12

3.6K 203 51
                                    

Kucağıma yerleştirdiğim okul kitaplarım dizlerimi salladığımdan dolayı bir aşağı,bir yukarı oynarken oldukça gergindim. Tanrı biliyor ya,bu zamana kadar kimseyle çıkmamıştım fakat şu an Harry gibi biriyle randevu tarzı bir buluşma içine girdiğim için kalbimin ağzımda attığını hissediyordum.

Masanın üzerinde duran telefonuma sürekli göz atmam bir yana,geldiğimden beri sipariş almak için köşeden beni kesen garson daha fazla sabırsızlanmama sebep olduğunda derin bir iç çektim. Harry ile anlaştığımız saatin üzerine on dakika geçmişti ve yine bir saat kadar geç kalma düşüncesi içinde ise yirmi dakika sonra kalkacağımı bilmeliydi. Onun en yakın arkadaşını sırtından vurduğunu hâlâ unutmamıştım. Tanrım,April ve Harry....

İçimi kaplayan huzursuzluk ile birlikte ani bir karar değişikliğine gittiğimde ayağa kalkıp telefonumu cebime atmıştım. Pekâlâ,buraya gelmek bir hataydı. Harry'nin gerçek yüzünü unutmuş olmalıydım değil mi? O benim ev arkadaşımla sevişmişti!

"Hey! Sende mi yeni geldin? Çok iyi,geç kaldığımı düşünmüştüm."

Şaşkınlıkla aralanan dudaklarım eşliğinde Harry'ye bakmaya devam ettiğimde öylece masanın başında dikildiğimi anca fark etmiştim. Çıkıp gitmem gerekiyorken hem de. Ama o, heyecan ile karşımdaki sandalyeye oturduğunda aklımdaki tüm negatif düşünceler uçtu ve kendimi tekrar yerime otururken buldum. Aferin Adelynn.

"Aslında on dakika önc- Neyse,boşver." dedim önce kitapları masanın köşesine koyup sonra onu süzerken. Midesindeki kelebek dövmesini gösterecek kadar açık tuttuğu gömleği ve parmaklarına takıştırdığı yüzükleri ile o kadar nefes kesici gözüküyordu ki April'a hak vermeye başlıyordum.

Ah,iğrencim.

"Öyleyse ne içelim? Ben sanırım sıcak çikolata alacağım."

Cümlesini bitirir bitirmez garsona doğru bakış attığında ve garson masamıza geldiğinde,girişkenliği karşısında bir kez daha hayrete düşmüştüm. Hareketleri çok aceleci,konuşması hareketlerinin aksine yavaş ama sempatik,gözleri yaşam enerjisiyle doluydu. Peki bunları hayranlıkla incelemem konusuna nasıl mantıklı bir açıklama getirecektim? Ondan etkilenmemem gerekiyordu.

"Aynısından alabilirim." diyerek klişe bir giriş yaptım konuya. Harry de bu klişeliğe gülerek siparişlerimizi verdi ve hemen ardından kollarını masaya uzatıp rahatça arkasına yaslandı. Yüzüne yerleştirmiş olduğu sinsi sırıtma gamzelerini ortaya çıkarmış,kendini beğenmiş görüntüsünü tescillemişti. Ben ise gerginlikle gözlüğümü düzeltip boğazımı temizlemekle yetindim. Onun kadar gevşek olabileceğimi sanmıyordum.

"Ee güzelim,bu jestini neye borçluyum? Güzelliğine daha uzun bakabilme fırsatına erişebildiğim için cenneti görmeye hak kazanmış falan olmalıyım."

Söylediği şeyler benim için tam anlamıyla hiçbir şey ifade etmediğinden dolayı gözlerimi devirmekle yetindim. Cidden anlamıyordu,ben gerçek Harry ile konuşmak istiyordum,takındığı bu rolle değil. Harry böyle birisi olamazdı.

"Bunu neden yapıyorsun?" diye bir soru sordum,bakışlarını kendime çekmeyi başardığım zaman. Umursamaz tavırları yavaş yavaş ciddi bir hâl alırken sandalyesini iyice masaya doğru çekip oturuşunu dikleştirmişti. Pekâlâ,şimdi aynı dilden konuşuyorduk.

"Neyi neden yapıyorum aşkım?" dedi bana inat edercesine. Gözlerimi onun yeşillerinden ayırmadım. Neyden bahsettiğimi çok iyi biliyordu,bunu bakışlarında barınan sahtelikten anlıyordum. Herkese karşı sahteydi. Bir şeyler yaşıyordu ama dışarıya karşı uçkuruna düşkün,hiçbir şeyi önemsemeyen biri gibi davranıyordu.

"Bunu işte." dediğimde biraz daha öne eğildim. Yüzlerimiz arasında kısa bir mesafe bırakacak kadar yakınlaştıktan sonra ise devam ettim, "Bana iltifat ederek seni ciddiye almamı önlüyorsun, kendini erkek kaşarı gibi gösterirken aslında aşevinde çalışıyorsun ama gerçekleri hep saklıyorsun. Kimsin sen Harold?"

Çatılan kaşları ile düz bir çizgi haline getirdiği dudakları ürkmeme sebep olsa bile inatla aramızdaki mesafeyi koruduğumda ilk pes eden o oldu. Öfkeyle kendini geri çekerken gömleğinin yakasını düzeltti,ardından ayağa kalktı.

"Benim kim olduğum seni ilgilendirmez. Sen bu soruyu önce kendine sor Bayan Her Şeye Somurtan."

Ve hızlı adımlar ile kafeyi terkederken arkasından öylece bakakalmıştım.

***

love u,my everything soullessanna 💋

Bad DecisionsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin