Resmen geldiğimizden beri başımız aksilikten kurtulmuyordu. Daha ne yaşayabiliriz acaba gerçekten merak ediyordum. İki arabanın da benzinin olmaması gerçekten dikkat çekici bir durumdu. Birilerinin bize oyun oynadığını düşünmeye başlamıştım.
''Ne yapacağız o zaman başka birinden rica etsek ?'' diye bir fikir attı ortaya Ceyhun.
''Pek fazla da insan kalmadı ki herkes erkenden döndü ama illa ki vardır birileri.'' dedi Yiğit.
''Bence dağılıp arayalım tekrar burada buluşuruz.'' dedi Işıl. Herkes onaylayınca gruplar halinde farklı yerlere dağıldık. Oğuzhan ve ben yol taraflarına bakmaya gittik. Elif ve Ceyhun göl kenarına gittiler. Işıl, Koray ve Yiğit de iç kesimlere gitti.
''Ceyhun'la aran düzelmiş gibi.'' dedi Oğuzhan.
''Biraz büyüttüğümü ve ön yargılı davrandığımı fark ettim.'' dedim kısaca.
''Sevindim.'' dedi ama donuk bir sesle konuşuyordu. O sırada yanımızdan hızla bir araba geçti, el kol işareti yapıp bağırsak da bizi görmezden gelip yanımızdan geçti gitti.
''Allah kahretsin yaa kesin kimse yardım etmeyecek bize.'' dedim umutsuzca.
''İllaki biri çıkar aşkım merak etme.'' diye teselli etti beni.
Neredeyse yarım saat dolaştık ama o giden arabadan başka araba geçmeyince kamp alanına geri dönmeye karar verdik.
''Sana bir şey soracağım ama yanlış anlama tamam mı ?'' dedi.
''Tamam sor.'' dedim kendimden emin şekilde.
''Dün bütün geceyi Ceyhun'la baş başa geçirdiniz. Aranızın düzelmesinde bunun bir etkisi olmuş olabilir mi acaba ?'' Gözlerinde şüphe vardı. İşte bundan nefret ediyordum. Benden şüphe duymasını asla istemiyordum. Ona ihanet ettiğimi, eskisi gibi sevmediğimi düşünsün istemiyordum. Kahretsin keşke dün gece hiç yaşanmasaydı.
''Nasıl yani ne demek istediğini anlamadım." dedim gergin bir şekilde.
''Yani ne bileyim hoş bir sohbet, ön yargılarını yıkacak bir söz söylemiş olabilir. Herhangi bir şey işte." Hoş bir sohbet, evet hoş bir sohbet aramızdaki buzları eritmeye yarayabilirdi.
''Evet biraz sohbet edince gayet iyi biri olduğunu, boşuna kuruntu yaptığımı anladım.'' dedim. İçimden de bir oh çektim.
Kamp yerine vardığımızda Ceyhun ve Elif oradaydılar. Bizi görünce kafalarını olumsuz şekilde iki defa sallayınca 'Bizden de aynısı' diyerek Işılları beklemeye başladık. 10 dakika sonra onlar da geldi.
''İnsan bulamadık ama biraz uzakta benzinci varmış tabelada gördük, oraya gidebiliriz.'' dedi Koray.
''Güzel, hava kararmadan yola çıkalım.'' dedi Oğuzhan.
''Yiğitle ben gidebiliriz.'' dedi Koray istekli bir şekilde. Yiğit de kabul edince hemen yola koyuldular. Biz de çalıların üstüne yayıldık.
''Aaahh !!!'' Duyduğumuz sesle hepimiz yerimizden sıçradık. Bu Ceyhun'un sesiydi. Hemen ne olduğunu öğrenmek için başına gittik.
''Bacağım ! Bir şey ısırdı çok fena acıyor.'' Yere baktığımda ince uzun kahverengi yılanı gördüm ve çığlığı bastım. Işıl da benimle beraber bağırmıştı. Ceyhun'un bacağına baktım, kanıyordu ve canı yandığı her halinden anlaşılıyordu.
''Dur Ceyhun sakin ol. Mikrobu almak için emerek zehri temizlememiz lazım.'' Bunu duyunca gözlerim kocaman oldu. Oğuzhan şimdi de Ceyhun'un hayatını mı kurtaracaktı ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üç Kalp Bir Ok
ChickLitAsla yapmam dediğim şeyleri yaparken bulduğumda kendimi, büyük konuştuğumu fark etmiştim. Hele ki söz konusu erkekler olunca..