksa annemin mi belli değil' diye söyleniyordu. Kapıyı açtığında Hatice'yi tekli koltukta, annesini de kendi yatağının üstünde otururken buldu. Yine ne kaynatıyorlardı acaba? Düşüncelerini kendine saklayıp gülümseyerek arkadaşına sarıldı. Uzun zaman olmuştu yan yana gelmeyeli. Evleri yakın olduğu halde, işleri-daha doğrusu Hatice'nin işleri ve Deniz'in iş bulabilme işleri- yoğun olduğu için pek görüşememişlerdi.

"Kızım sen niye bu saatte evdesin? İşin yok mu?"

"Devlet memuru muyum anne ben, mesaim mi var sanki? Geldim işte" diye söylenip sırıtan Deniz, "Sanatçıları saatlerle kısıtlayamazsınız" diye ukala ukala söylendi.

"Bakalım sanatını ne kadar sürdürebileceksin, dayın hele bir öğrensin onun şirketine ondan habersiz girdiğini... Bak bakalım ne oluyor" dediği gibi kızının havasını anında söndüren Meryem Hanım, Hatice'ye göz kırpıp arkasında panikle, 'Ya anne ya...' diye söylenen bir Deniz bırakarak odadan çıktı.

Tükenmiş KalemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin