XXVII

10.2K 377 98
                                    

Üzerime kalın ceketimi geçirmemin ardından bozduğum düzeni toplamaya başladım.Etrafa saçılmış boyalar ve fırçalar bir düzene girerken başımı kaldırmam ile aynadan yansıyan bedeni gördüm.Gözleri tüm canlılığı ile orada bana bakıyordu.
Elbetteki gözlerindeki hayran bakışları sayarsak her zamanki Atlas karşımda duruyordu.
Ona gelmesi için işaret yaparken yavaşça içeri süzüldüğünü gördüm.Yanıma gelirken bana baktığından (ama ben salaklığından demek istiyorum) arada sendelerken o halini izlemek çok güzeldi.
Parıldayan gözlerinin benim üzerimde olması harikaydı.
Sonra yanıma geldi.Burun buruna birbirimize bakarken etrafta hiçkimsenin olmamasından yararlanarak hızlıca burnunun ucunu öptüm.
Tepkime şaşırırken gözleri hızlıca büyümüştü.Hızlıca geri çekilerek duvara dayalı tabloyu ona gösterdim.

Gördüğü şey ile yutkunma sesini duymamın ardından Atlas'ın öksürükleri sıra haline getirip öksürmeye başladığını duydum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gördüğü şey ile yutkunma sesini duymamın ardından Atlas'ın öksürükleri sıra haline getirip öksürmeye başladığını duydum.
Kendi öksürüğünde boğulan tek mal bu olacaktı sanırım.(bizde böyleyiz Karan aşkım çok şey yapma istersen)

Düzelmesinin ardından konuştu.
"Yuh!Bunu nasıl yaptın?Annen yemedi, içmedi yetenek mi aktardı sana?Bu nasıl bir muazzamlıktır sevdiceğim?"

Utandığımı saklamak için ağzında bir şey gevelemeye başlamıştım.
"Çiziyoruz İşte bir şeyler."
Tablodan ayırdığı gözlerini bana döndürdü.Şaşkın surat ifadesi sanki karıncaların esnetik yapacağını öğrenmiş gibi bir ifadeye bürünürken ne olduğunu kesinlikle anlamamıştım.
Acaba yüzümde bir şey mi var diye düşünürken iki yanda duran ellerini hızlıca yanaklarımın üzerine koymuştu.
"Utandın mı çen?Hı utanırmış da benim sevdiceğim, yanakların mı kızarmış çenin?"
Dönüştüğü sikim sokuk canavardan hızlıca uzaklaşırken.Yapdığı hareketi beni ürkütmüştü bu da sinirlerimin gerilmesini sağlamıştı.
"Atlas, siktir git!Uzaklaş benden!Abi bu nasıl bir iğrençliktir.Habeş maymunu musun sen?Beyin nakline mi ihtiyacın var?"
Tepkime kahkahalarla gülmeye başladı.Sinirimi bir kenara koymayı hiçbir şekilde istemezken yavaşça azalıp yok olduğunu farkettim.
Öyle bir şekilde onun gülüşüne odaklanırken ilk önce dolgun dudaklarının yavaşça yukarıya doğru kıvrıldığını gördüm.Yanaklarına doğru yükselen dudakları bende kalp çarpıntısı yapmıştı.

Dikkatim kapı tarafından ses gelmesi ile dağılmıştı.Biri tahminimle yaslandığı sınıf kapısından yere düşmüştü.İkimizde ona doğru bakarken kız bize aşık gözlerle bakarak konuşmuştu.
"Çok güzel çiftsiniz vesselam."
İkimizin de kaşları hızla çatılırken mutlu halimiz çatırdamıştı.
"Kimsin?"
İkimizin de aklından geçen sesli bir şekilde dökülürken kız öne doğru hızlıca adım atmıştı.
"Ben Diana ama bana Diva da diyebilirsiniz."
Atlas ismini duyunca aklına komik bir şey gelmişcesine hafif bir sırıtma eşliğinde ona soru sordu.
"O zaman sana Nirvana da diyebiliriz, değil mi?"
Ben sevenimin yaptığı hayvanca espiriye gözlerimi kapatırken bir yandan da nasıl bu kadar aptal olduğunu düşünüyordum.
"Cidden Atlas, git az ötede yaşa.Seni hayatımdan engelleyeceğim yakında."
İsminin Diana olduğunu söyleyen kız bizim halimize ağzını akıtarak bakarken acaba hâlâ çıplak mıyım diye düşünmeden edemedim.
"Sen onu boşver.Neden buradasın ve neden gizlice bize bakıyorsun?"
Düştüğü yerden hızlıca kalkarken üstündeki kıyafeti düzeltti.Kahverengi, kıvırcık ve dağınık saçları omuzlarından biraz aşağıyaydı.
"Aslında ablamı bulmak için gelmiştim.Sonra sizi görünce hayatta hiç gay bir çift görme şansım olmadığı için izleyim dedim.Çok güzelsiniz yahu!"
Atlas aptalca espirisinin arından ilk kez konuştu.
"Biz aslında çift değiliz.Çift olma yolunda ilerleyen iki yetenekli biriyiz."
Kız yetişmesi gereken bir şey varmış gibi etrafına hızlıca baktıktan sonra hızlıca konuştu.
"Size bu konuda başarılar.Tanıştığıma memnun oldum adını bilmediğim iki yabancı.Benim gitmem lazım.Diva kaçar."
Ve Sonra gitti.
Atlas herşeyin bu kadar hızla hareket etmesine şaşırırken şaşkınlığı sesine yansımıştı.
"Aaa, görüyor musun?Bak gitti kız."
Elimi kafasına atıp okşarken onu yavaşça göğsüme doğru çekip sarılmıştım.
"Hadi sevdiğim gidelim artık."

~~~

Tabloyu taksiye koyduktan sonra ben motoruma atlamıştı.Atlas ise her zamanki Atlas'lığını yaparak ikimize de yavşamıştı.
Eve ulaştıktan sonra dikkatli bir şekilde tabloyu yukarı çıkarmıştık.
Tabloyu dikkatlice duvara astıktan sonra bir şeyler hazırlamak için mutfağa doğru gitmiştim.
Kararan havadan dolayı fazla ışık sevmediğim için loş bir ışık açmıştım.
Kendime çikolatalı süt hazırlarken
onaysa kahve hazırlıyordum.Sıcak çikolatayı bardağa döktükten Sonra arkamı döndüm.Dönmem ile kendimi bir öküzün üzerine çıkmış bir şekilde buldum.
Çarpanın etkisi ile kendimi yerde bulurken aynı zamanda yüzüme doğru yavaş şekilde düşen çikolatalı sütü ve sıcak kahveyi gördüm.
Sonra ise sıcaklığı üstümde hissettim.
Bağırmamak için dişlerimi sıkarken yüzümün kızardığını emindim.
Hızlıca kalkarak üzerindeki çıkardım.Bembeyaz tenim kızarmıştı.
Sevdiğimin ise yerde yattığını gördüm.Şaşkınlıkla donakalmıştı.
Onu orada bırakarak buzdolabına doğru gittim.Buzdolabından buz dolu poşeti çıkardım ve kızarık olan yerlerime tutmaya başladım.
Canımın acıdığını hissediyordum.Gözlerimi kapatarak açımı dindirmeye çalıştım.Yüzüm kızarmıştı.Gözümden aşağıya bir göz yaşı damlasının süzüldüğünü hissettim.
Sonra ise adım sesleri duymaya başladım.Yavaşça bana doğru yaklaşan adım sesleri.
İlk önce nefesini hissettim.Bu benim gözlerimi açmaya itti.Açılan göz kapaklarımla birlikte onu gördüm.Gözlerimden düşlerimi yansıyan sulanmış gözlerini gördüm.
Sonra ise acısını hissettim.
"Özür dilerim.Özür dilerim.Özür dilerim.Özür dilerim.Canını yakmak istemedim.Özür dilerim.Özür dilerim..."
Mırıldanmaya başlamış çatallı sesi canımı bir asit havuzundan kurtulmaya çalışırmışçasına acıttı.
Ellerini yanağıma koymuştu.Bir yandan da bedenime bakıyordu.
Yanağıma yaslamış olduğu eline başımı bükerken onun bu endişeli halini izledim.
Canım acıyordu ama onu böyle gülmek birazcık olsun bu büyük acıyı kökten kurutmaya başlamıştı.
"Atlas, sorun değil.Görünmez bir kaza oldu.Rahatla, sorun değil.Geçecek."
Onu avutacak cümleler sarfederken diğer elini buzu bastırdığı elimin üzerine koymuştu.Bakışlarını gözlerime çıkarmış ve göz göze gelmiştik.
Birbirine kenetlenen bakışların ardından gözlerini yummuş ve bir damla göz yaşı yanağından çenesine doğru süzülmüştü.
"Atlas bana bak!Bir şeyim yok, ağlama lütfen."
"Tamam, ağlamam."
Bir el gibi birbirine kenetlenen gözlerimizin dikkatini dudaklar çekmeye başlamıştı.Aşağıya inen bakışlarım onun bakışlarının da aşağıya inmesini sağlamıştı.
Birbirine yakınlaşan yüzler birbirine değen dudaklara neden oldu.

Birbirine yakınlaşan yüzler birbirine değen dudaklara neden oldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İşte bir bir avuç su ve bir avuç ateşin buluşması böyle oldu.
Birbirini sevmeye başlayan dudaklara ellerin katıldığını farketmemiz ayaklarımıza düşen buzlar sayesinde oldu.Ben halimize gülerken onun beni gülüşümden öpmeye devam ettiğini gördüm.Ellerim yananlarına yerleşirken onu kendime daha fazla çekmiştim.
O ise derinleşen öpüşmenin şehveti ile ellerini bedenimde dolaştırmaya başlamıştı.
Ancak unuttuğumuz bir şey vardı.Kıpkırmızı olmuş acı içinde bir beden.
Acının etkisiyle hızla geriye çekilirken gülümsemeye başlamıştım.
Atlas ise bakışlarını gülümseyen kırmızı dudaklarımdan kaldırmış gözlerime odaklamıştı.
"Artık öpüştüğümüze göre evlenebiliriz bence."
Tüm ciddiyetiyle sorduğu sorunun sonunda kendini tutamamış olucak ki kahkahası tüm odayı sardı, bende ona katıldım.Onun kahkahanın nedeni mutluluğuyken benimkisi ise onun mutluluğunaydı.
Aniden kapının alacakalı gibi çalmasıyla kendimize geldik.Zile hızlıca vuruluyordu.
Kapıya doğru giderken omzuma sarılan ve boynuma değen parmaklarıyla garip şekillere girdim.Kendimi hızlıca Atlas'ın üzerine düşmüş bir şekilde buldum.
Göz göze gelirken yavaşça dudaklarına yaklaştım.Kendimi tutamadan kırmızı dudaklarına öpücük kondurdum.Ardı ardına kırmızı dudaklarına konan öpücükler ise sevgimi göstermemin bir kanıtıydı.
Fakat unuttuğumuz bir gerçek vardı.Kapıyı biri kırarmışçasına çalmaya devam ediyordu.
"Al, kırdın kırdın!"
Bağırarak kapıya gittim neyseki kırılmamıştı.
"Yav sıçtın güzelim ana kimsim sen kim?"
Söylenerek arkamdan gelen Atlas bir çocuğa dönüşmüştü.
Karşımdaki suratla donakalacağımı elbetteki hesaba katmamıştım.

P.S:Merhabalar, merhabalar.Dedik ki 4k olmamızın şerefine bir bölüm yayınlayalım.1026 kelimelik bölümün keyfini umarım çıkarmışsınızdı.İyi geceler.
Bu bölümüde DianaGultuna itaf ediyoruz

Vurgun boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin