8

36 2 1
                                    

  Yağmur üstüme bir kaya ağırlığında yağarken ben yerde sırtüstü yatmış ağlıyordum.

Bir kitapta okumuştum.

" Arkasına saklanacak ailesi olmayanlar , yağmura saklanır. Yağmur başlarını kirletirken , bizi temizler. Gökyüzü kollarını açar kimsesizlere , sarılır. Ve kimisi nefret eder yağmurdan , peşinde getirdiği anılardan..." *

Ne kadar da beni anlatıyordu bu cümleler. Ne kadar da ben kokuyordu bu satırlar.

Bir adım sesi duyuldu binlerce yağmur damlasının yere çarpma sesleri arasından. Yanıma geldi. Yağmur damlaları yüzümü ıslatırken kafamı çevirip baktım yanıma gelen kişiye. Önce bir çift ayakkabı karşıladı beni. Sonra siyah pantolonla sarmalanmış bacaklar. Bir kemer , bordo rengi bir tişört...

Gelen kişi Tuhaf Adam'dı. Yüzünü görmek için hafifçe kaldırdığım başımı geri yere bıraktım.

Yanı başımda diz çöktüğünü göz ucuyla gördüm. Elini uzatıp yağmurla ıslanıp yüzüme yapışan saçlarımı çekti yüzünden. Sonra elimi tutup kaldırdı beni.

Hayal kırıklığımın parçaları ayaklarıma saplanmıştı. Bir adım daha ileriye gitmek için hevesle attığım ayağım , altındaki  parçaların verdiği acı sanki   "bu adımın da öncekileri gibi olacak , hayal kırıklıklarına dönüşüp ayağına batacak" dermiş gibiydi.

Altı üstü tanıdığımı düşündüğüm bir adamı kaçırmıştım. Bu kadar kötü olmamalıydım.

Derin bir nefes verip yüzümden akan suları yüzümden sildim ve ayaklarımı yere sertçe basarak yürüdüm. Arkamdan bir homurdanma duydum. Ardından benden daha hızlı yürüyen adım sesleri... Kısa süre geçmeden beni geçmişti. Benden giderek uzaklaşan adama olduğum yerde durarak ifadesiz bir şekilde baktım , beni göremeyecek olsa bile. Sonuçta ben kendimi görüyordum.

Sessiz bir şekilde arkamı dönerek Tuhaf Adam'ın tersi istikametine doğru yürüdüm. Sık sık arkama bakıp Tuhaf Adam'ı kontrol ediyordum. Neyse ki başka sokağa girinceye dek benim arkasından gelmediğimi fark etmemişti.

Gerçi neden fark etmemesi gerekiyordu ki? Fark etse beni peşinden mi sürükleyecekti sanki?

Başka sokağa girip onu görüş açımdan çıkardığım ve bu yüzden onun beni fark edip etmeyeceğini , peşimden gelip gelmediğini bilemezdim. Bunun için hızlı adımlarla yürümeye başladım.

Peki , neden ondan kaçıyordum ki ben?

Sanırım onunla birlikte olmaktan hoşlanmıyordum. Huzursuz oluyordum da denilebilir.

Sokağın sonunda yol ayrımı vardı. Vakit kaybetmemek için hemen , düşünmeden sağdakindekine girdim.

Çok geçmeden ana caddeye çıkmıştım. Kalabalığın arasından sıyrılıp boş bir banka oturdum.

İçim sıkışıyordu. Her şeyi içime atıp kurtuluyordum. Yanlış mı yapıyordum acaba? Ama benden daha fazla acı çekenler varken benim acı çekmem haksızlıkmış gibi geliyordu. Annem , babam ya da ailemden biri ölmedikten veya bunun gibi büyük bir sebep olmadan acı çekmek saçmalıkmış gibi hissediyordum. Telefonumu ve kulaklığımı çantamdan çıkardım. Kulaklığımı takarak Jung Ilhoon - She's Gone şarkısını açtım. Dans etme isteğimi getiren ve moralimi düzelten şarkılardan biriydi. Kulaklığımdan yükselen Jung Ilhoon'un sesi doldurdu kafamın içini.

For now, she's gone.
Şimdilik , o gitti.

Neo tteonago sipeossdamyeon doraboji mara .
Eğer ayrılmak istiyorsan , bakma ardına.

Hanttaeneun sarangira mideossgessjiman.
Bir zamanlar aşk olduğunu düşünebilirsin.

Huhedo miryeondo modu gajyeoga.
Tüm pişmanlıklarını götür.

For now , she's gone.
Şimdilik , o gitti.

Cause you said so.
Çünkü sen öyle söyledin.

Jeoldaero huhoehaji mara.
Asla pişman olma.

Eojjaessdeun nan gyeondyeonae boltenika.
Nasılsa buna da dayanacağım.

Jal sara , Goodbye.
Kendine iyi bak , Elveda.

I loved you so much.
Seni çok sevmiştim.

Bu adamı çok seviyordum. Ve morallerim ne kadar bozulsa da beni mutlu edecek nadir kişilerden biriydi. Onunla hiç konuşmamıştım ya da onu canlı olarak hiç görmemiştim belki ama , birisini sevmek için onu kameraların çektiği fotoğraflar yerine kendi gözlerimizle görmemiz gerekmiyordu bence. Evet , onu çok tanımıyordum ama birisine güvenmek için onu 1 yıl tanıman gerekmiyor. An gelir birisine 1 dakikada güvenirsin. Çünkü hissedersin. Ona güvenebileceğini kalbin sana fısıldar.

Şarkı bittiğinde banktan kalkıp caddede gezinmeye başladım. Hem taksi bulmak hemde taksi bulmaya çalışırken işte bulmak için. Evet , çok yetenekliyim , biliyorum.

Karşıdan gelen sarı araba adeta kurtarıcım rolündeydi. Elimi salladım. Araba önümde durdu. Kapıyı açıp arabaya bindim. Önde oturan abiye otelin adresini söyleyip arkama yaslandım. Araba hareket ederek beni otele doğru götürmeye başladı.

➰➰➰➰➰➰➰➰➰➰➰➰➰

Arabadan indim ve otele doğru yürüdüm. Otelin kapısı sanki beni bekliyormuşçasına önüne geldiğimde açıldı. Asansöre binip yukarı çıktım. Odamın bulunduğu kata geldiğinde indim asansörden ve koridorda ilerleyerek odama girdim.

Çantamı koltuğa atıp banyoya girdim. Kıyafetlerimi çıkararak küveti suyla doldurdum. Su dolduğunda küvete girdim ve yıkanmaya başladım.

İnsanlar farklı yaratıklardı. Acı çekerlerdi. Acı çekerken bu acı her zaman ilk günkü gibi içimde olacak gibi abartılı ifadeler kullanırlardı. Ancak gün geçtikçe o acıyı unuturlardı. Arada sırada hatırladıklarında ise o her zaman ilk günkü gibi içimde olacak dediğimiz acı sadece ufak bir sızı verirdi.

İnsanlar abartırdı. Çok abartırdı. Ve insanlar bencillerdi. Sadece kendilerinin çok acı çektiğini düşünürlerdi. Oysaki herkes acı çekerdi. Şu dünyada bir kere bile ağlamayan insanoğlu yoktur. Çünkü insan dayanamaz.

İnsanlar başkalarının acılarını küçümserler. "Ağladığı şeye bak!" , "Bunun için mi bu kadar ağladı?" derler. Oysa insan kendi acısını küçümsemeli. Kendi acısını küçümseyerek acısını azaltır insan.

Düşünmeyi bırakıp küvetten çıkarak kapının arkasındaki bornozuma sarıldım. Bornozumu giyip banyodan çıktım ve bavulumdan rahat kıyafetler çıkardım. Onları giydim ve yatağa attım kendimi. Telefonumu şarja takmadığım aklıma geldi. Çantama olduğum yerden güç bela uzanarak içimden telefonumu çıkardım. Şarjına baktığımda hala daha dolu olduğunu gördüm. Gelen mesajlara cevap verdikten sonra telefonumu koltuğa geri attım.

Birkaç dakika yaşadıklarımı düşündükten sonra gözlerimi kapattım ve günün yorgunluğuyla uykuya daldım.

*Wattpad'de ferhancakil isimli kullanıcının yayımladığı Oyun Bitti adlı kitaptan bir alıntıdır.


Yahben123

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 06, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ABİM KORE'DE KALDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin