İlk Gece

127 5 0
                                    

   Sabah erkenden uyandım. Evi son kez güzelce topladım, düzenledim. Sevgilim geleceği için ayrı bir heyecan vardı üzerimde. Aceleyle bir şeyler yiyip dolabımın önüne yerleştim. Kot pantolon ve pudra rengi askılı bir bluz giymeyi tercih ettim; ne çok basit, ne de abartıydı.

Giyindikten sonra annemin kaldığı bakım evini aradım. Annemin halini hatrını sordum. Gayet iyi olduğunu duyunca rahatladım.

Annem, babamın vefatından sonra kendini toplayamadı. Henüz orta yaşta biri olsa da babama çok bağlı olduğu için onsuz yapamadı. Birkaç kere intihara kalkıştı, doktorlar bakım evine yatırılmasının daha doğru olacağını söylediler. Zaten ben de bütün gün okulda veya dışarda olduğum için onunla yeterince ilgilenemiyordum bu yüzden böylesinin daha iyi olacağına karar verdik ve onu güvendiğim bir bakım evine yerleştirdim. Ama her hafta sonu ziyaret etmeyi, iki günde bir telefonla aramayı ihmal etmiyordum tabi ki.

Bu arada hala eve alışamamıştım. O günden sonra evin her köşesine bir soğukluk işlemiş gibiydi. Sadece eve değil, sokaklara, yollara, binalara, ağaçlara, tüm şehre...

Evde gelmelerini beklerken bir yandan onlara geldiklerinde yemeleri için makarna salatası yapıyordum -elimden ancak bu geliyordu.- O sırada telefonum çaldı. Arayan Işıldı.

''Efendim canım ?''

''Ceyla biz şehir merkezindeyiz buradan nasıl geleceğimizi bilmiyoruz ama..."

''Sizi gelip alayım mı ?'' diye sordum isteksizce, çünkü evden çıkmaya çok üşeniyordum.

''İyi olur aslında, yoksa kaybolacağız.''

''Tamam siz kalın orada ben bulurum sizi." Telefonu kapattığımda üstüme bir sıkıntı çöktü. Resmen en yakın arkadaşlarım ve sevgilim Sapancadaydılar. Birazdan hayatım boyunca hiç unutamayacağım şeyler yaşadığım sokaktan geçip, evime gelecekler ve iki haftamızı burada beraber geçirecektik. Umarım her şey yolunda giderdi ve hiçbir sorun yaşamazdık.

Anahtarlarımı alıp evden çıktım. Tam arabaya binecekken karşımda Elif'in annesi Dilek teyzeyi görünce bir an duraksadım ve yutkundum. Onu görmeyi beklemiyordum açıkçası. Beni görünce gözleri büyüdü, yüzünde hafif bir tebessüm oluştu ve hızlı adımlarla bana doğru geldi.

''Ceyla ! Kızım, sen misin gerçekten ?'' gözlerine inanamamış gibiydi.

''Merhaba Dilek teyze, nasılsın iyi misin ?''

''İyiyim sen nasılsın ? Ne işin var burada kaç yıldır gelip gitmiyorsunuz ?'' Hayretler içindeydi.

''Okul için buradayım, şimdi arkadaşlarım da gelecek. Bir ödev için burada görevlendirildik iki hafta buradayız.''

''Ne güzel haber. Özledim seni kızım.'' Çok sevinmiş gözüküyordu.

''Ben de özledim. Neyse bir süre buradayım sonra yine görüşürüz.'' Tebessüm ederek arabaya bindim. Hava çok bulutluydu, yağmur yağacak gibi duruyordu. Sessizlik içimi ürperttiği için radyoyu açtım. Radyoda sevdiğim bir şarkı çalıyordu.

- Buray - Seni sevmiyorum artık -

Şehir merkezi daha kalabalık olduğundan onların park halindeki arabasını görmem biraz zor oldu ama sonunda bulmuştum. Tek arabayla gelmişlerdi. Şoför koltuğunda Yiğit, yanında Oğuzhan, arka koltukta da Işıl ve Koray vardı. Arabamı onların arabasına paralel bir şekilde durdurup ''Hoş geldiniz. Beni takip edin." dedim. Yüzüme de sevimli bir ifade takınmıştım.

Evin önüne geldiğimizde arabaları yan yana park ettik. Arabadan önce Oğuzhan çıktı ve beni kucağına alarak sıkıca sarılıp etrafında iki kez döndürdü. Onu gerçekten özlemiştim. Beni tekrar yere indirince yüzünde inanılmaz bir mutluluk vardı.

''Çok özledim seni maymun." dedi güzel sesiyle.

''Ben de seni özledim.'' dedim sıkıca sarılarak.
Daha sonra diğerlerinin yanına gittim.

''Ohh Ceyla hanım sevgilisini gördü bizi unuttu. Tabi Işıl kim ki zaten !''
Işıl'a sırıtarak baktım ve ona da sıkıca sarıldım. Hepsiyle tek tek görüştükten sonra eve doğru ilerledik. Bahçeye girince çok beğendiklerini belirten birkaç şey söylediler. Nedense ben bu bahçeyi ve evi eskisi kadar sevemiyordum. Olayın etkisinden hala kurtulamadığım içindi sanırım. Belki de arkadaşlarım ve sevdiğim adam bu kötü anıları silip yerine güzel izler bırakabilirlerdi tekrar.

Eve girince herkese kalacağı odayı gösterdim. Evimiz iki katlı ve dört odalıydı. Ben Işıl'la beraber kalacaktım. Diğer erkeklere kişi başı bir oda düşüyordu. Herkes halinden memnundu. Işıl'la beraber sofrayı hazırlarken erkekler de çevreyi dolaşmaya çıkmışlardı. Bu sırada haberlerde Türkiye'nin hemen her yerinde önümüzdeki üç gün yağışlı olacağı söylendi ve Işıl'la birbirimize bakıp yüzümüzü ekşittik. Sofra hazır olunca erkekler de geldiler ve yemeğimizi yedik.

Sağanak yağmur başlamıştı. Bu yüzden ilk günden eve tıkılmıştık. Koray canımız sıkılmasın diye yanında bir sürü film getirmişti. Ben hariç herkes korku filmi izlemek istemişti.

''Hadi ama aşkım ne olcak korkmana gerek yok yanında ben varım." dedi Oğuzhan.

''Korkmakla alakası yok aşkım. Sadece korku filmlerinden çok hoşlanmıyorum o kadar. Komedi falan izlesek olmaz mı? '' Bunu en masum halimle söylemiştim.

''Olmaz. Korku filmi gecesi yapacağız, konu kapanmıştır." dedi Yiğit umursamaz bir sesle. Ben de mecburen kabul ettim. Orta sehpayı olabildiğince doldurduk. Mısırlar, cipsler, kolalar, çikolatalar...

Biz ikili koltukta Oğuzhan ile beraber oturmuştuk. Yiğit tekli koltukta, Işıl ve Koray da üçlü koltukta biraz yayılmış şekilde oturuyordu. Oturduğumuz koltuğun tam karşısında upuzun ve karanlık bir koridor vardı ve bu beni aşırı korkutuyordu, bu yüzden kalktım ve koridorun kapısını kapattım. Böyle daha güvende hissediyordum. Bu yaptığımdan sonra herkes bana alaycı bakışlarla bakıp güldü ama onları tabii ki umursamıyordum. Tekrar Oğuzhan'ın yanına oturdum ve kolunun altına iyice sokuldum. Filmi başlattık.

Film gerçekten korkutucuydu ve oldukça kanlıydı. Bazı sahnelerde Oğuzhan'ın göğsüne yüzümü bastırmak zorunda kalmıştım. Bu onun hoşuna gidiyordu tabi her seferinde bana sinsice gülen gözlerle bakıyordu. Film bittikten sonra üstümden büyük bir yük kalkmış gibi koca bir oh çektim. Yiğit ve Koray hemen odalarına çıktılar. Biz de ortalığı topluyorduk. Mutfakta bulaşıkları makineye yerleştirirken Oğuzhan arkamdan sarılıp beni kendine doğru çekti. Suratında küçük muzip bir erkek çocuğunun ifadesi vardı.

''Sen şimdi korkarsın bu gece yalnız yatamazsın." dedi boynuma bir öpücük kondurarak.

''Yoo yalnız değilim ki zaten, Işıl ile kalacağız."

''Işıl kendini zor korur be. Seni ancak ben koruyabilirim.''

''Ben senin koruma yöntemini bilirim canım." dedim parmaklarımı sert göğsünde gezdirerek.

''Hımm.. Eee ne dersin peki ? Korumamı ister misin ?'' dedi gözlerini kısarak.

''Yok hayatım şimdilik korumaya ihtiyacım yok." dedim yanağına minik bir öpücük kondurup.
Pes ederek kollarını belimden çekti. "Seni küçük inatçı. Gece korkup yanıma gelmek için yalvarırsan avcunu yalarsın şimdiden söyleyeyim.''
"Peki." dedim sırıtarak. Daha sonra odalarımıza yöneldik. Oğuzhan'ın odası bizimkinin hemen yan tarafındaydı. Gece korkarsam gerçekten de yanına gitmeyi düşünüyordum.

Işıl'la yataklarımız çok yakındı. Odam evin en büyük odalarından biriydi ama yatakları nedense yakın tutmayı tercih etmiştik. Kuzenim Ecrin yazın büyük kısmını bizimle beraber geçirirdi ve ikimiz bu odada kalırdık.

Işıl yolculuk sırasında oldukça yorulmuş olacaktı ki hemen uykuya dalmıştı. Ben de kulaklığımı takıp uykumun gelmesi için biraz müzik dinledim. Sabah gözlerimi açtığımda Işıl çoktan kalkmış hazırlanıyordu.

Üç Kalp Bir OkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin