Annemle yaklaşık yarım saat telefonda konuştum. Onun sesini duymak huzur vermişti bana, rahatlamıştım. Konuşmam bitince tekrar içeri geçtim. Ceyhun telefonla konuşuyordu. Konuşması bitince anlatmaya başladı.
''Burada kamp yapılan bir orman var her yıl düzenlenir gelenek gibi bir şey. Oradan tanıdığım bir arkadaş vardı geldiğimi öğrenmiş beni de davet ediyor. Hep birlikte gidelim mi eğlenceli olur, ne dersiniz ?''
Kamp yapmak mı, hem de Ceyhunla beraber ! Asla.
''Aaa çok güzel olur gidelim çok eğleniriz.'' Işıl hanım dünden meraklıymış meğerse. Koray ve Yiğit de gitmek istediğini belirttiler. Oğuzhan bana 'her şey güzel olacak' bakışı atıp Ceyhun'a "Gidelim." dedi. Ceyhun tekrar arkadaşını arayıp geleceğimizi bildirdi.
''Ya bakın ne diyeceğim, Elif'i de mi çağırsak ?'' Yiğit'in cümlesi biter bitmez sertçe atıldım.
''Hayır olmaz. Onunla o kadar sıkı fıkı olmak istemiyorum Yiğit.'' dedim sakin olmaya çalışarak. Ceyhun'la Elif yan yana gelirse bu işten asla sıyrılamazdım. Zaten Elif'e çok kızgındım, Ceyhun'a benim burada olduğumu o söylemiş belli ki. Onunla aynı ortamda bulunmayı istemiyordum.
''Ama yazık kıza burada pek arkadaşı yok gibi hem gayet iyi anlaştık. Eğleneceğiz işte.'' diye ısrar etti Yiğit.
''Bence de Ceyla gelsin işte ne olacak kızın kimseye zararı yok hem kafa dengi biri.'' Işıl da Yiğitten yanaydı. Bu konuda tek müttefikim o olur diye düşünürken onu da kaybetmiştim. Son bir umutla Oğuzhan'a döndüm.
''Hiç bana bakma aşkım çoğunluğun sözü geçerli olmalı." deyince gözlerimi devirip "Tamam çağırın." dedim ve oturduğum yere iyice gömüldüm. Somurtuk suratımı görünce Oğuzhan eğilip büzülen dudağıma küçük bir öpücük kondurdu. Başını tekrar geri çektiğinde tam karşımda oturan Ceyhun'un alev saçan gözleriyle karşılaştım. İçimin yağları erimişti. Gözlerini gözlerimden ayırmadan yerinden kalktı, balkona çıktı.
Salondan bakınca balkonun bir kısmı görünüyordu. Ceyhun yaktığı sigaranın dumanını dertli dertli içine çekiyordu. Kafasını hafifçe içeri çevirince göz göze geldik. Hemen kafamı çevirdim. Yiğit telefonla Elif'i arayıp haber verdi. Şıp diye kabul etti tabii. Yarım saat sonra gelmişti. Üzerine giydiği eşofmanlarla çok basit ama yine de güzel gözüküyordu. Ceyhun'la tanışmıyorlarmış gibi davranıyorlardı. Yiğit onları tanıştırdı, yeni tanışmış gibi yaptılar.
Ormanda iki gece kalacakmışız. Şaka gibiydi. İki koskoca gün, gece Ceyhun ve Elif'le birlikte olacaktım. Daha kötüsü olamazdı herhalde. Odama geçip çantamı hazırlamaya başladım. Fazla buruşmayacak cinsten olan kıyafetlerimden iki üç parça ayarladım. Daha sonra mutfağa geçip yiyecek şeyleri ayarladım. Ama eksikler vardı, markete gitmemiz gerekiyordu. Işıl'a söyledim ve beraber gitmeye karar verdik. Arabayla hemen gidip geldik. Herşeyimiz hazır olduğunda duş alıp giyindim. Kot tulumumu giymiştim. Hem rahat ediyordum hem de tatlı ve güzel görünüyordum. Saçlarımı da düzleştirip tepeden at kuyruğu yaptım. Herkes hazır olunca arabalara yerleştik. Ben, Oğuzhan, Işıl ve Ceyhun benim arabama bindik. Yiğit, Koray ve Elif de Koray'ın arabasıyla gidiyordu. Yaklaşık 40 dakika süren yolculukta Oğuzhan ve Işıl haricinde kimse konuşmamıştı.
Bu ormanda daha önce iki defa kamp yapmıştım, yine Ceyhun ve Elifleydi. Etrafta biraz göz gezdirince anılarım canlandı birden. Ceyhun'un beni salladığı salıncağı görünce, üstüne 'CeyCey' ismini kazıdığımız ağacı görünce, Ceyhun'un beni ıslattığı çeşmeyi görünce cidden birden kendimi kötü hissetmiştim, duygusallaşmıştım. Ceyhun'la o an göz göze gelince sanki neler düşündüğümü anlamış gibi bana özlem dolu gözlerle baktı. O sırada Oğuzhan elini elime kenetleyip beni çadırları kuracağımız yere doğru götürdü. Ceyhun'un gözleri ateş gibi yanıyordu. Gelip Oğuzhan'a saldırmamak için kendini zor tuttuğuna adım kadar emindim. Oğuzhan'la beraber çadırımızı kurduk. Daha doğrusu Işıl ve Elifle kalacağım çadırı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üç Kalp Bir Ok
ChickLitAsla yapmam dediğim şeyleri yaparken bulduğumda kendimi, büyük konuştuğumu fark etmiştim. Hele ki söz konusu erkekler olunca..