Aklımdan çık Styles.
Aklımdan. Çık.
Tanrım, şu an Britney Spears'ın klibindeymiş gibi gözükmem normal mi?
Sıkıntıyla kalemimi sıraya vururken bakışlarım saatteydi. Tüm gün boyunca Harry'den kaçmış, havalı gibi görüneyim derken korkak olduğumu kanıtlamıştım.
Bana tam tamına üç mesaj atmıştı. Nerede olduğumu öğrenmek istiyordu ama ona söylemek gibi bir düşünce içerisine girmediğim için cevap dahi yazmamıştım. Bilmiyorum, sadece onu görmek değil sesini bile duymak istemiyordum. Bana o mükemmel gözleriyle bakmasını, güldüğünde çıkan gamzesini görmeyi, flörtöz tavırlarıyla beni kendine çekmesini istemiyordum. Ona karşı duygularım olmamalıydı.
"Pekâlâ, ödevlerinizi pazartesi masamın üstünde göreceğim. Geciktirirseniz sonuçlarına katlanırsınız."
Öğretmenin tehditkâr konuşmasının ardından derin bir nefes alıp çantamı toplamaya başladım. Sanırım bu günü kolayca atlataca-
Hayır, hayır, hayır.
Dibimdeki camın arkasından sırıtarak bana bakması yüzde kaç gerçek olabilirdi? Birinci katta olduğumuzu düşünürsek... Tanrım, pencere tarafına oturmak için kesinlikle yanlış günü seçmiştim.
Hızlıca dönüp sınıfa baktığımda herkesin kendi hâlinde olduğunu gördüm. Beni rahatsız edecek kimse yoktu, bu da tekrar ona dönmemi sağladı. Sırıtan bir surattan daha utanç verici ne olabilir?
Sırıtan bir surat ile birlikte sanki onu görmüyormuşum gibi saatte iki yüz kilometre ile sallanan bir el tabii ki!
"Harry, ne yapıyorsun?" diye sordum omuzlarım bıkkınlıkla düşerken. Bana beklemem gerektiğini işaret ettikten sonra elindeki deftere bir şeyler karalamaya başladı ve bu hareketi iç çekip arkama yaslanmama yol açtı.
Yaklaşık bir dakikanın ardından cama dayandırılmış defter ile karşı karşıyaydım. Sayfanın üzerinde koca harflerle 'seni duyamıyorum' yazıyordu, yani bu da demek oluyordu ki onun yöntemleriyle iletişim kurmak zorundaydım. Cidden, Harry sadece bir saniyeliğine zor olmayı bırakamaz mıydı?
Henüz çantama koymamış olduğum defterin en arka sayfasına az önce söylediğim cümlenin aynısını yazdıktan sonra tıpkı onun gibi cama doğrulttum ve sırıtışının büyümesini izledim. Ah, bahsettiğim şey işte buydu. Lanet, olası, mükemmel, gamzeleri.
Çok geçmeden yeni bir cümle pencerenin diğer tarafından bana el sallıyordu.
'Seninle konuşuyorum.'
Vay canına. Bunu bilmiyordum gerçekten.
Sayfanın arkasını açıp bir cümle daha yazdım.
'Şu an salak gibi görünüyorsun.'
Gamzeleri yavaşça kaybolurken içimde tutamadığım kahkaha bir kaç kişinin bize bakmasına yol açmıştı ama onlara attığım ölümcül bakışlar ile önlerine dönmeleri pek uzun sürmedi.
'Merhaba, eski Adelynn.' yazdı, somurttuğu suratı eşliğinde. Bu beni keyiflendirmişti. Flörtöz olmayan Harry ile uğraşmayı seviyordum.
'Sana da merhaba, şerefsiz Harold. :)' yazdım ben de. Bunun üzerine cebindeki telefonu çıkardığında beni arayacağını anlamıştım. Nitekim öyle de oldu. Sessize aldığım telefonum sıranın üzerinde titreyerek ses çıkardığında öğretmenin dikkatini daha fazla çekmemek amaçlı en kısa sürede telefona cevap verdim.
"Naber, Taylor Swift?" dedim el sallayarak. Bana karşı gözlerini devirdikten sonra telefonunu omuzu ile yanağı arasında sıkıştırıp defteriyle kalemini çantasına koymaya çalıştı. Diğer yandan boynunu eğdiği için kalın çıkan sesi eşliğinde benimle konuşuyordu.
"İyiyim korkak tavuk." dedi, boğuştuğu çantasıyla olan savaşını kaybettiği zaman. Yere dökülen eşyaları yüzünden istemsizce küfür etmesinin ardından hiçbir şey olmamış gibi tekrar bana döndüğünde gülümsüyordu.
"Bana aşık olmaktan korkuyorsun değil mi? Eh, ne de olsa mükemmelim."
Tek yaptığım ona orta parmak çekmek olmuştu.
"O şansını randevuna gelmeyerek kaybettin hayatım. Bana neden şerefsizlerle çıkmamam gerektiğini hatırlattığın için teşekkür ederim." dedim. Gergin hareketlerle saçını arkaya yatırdıktan sonra pencereye biraz daha yaklaşmıştı.
"Bugün benimle Niall'ın evindeki partiye gelir misin?" dedi sessizce. Pekâlâ, bu kesinlikle şüpheli görünüyordu.
"Hani şu sevgilisini yatağa attığın arkadaşının evindeki parti mi?" diyerek sınırlarını zorlamayı denedim. Söylediklerim üzerine sinirlenmişti, hatta bir şey demek için dudaklarını bile aralamıştı ama sonradan vazgeçti. Cevap vermeyeceğini biliyordum.
"Bak Harry, seninle sevişmeyeceğim. Boşuna uğraşma istersen." dedim tekrar konuşan kişi olarak. Bu sefer değişik bir ifade takınmıştı yüzüne. Ne olduğunu çözemediğim gibi tahminde bile bulunamıyordum. Korkmalı mıydım?
"Olay da bu zaten Adelynn; benim kimseyle sevişmemem gerekiyor. Yanımda olacaksın çünkü beni kızlardan uzak tutacak birine ihtiyacım var. Bilirsin, yalnız olmayı öğrenmek istiyorum."
Vay canına! İşte bu yeniydi. Ve tam benlik.
"Orada olacağım Styles." dedim kararlılıkla. Bu sayede o mükemmel gamzeleri tekrar görebilmiştim.
Tanrım, cidden çok güzeller!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Decisions
Fanfiction"Niall senin en iyi arkadaşın ve onun sevgilisiyle yattın. Alkış da ister misin, Styles?" *@soullessanna'ya ithafen yazılmaktadır.♡