28

3.2K 199 88
                                    

Masanın üstünde duran dosyalar gülümseyerek bana bakarlerken derin bir nefes aldım. Her şey hazırdı; kanıtlar, paragraflar hatta sokacağım laflar bile. Şimdiden tüm sınıfın surat ifadesini hayal edebiliyordum. Özellikle Niall'ın.

Bana inanmayışının bedelini bu şekilde ödeyecekti. İnanması için bir fırsat vermiştim ona, kullanmayan kendisiydi. Her ne kadar bunu yapmak istemesem de Harry'ye öfkeliydim o yüzden Niall'ı harcamaktan çekinmeyecektim.

Karışık dosyalardaki kağıtları tek bir dosyada düzenlemeye karar verdiğim zaman düşüncelerimi bu konu üzerine yoğunlaştırdım. Öncelikle her şeyi olay sırasına göre dizecektim. April'ı Harry ile bastığım geceyi, bana attığı iltifat mesajlarını, birlikte kaldığımız geceden olan fotoğrafı ve uzun stalklarım sonucu elde ettiğim görselleri... Her şey hazırdı.

Kafamda yaptığım sıralamayı hayata geçirmek için çalışmalara başlayacağım sırada kapı çalmış olmasaydı daha iyi olabilirdi tabii.

Yeni ev arkadaşımın okula gittiği bilgisine sahip olduğumdan dolayı söylenerek ayağa kalktım, aynı sinir bozucu sesi ikinci kez duymamak adına. Soğuk koridoru acele adımlarla geçip kapıya ulaştığımda ise içimdeki kötü seslere kulak vermemeye çalışıyordum. Bilmiyorum, gelen kişinin Harry olması fikri beni çıldırtmaya yetiyordu.

Kapının önünde duruyorken tekrar çalan zil sinir katsayımın en yüksek seviyeye çıkmasına yol açtığında gözlerimi yumdum. Ve yine aynı sinirle kimin geldiğine bakmazsızın kapıyı açınca onu görmüştüm.

''Nihayet bulabildim seni.'' dedi vakit bile kaybetmeden içeri dalarken. Sanki kendine ait bir mekana giriyormuş gibi davranması gözümden kaçmamıştı. En nefret ettiğim şeyin de özel hayatıma yapılan saygısızlık olması, omzundan tutarak onu geriye itmeme sebebiyet verince sendelemişti.

''Araştırmacı ruhuna hayran kaldım April. Keşke bu azmini biraz da düzgün bir insan olabilmek harcasan.'' dedim ve kapının dışında kaldığına emin oldum. Kimse evime öyle elini kolunu sallayarak giremezdi. Özellikle de o.

''Bu cesaretini alkışlamak istiyorum.''

Söylediği cümlenin ardından ciddi bir şekilde alkışlamaya başladığında kendimi tutamayıp kahkaha atmıştım. Buraya kavga amaçlı geldiği o kadar belliydi ki, ilk hamleyi yapmak için can atıyordum. Yine de nezaket gereği beklemeyi seçtim.

''Ben de beyinsiz bir yaşam formu olmayı başardığın için alkışlamak isterdim ama inan bana üşeniyorum.'' dedim tek ayağımın üzerine doğru yaslandığım zaman. Dediklerim karşısında kaşlarını çatmıştı. İçindeki öfkeyi yansıtan bakışları gözlerime odaklıyken ise ellerini omzuma yerleştirip beni geriye itti.

"Bu süslü laflarını da ödeve saklasana!"

Sırtım arkamdaki duvara çarptığı an üçüncü bir kişinin sesi ortama eklendiğinde dünyayı yok edecek duruma geldiğimi biliyordum. Her yeri kırmızı görmemin başka bir açıklaması olabilir miydi yani?

"April, kes şunu!" diye bağırdı Harry, kızla arama girdiği zaman. Bir eliyle beni tutarken diğer eliyle onu uzaklaştırıyordu.

"Bırak Harry, onu öldüreceğim!" diyerek karşılık verdi o da. İşte bu gerçek anlamda son noktaydı benim için.

O an nasıl yaptım bilmiyorum ama Harry'nin elinden kurtulmayı başarmıştım. Belki ona kıyasla boyumun kısa olması, belki de bir kedi edasıyla çevik hareketler eşiliğinde kaçmam işe yaramıştı emin değildim fakat hızımı alamayıp hayatımda attığım en sert tokatı April'ın suratına geçirdiğimde kendime bile inanamadığımı itiraf etmeliydim. Eh, her ne kadar iki kadının birbirine karşı olmasındansa bir araya gelmesi ilk tercihimde yer alsa da April bana seçenek bırakmamıştı.

Bad DecisionsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin