Orman (2)

50 4 0
                                    

Her yer karanlıktı. Kocaman ağaçlardan dolayı hiçbir yer görünmüyordu. Bütün ağaçlar da birbirine benziyordu. Hangi taraftan geldiğimizi ve nereye doğru gitmemiz gerektiğini anlayamıyordum.

''Ya Ceyhun hani avcunun içi gibi biliyordun.'' dedim sinirle.

''4 yıl oldu kızım gelmeyeli nereden bileyim çok değişmiş.'' dedi o da sinirle.

''Neyse şimdi tartışmanın sırası değil. Ne yapacağız ?''

''Bir sakin kafayla düşünelim. Ormanın çıkışına yakın bir yere kurmuştuk zaten çadırları.'' Kafasıyla sağ tarafı işaret etti. ''Şuradan gidelim bakalım.''

Bir şey söylemeden dediği yönde ilerledim. Ara sıra garip garip hayvan sesleri geliyordu. Açıkçası çok fazla korkuyordum ama Ceyhun'a belli etmemeye çalışıyordum.

''Korkuyor musun ?'' dedi sanki düşüncelerimi okuyormuş gibi.

''Yoo korkmuyorum. Nereden çıkardın?'' dedim inandırıcı olmaya çalışarak.

''Bana yalan söyleme Ceyla inandırıcı olamıyorsun. Seni kendimden daha iyi tanıyorum ve şuan deli gibi korkuyorsun.'' dedi. Nasıl bu kadar iyi biliyordu ki..

''Evet korkuyorum. Ne bekliyordun ki tabii ki korkacağım, her gün ayılarla dolu koca bir ormana gelip kaybolmuyorum.'' dedim omuz silkerek.

''Merak etme ben yanındayken kimse zarar veremez sana.'' dedi gözlerimin içine bakarak. Böyle bakınca içimde bir yerlerde bir şeyler kopuyordu. İstemeden yumuşuyordum sanki.

Birkaç saniye daha gözlerimin içine baktı.

''Bana öyle bakma.'' dedim.

''Nasıl ?'' dedi. Dudağının tek tarafı hafifçe kıvrılmıştı.

''Öyle işte. Biliyorsun sen.'' dedim gözlerimi kaçırarak. Yanıma yaklaştı, bileğimden tutarak beni durdurdu. Karşıma geçti. Yüzünde çok farklı bir ifade vardı. Dünden beri ilk defa eski Ceyhun'u görüyordum karşımda.

''Ne zaman itiraf edeceksin Ceyla?'' diye sordu.

''Neyi ?'' dedim anlamamış gözlerle bakarak.

''Beni hala sevdiğini, gözlerime bakınca içinin titrediğini, yanımdayken çok mutlu olduğunu, ama bunları kendine dahi itiraf edemediğini." dedi ve güldü. Gerçekten bunları nasıl düşünebiliyordu ?

''Bana bunu yapma.'' dedim soğukkanlılığımı koruyarak.

''Ne yapıyorum ?'' dedi şaşkınca.

''Beni ne kadar iyi tanıdığını göstermeye çalışma. Beni ne kadar sevdiğini, unutamadığını söyleyip durma. Seni hayatıma yeniden almam gerektiğini kanıtlamaya çalışma. Beni Oğuzhan'dan daha çok hak ettiğini ispatlamaya çalışma. Bunların hiçbirine inanmak istemiyorum. Seni istemiyorum, Oğuzhan'ı istiyorum. Beni ondan daha çok seviyor ve daha iyi tanıyor olsan bile ben onu istiyorum anladın mı ?"

Oh be sonunda içimdekileri söyleyebilmiştim.

''Öyle mi ?" dedi titreyen sesiyle. Gözleri de dolmuştu. Hadi canım ağlamayacaksın değil mi diye düşünürken yere bakarak yürümeye başladı. Ben de arkasından sessizce ilerliyordum. Birkaç dakika sonra biraz ilerimizden bir çıtırdı geldi. Korkunun etkisiyle Ceyhun'un eline yapıştım. Ceyhun bana bakınca az önceki sözlerimden sonra bu yaptığım hareketten rahatsız olduğunu düşündüm. ''Özür dilerim'' diye fısıldadım ve elimi yavaşça elinden ayırdım. Tekrar bi ses gelince bu defa kendime hakim oldum ve eline sarılmadım. Bu defa elimi tutan Ceyhun'du.

''Gel buraya'' dedi sakince ve sesin geldiği yere doğru beni de peşinde sürükleyerek yürümeye başladı. Etrafta hiçbir şey yoktu. Herhalde kirpi falan yürümüştü.

Üç Kalp Bir OkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin