Mickey ikinci kez aynı sokağa gitmeye kalkışırken aklımda iki soru vardı. Birincisi, April neden kira parasını istememişti? İkincisi,canım köpeğim neder her seferinde o bok herifin sokağına gitmeye çalışıyordu?
Aslında ilk sorunun cevabı bariz ortadaydı; sevgilisini sevgilisinin en yakın arkadaşıyla aldattığını bilen tek kişi bendim. Eh,bu da April'ın V.I.P. listesine girmem için oldukça yeterli bir sebepti. İşin iyi tarafı artık o lanet lokantada çalışmak zorunda değildim,onun yerine resim çizer,müzik dinler,Instagram'da dolanırdım.
Vay canına.
Arzularına karşı gelemeyen iki kişi sayesinde hayatımın daha iyi hale gelebileceğini kim düşünürdü?
"Hey,Adelynn!"
Ve cehenneme hoşgeldiniz. Tanrım! Mickey'ye bu sokağa girmememiz gerektiğini en az yüz kere söylemiştim!
"Hey,her gün yüzünü görmekten sıkıldığım insan." diyerek Mickey'nin ağaca işemesini sabırla beklemeye başladım. Aslında çişi yoktu ama nedense her ağacın önünde bacağını kaldırıp bir süre bu şekilde bekliyordu. Tuhaf ama tatlı oğluşum.
"Cidden,benim gibi yakışıklı birinin seninle ilgilenmesi hoşuna gitmiyor mu güzelim?"
Güzelimmiş. Eğer kira olayı olmasaydı şimdiye en yakın arkadaşın kıçına tekmeyi basacaktı. Hatta gerçeği söylerken o kadar çok eğlenecektim ki videoya çekip tekrar tekrar izleyecektim,senin bu çapkın tavırlarının sona erişine de zevkle tanıklık edecektim fakat dediğim gibi,şimdilik saklamak zorundaydım.
"Ah,bu ne kadar da tatlı bir köpek!"
Düşüncelerimden kurtulup sesin geldiği yöne baktığımda istemsizce kaşlarım çatıldı. Mickey'nin gerçekten onun yanına gitmesi mümkün olabilir miydi? Yani..tasması bendeydi sonuçta.
Siktir. Tasması bende değildi!
"Harry! Köpeğime dokunursan ölürsün!" diye bağırarak evine doğru koşmaya başladığımda Mickey keyifle havlıyordu ve patilerini Harry'nin bacaklarına yerleştirmiş,zıplayıp duruyordu. Lanet olsun,sana güvenmiştim Mickey!
"O bana dokunuyor bir kere." diyerek kapının önünden çekilip eve girdiği zaman köpeğim de onu takip etti. Aklımı yitirecektim. Harry nasıl oluyor da köpeğim üzerinde bu kadar hakimiyet kurabiliyordu?
"Harry! Evine girmeyeceğim,köpeğimi bana ver!"
Seslenişim boş koridorda ümitsiz bir yankı yaptığında gözlerimi devirdim. Pekala,içeri girecektim. Mickey'yi onun zalim ellerine bırakamazdım. Oğluşumu kurtarmalıydım.
Yaklaşık üç saniye kapının önünde dikilip motivasyon topladıktan sonra içeri doğru adımlamaya başladım. Hol fazla uzun olmadığı için kısa sürede salona ulaşmıştım fakat Harry'nin oldukça büyük olan evi yüzünden nereye gideceğimi bilemez haldeydim. Bu geniş odaya baktıkça da aklıma bazı anıların gelmesini engelleyemiyordum.
Mesela ilk bu eve girdiğimde yine bu şekilde kararsız kalmıştım. Sadece iç güdülerimi dinleyerek April'ı aramaya en son odadan başladığımda ise eğlencenin tam ortasına düşmüştüm. O gün gerçekten efsaneviydi,sadece gördüklerim sayesinde ertesi günler bedava pizza yiyip evime kira ödemeyi bırakmıştım. Aslında bir yandan Harry'ye teşekkür de borçluydum. O bu kadar şerefsiz olmasıydı bunları başaramazdım.
"Gülümsediğine göre keyfin yerinde ha?"
Kapının kapanma sesiyle eş zamanlı konuşan sinir bozucu insana döndüğümde gamzelerini gösterecek kadar sırıttığını gördüm. Giydiği dar paça pantolon ve neredeyse tüm dövmelerini gözler önüne seren gömleği onu tıpkı bir Yunan tanrısına benzetse bile yüzünün ortasına yumruğumu geçirmek istiyordum.
"Mickey nerede Harry?" diye nihayet sorabildim,düşüncelerimin aksi sakin bir ses tonu ile. O ise beni dinlemiyormuş gibi kolunu duvara yaslayıp ağırlığını diğer bacağına vermiş,saçları önüne düşecek şekilde kafasını eğmiş,baştan aşağı beni süzüyordu. Pekala,sakin kalmak zorundaydım. Ona vurmayacaktım,ben iyi biriydim.
"Eski sevgilimin köpeği vardı ve buraya gelirken sık sık onu da getirirdi. Ayrılınca arta kalan köpek mamasından biraz vermiş olabilirim."
Benim sakin ses tonuma meydan okurcasına imalı konuşması kaşlarımı çatmama sebep olurken pozisyonunu bozup bana doğru adımlamaya başladı. Ben de öfke ile soluyup adımlarımı ona yönlendirdim ve aynı hızda ilerlemeye başladım.
Köpeğime,tekrar ediyorum,benim köpeğime mama vermişti. Ölmek için bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordum doğrusu.
"Eminim ki senin nasıl bir şerefsiz olduğunu fark edince ayrılmıştır. Eh,en yakın arkadaşının sevgilisiyle birlikte olmak da insana bazı şeyleri kaybettiriyor işte." dedim bir kaç adım ilerlemeden hemen önce. Şimdi ise aramızda neredeyse hiç mesafe kalmayacak kadar yakındık ve cümlelerimi yeterince sert söylediğimden emin olduktan sonra gözlerimi kısıp yeşil irislerine bakmaya devam ettim. Gerçekleri onun suratına vurmaya bayılıyordum zaten,bunu her gün yapmak istiyordum ama o bana istediğim tepkiyi vermiyordu. Şuan ateş çıkaran gözlerle bana bakması gerekirken dudaklarımı öpecekmiş gibi durması tüm beklentimi yerle bir ediyordu. Ona gıcık oluyordum.
"Bazı şeyleri de kazandırıyor. Seni mesela."
Siktir,beni kazandırıyormuş. Sen kimsin ki beni kazanacaksın? Mesela her gün farklı bir kızın aklını çelerken ne kadar pezevenk olduğunu görmüyor muyum sanıyorsun? Onlara da bu şekilde iltifat ettiğini,o lanet,seksi bakışlarını her fırsatta kullandığını,zavallı kızları kandırıp yatağa attığını bilmiyor muyum? Erkek kaşarı.
"Pekala,kulaklarını aç ve beni iyi dinle o zaman." dedikten sonra ayaklarım üzerinde yükselerek göz göze gelmeyi başarıp tehditkâr konuşmama devam ettim.
"Benim tarafımdan kazanabileceğin tek şey o güzel yüzünün şeklini bozacak bir yumruk olurdu Styles. Fazla hayallere dalma."
●●
bölüm yarım değil arkadaşlar cidden burda bitiyor
JSLGNSKVKCVKWFDNVKSIİCWNGLSJCLBE

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Decisions
Fiksi Penggemar"Niall senin en iyi arkadaşın ve onun sevgilisiyle yattın. Alkış da ister misin, Styles?" *@soullessanna'ya ithafen yazılmaktadır.♡