Vurgun boyxboy

XXIX

P.S. Geciktiğini ve beklenenden kısa olduğunu biliyoruz fakat çok yoğunuz bu sıralar.Yine de haftaya olan bölümümüzü uzun tutmaya çalışacağız.Keyifli okumalar.

🥀

Karşımdaki iki üçlüye şaşırtarak baktım.Yalnız kalmayı hedeflemiştim bugün fakat ev kadınların yaptığı gün evine dönmüştü.Tek eksik şey kapının önünde çıkarılmış ayakkabılar ve yakında kokmaya başlayacak olan ayak kokusu.
Bakışlarım Tuana ile kesişirken bana kaş göz işareti yapıyordu.
"Ne oldu?"
Soğuktan kızarmış yanaklarını gizleme gereksinimi duymamış ve bordo renginde ruj sürdüğü dudakları ile bana karşı konuşmuştu.
"Atlas Deniz'i biz alalım istedi bugün.Fakat bizde de durmadı.Abimi özledim diye tutturdu.Onu görmek istiyorum dedi.Ağladı, zırladı.Getirmek zorunda kaldık, üzgünüm."
Bana kötü bakışlar atamış Deniz hiçbir şeyi umursamadan içeriye doğru adımladı.
İkiz olmalarından dolayı kıvırcık saçlı olan Tuna ve Tuana soğuktan korunmak için başlarına bir şeyler geçirmişlerdi.
Tuna başına kapüşon geçirirken Tuana ise bebek mavisi beresini geçirmişti.Üzerinde ise altın harflerle fuck you yazıyordu.
Atlas'ın kendisi gibi değişik olan arkadaşları vardı.
Yanımdan sırtıma vurarak geçen Tuna'yı atlattıktan sonra ise Tuana'nın elini omuzuma koyarak beni salona doğru sürüklemesine izin vermiştim.
Herkes içeride bir yerlere yayılırken bende boş bulduğum koltuğa yerleşmeye çalışmıştım.Çalışmıştım diyorum çünkü bir yandan Deniz ile ilgilenen Atlas bileğimden tutarak beni yanına oturtmuştu.Bende karşılık olarak sırtına sevgilice bir yumruk oturtmuştum.Onun yüzünden düşüyor oluşumu bir kenara elbetteki atmayacaktım.
Grupça bir konuşma dönerken ortamda kendini yalnız hissetmiş bir Diva vardı.
Etrafa melül melül bakarken sıkılmışsa benziyordu.Yanına henüz oturmuş Tuana ise onu garip bakışlar ile süzmeye devam ediyordu.Bir kaç dakikanın ardından ise Diva gözlerini Tuana'ya doğru çevirirken birbirlerine garip bakışlar atmaya başladılar.
Tuana başındaki berye çıkarırken göz kontağını kaybetmeden ona soru sormuştu.
"Sende kimsin?"
"Ben Diana da asıl sen kimsin?"
Tuana gözlerini kısarak ona biraz daha yaklaşmaya başlamıştı.
"Neden buradasın?"
Diva da onun yaptığını tekrarlayarak aynı şekilde ona doğru yaklaşmaya başlamıştı.
"Ablam Gece'nin tuvalini almaya geldim."
Gece ismini duyan Tuna ise hemen ortaya atılmıştı.
"Sen benim canımın içinin ablası mısın?"
"Senin canının içi kim ki?"
Onları orada bırakırken hiçbir şeyi umursamayan Atlas'a baktım.
Kendini dünyadan soyutlamışçasına kardeşi ile oynuyordu.Ellerini birbirlerine uzatmış kızaran eşşek oynuyorlardı.Kocaman elleri olduğundan dolayı kızarttığı kardeşinin ellerine baktım.Bembeyaz teni olan Deniz kızarmış ve hafif acıdan dolmuş gözleri ile abisine bakıyordu.
Daha fazla dayanamamış olmalı ki hızlıca ayağa kalkmıştı.
"Bıktım ya, oynamayacağım.Kızarttın beni, canım acıyor.Yapılır mı bu kardeşine?"
"Mızıkçılık etmesene, bu oyunda iyi olduğumu biliyorsun işte."
"Küsüyorum ya ben sana."
Ayağa kalmış Deniz odanın bir diğer ucuna gidip sözde küsme eylemini gerçekleştirecekken geri yerine oturmuştu.
Atlas ile alayla suratına bakıp sormuştu.
"Hani küsecektin sen bana?"
Deniz ona bayık bakışlar atarken konuşmuştu.
"Üşeniyorum ya ben.Küsemem şimdi."
Onların bu haline gülerken Deniz bir kaç dakika duraksamıştı.
"Abi, acaba taş kağıt makas mı oynasak?"
"Tamam hadi gel oynayalım.Onda da yeneyim seni.Ne biçim çocuksun sen, yenilmeye doymuyorsun..."
Onları orda bırakıp muhteşem üçlünün yanından geçip mutfağa doğru ilerlerken Tuna'nın resim atölyesinde gördüğü o kızın sevgilisi olup olmadığını öğrenmeye çalışıyordu.
Bense mutfağa giderek bol acılı kavanoz turşusunu çıkarmıştım.Müthişli bir oyun oynayacaktık.
Elimde kavanoz turşusu ile çıkmadan önde hallerine gülümseyerek bakmıştım.
Evin yıllardan sonra ilk defa bu kadar kalabalıktı.Benim bir evim olduğu bu zamanlar aklıma geliyordu.Sandığımdan çok farklıydılar.
Onlar gibi değildiler.
Kendimi ailesini izleyen yaşlı bir kadına benzetmeden önce salona çıkmam gerektiğini hatırlattım.Artık gitmeli ve gençliğimizi taşarak bol acılı ve can yakıcı bir oyuna geçmemiz gerekliydi.