8. Bölüm

18 8 25
                                    

Kendime gelip yanımda bulduğum sopa benzeri birşeyi elime aldım ve kendimden emin şekilde arkama döndüm.

Fakat karşımda ne bir canavar, ne bir hayalet, ne de bir katil duruyordu. Karşımda ki Taehyung'tan başkası değildi.

"Ne işin var senin burada? Ödümü koparttın."

Sahiden çok korkutmuştu beni. Sessiz gelmesi, elini omzuma koyması tamamen korktuğum olaydı.

"Fark ettim. Yüzün bembeyaz. Hey sahiden çok beyaz. Iyi misin?"

Çok korkmuştum da yüzüm o kadar mı beyazdı? Öldüm mü acaba? Ona endişeli bakışlar atıyordum. Hem kendisi hem sözleri beni korkutuyordu.

"Aaaah aptal kız şu feneri yüzünden çeksene."

Şimdi aptal olan ben miyim o mu? Nasıl fenerin ışığından dolayı bembeyaz olmuşsun diyebilir ki insan?

"Niye korkutuyorsun beni? Karanlıkta sinsi sinsi geliyorsun falan? Bekle...Sıkıntılı mısın?"

"Doğrusu insanlar biraz garip olduğumu söyler fakat Tanrıya şükür bir sıkıntım yok, yani öyle biliyorum. Seni takip etme daha doğrusu sinsi sinsi yanına gelme konusuna gelince. Baktım kapı açık girdim."

Ne? "Baktım kapı açıktı girdim." Ne demek. Her açık kapıya giriyor mu bu? Tanrım yanımıza nasıl bir aile taşındı?

"Aah o zaman kapıları, camları açık tutmamak gerek."

"Ha yani ben sapık bir hırsızım. Ilk günlerden böyle bir söylenti. Kalbimi kırıyorsun."

Ayy bu çocuk beni delirtecek sahiden delirtecek nerden çıktı şimdi bu? Oyle bişey mi dedim ben?

"Taehyung bisikletimi gördün mü gelirken?"

"Karanlıkta geldim. Ordan yarasa gibi mi gözüküyorum?"

Ay çıldıracağım ben. Delircem. Zaten delirmişliğim var. Daha çok delircem. Katil olup ilk iş bu çocuğu öldürcem.

Sessiz kalan ortam da birden duyduğum çığlık ile ben de çığlık atmak zorun da kaldım.

Tabii ki çığlık atan yine Taehyung'tan başkası değildi.

"Noldu?"

"Asıl sana noldu?"

"Sen çığlık atınca korktum ben de attım. Sen neden çığlık attın?"

"Yaa ben telefonun çalınca birden çığlık atıverdim."

Doğru ya deminden beri telefonum çalıyor benim, fakat hiç farkında değilim ve bunun tek sorumlusu karşımda ki garip insan.

Taehyung'a gözlerimi devirdikten sonra telefonu açtım. Arayan bu kez Min Ji'ydi ve ben şu an ölmüştüm.

"A-alo?"

"Soo Min dile kolay 2 saat oldu. Sen hala neredesin? Uyuduğunu söyleme bana yoksa yattığın o yastık cinayet silahım olur. Tanrım zamanında gelmis olsaydın şimdiye baya bitirmiş olurduk. Madem bu kadar isteksizsin neden bizi ayaklandırdın? Sm'e gideceğiz, hayalimiz için para biriktireceğiz. Kim biriktiyor parayı? Biz mi, yoksa sadece Yu Jin ile ben mi?"

Haklıydı, haklıydı. Hepsi bu lanet depo ve Taehyung yüzündendi. Ah başkalarına suç atmaktansa kendim de aramalıyım tüm suçu eğer sabah erken kalksaydım olmayacaktı böyle.

"Ç-çok haklısın özür dilerim. Geliyorum 20 dakikaya."

Telefonu kapattım. Bir kez daha azar işitmek istemiyordum.

Carpe NoctemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin