❤️
Selenga, Balamir'in bu kadar babacan olmasına bir anlam verememişti, ama zaten Balamir de sanki az önceki o değilmiş gibi ciddileşti ve "Sizi buraya getirmemin nedeni sizden bilgi almak. Yakın zamanda neler olacak, Hunlar gelecekte de var mı, dünyayı yönetiyor muyuz? Çin'den bir saldırı gelecek mi? "
Dedi heyecanla yaşından beklenmeyecek enerjik bir hali vardı. Çok sevimli yaramaz çocuklar gibiydi. Yinede Selenga biranda şok olmuştu ağzını açıp konuşamadı. Derin bir nefes alsa da konuşamıyordu. Ve bunun şoktan olmadığını anlaması uzun sürmedi gelecekten haber veremiyordu. Ağzını açıp konuşamıyordu.
İçindeki korku arttı bir daha konuşamayacak mıydı?
Balamir ağzını açıp konuşamayan ikiliye baktı Selenga ve Çacıke konuşmak isteyip konuşamıyorlardı. İçindeki heyecan sönmüştü. O küçükken bir ungu ile konuşma şansı olmuş ve onun gelecek hakkında konuşamadığını hatırlamıştı -ve hala konuşamıyorlardı -."Keşke bir şeyler söyleyebilseler, bilgi verebilselerdi." diye düşündü ama bu imkânsız görünüyordu.
Selenga'nın yüzüne bakarak" Sanırım sizde gelecek hakkında bilgi veremiyorsunuz." Dedi sevdiği dondurmayı tam yiyecekten yere düşen ve yiyemeyen çocuk gibi üzgün hissediyordu.
Yavaşça ayağa kalktığında ise kendine çeki düzen verip eski bariton sesine dönüp bir lider gibi "İstediğiniz sürece burada kalabilirsiniz? Gitmek istediğinizde haber verin layıkıyla yolcu edelim." Deyip çıktı. Arkasında şaşkın üçlüyü bırakmıştı. Çadırın dışına çıkar çıkmaz, çadırın etrafını dolduran kalabalığa " Onlar masum"dedi sesi tüm ovada yankılandı. Selenga bir an dışarıdakilerin nasıl davranacağını merak etti.
Çacıke ise Balamir çıkınca şaşkınlığı atıp Selenga'ya döndü: " Gidecek misin ait olduğumuz yere?" Diye bir soru yöneltti. İğneleyici üslubunu saymazsak tedirgin olduğu belliydi. Her an değişen Balamir in yine değişip onları öldüreceğini düşünüyordu sebepsiz.
Selenga ise Çacıke ye bakan gözleri, ellerinde Uldız'ın elleri sevgiyle cevap verdi: " Ben ait olduğum yerdeyim zaten" Çacıke bir şey söylemedi. Ama yavaşça kalkıp kendi eşyalarını alması ve yüzünde eğreti duran gülümsemesi her şeyi söylüyordu. Ki zaten kendini toparlayıp " Sanırım ben gideceğim" deyip Yüzündeki durgunluğu gizleyip neşeli bir sesle Devam etti " Gelirken istediğin bir şey var mı?"" Çikolata"
Gözleri veda etti Çacıke'nin burada yeri yoktu. Durması içinde bir sebep kalmamıştı.
Başını salladı hala neşeli şirin taklidi yapıyordu.
Uldız ise içinde anlam veremediği neşeyle, gerçek bir neşeyle ayağa kalkıp Çacıke'ye sarıldı. -E nede olsa artık bir tehlike oluşturmuyordu.-
Çadırdan çıktıklarında pek bir insan yoktu. Olanlarda Selenga'ya sıcak her zaman ki gibi bir gülücük gönderdiler. Selenga da içi rahatlayarak onlara güldü.
Çacıke kimseyi yanına istememişti. Tek gitmek bu ikilinin mutluluklarında ezilmek istemiyordu. Sevmek sevdiğini mutlu görmek felsefesinde şuan itibariyle inanmıyordu. Öyle olsa kalbinde ki bu acı olmazdı.
El sallayıp hızla ilerledi. Ormana, ait olduğu yere gitmek için. Uldız Selenga'nın elinden tutmuş Çacıke'nin arkasından bakıyordu. İyice görünmez olunca Selenga'ya döndü. " Şimdi artık birileri daha çıkmadan kaldığımız yerden devam etmek için gitsek mi diyorum?"
Selenga bu yaramaz adama bakarak başını salladı. Tek istediği biraz tek başlarına kalmaktı.
Olaylar olmadan önce oldukları yere doğru gittiler. Uldız bir an olsun bırakmadı ellerini. Selenga'nın yüzüne hücum edenken gecenin bu vaktinde bile belli oluyordu. Yavaşça vardılar ahıra. Selenga içinden bu duruma gülmüştü. Buraya ilk girdiğinde ne kadar üzgündü. Kendini çok mutsuz ve perişan hissetmişti. Sonra Uldız gelmiş ve hayatında yaşamadığı mutluluğu yaşatmıştı. Ardından Balamir in sesi her şeyi bitirmişti. Bunların hepsi bir gecede olmuştu ve vücudunun bu kadar değişkenliğe dayanması bir mucizeydi. Gerçi ellerini saran kocaman eller en büyük gücü veriyordu ya, insan âşıkken daha güçlü oluyordu.
İçeri yavaşça girdiler. Uldız hemen kendini samanlara doğru attı ve Selenga'nın belinden tutup kendine çekti. Ellerini rahatça tutuyordu ince beli. Selenga'yı göğsüne yatırıp uzun uzun baktı kıza elleri kıvırcık saçının içinde kayboluyordu. Burnunun üstündeki tatlı çilleri rahatça görüyordu. Onları tek tek öpmek istiyordu.
Sesinin normal çıkmasına özen göstererek
" Ee nerde kalmıştık" diye fısıldadı. Selenga yüzüne vuran nefesle heyecanlanmıştı. Hatırlatmak ister gibi uzattı dudaklarını. Zaten çoktan Uldız'ın dudakları yola çıkmıştı. Dudaklar bu hasrete son verecekken Uldız aniden durdu.
" kahretsin!" dedi ve Selenga öyle dudakları önde kalakalmıştı. Aklımda tonlarca şey belirmişti. Bunlardan en kuvvetlisi Uldız'ın sonunda onun bir ucube olduğunu anlamış olmasıydı. Şimdi onu bırakıp gidecek ya da elinden tutup zorla mağaraya götürüp onu kendi zamanına yollayacaktı.
Tabi bunların hiçbiri olmadı Uldız Selenga'ya bakıp:
"Önce izin almam gerekiyor. Bunu nasıl unuttum. " dedi sakin olmaya çalışarak. Selenga hemen saçma düşünceleri için kendine kızdı. Uldız bir beyefendi gibi izin alacaktı Selenga'yla birlikte olabilmek için. İçten içe seviniyordu ki Uldız; "Gidip ona sormalıyım seni kabullenmesi gerekiyor." Dedi sıkkın bir sesle.
"Kime sormalısın şifacıya mı, Gökçe hatuna mı?" Dedi Selenga -e o kız tarafı sayılıyordu.- Yani ondan izin almak lazım gelirdi. Ama Uldız onu şaşırtıp: " Yok canım onlar değil?" "Annene mi soracaksın?"; Çünkü babası biliyordu."Yok "
Kimdi bu izin alınacak kişi iyice sinirleniyordu artık Selenga yoksa
" Begüm'den mi izin alacaksın?"dedi sinirle eğer öyle bir şey olursa Selenga bu ahırı başına yıkardı Uldız'ın.
" O nerden çıktı ki? Neyse sen benle gel " Deyip elinden tutup bir kaç adım attılar.Uldız kararsız gibi durdu. Sonra Selenga'ya bakıp "En iyisi sen burada bekle? Önce izin alayım" Selenga kendini sıkıyordu. Kimdi bu ilişkilerine karar verecek kişi?
Uldız konuşmaya başlayınca şok olmuş gibi baktı karşısındaki manzaraya; kulağında Uldız'ın sesi gülse mi ağlasa mı bilmiyordu. Uldız hırçının yanına gitmiş yavaşça okşuyor bir yandan da konuşuyordu. " Biliyorum kızım biliyorum. Sana daha önce söylemeliydim. Ama bir anda oldu. " at huzursuzca bir ses çıkarınca Uldız daha sevimli bir sesle devam etti " Tabiî ki de senin yerin ayrı. Seni hala çok seviyorum. Seni asla ihmal etmeyeceğim. Hem sende biraz onu seviyorsun. "
At mızmızlanmaya benzer bir ses çıkarmıştı.
Uldız Selenga'ya göz kırpıp " En çok seni seviyorum hırçın bunu sende biliyorsun" dedi
Bu sefer at burnunu kaldırıp Selenga'ya bakmıştı. Bir nevi kabul edişti bu hareket.
Uldız sevinerek Selenga'ya doğru gitti. " Evet, iznimizde aldık artık kaldığımız yerden devam edebiliriz. Selenga'nın belinden tutup kendine çekti. Tam öpecekken Selenga bir balık gibi ellerinden kaydı işaret parmağını Uldız'ın yanağına ötürüp başını Ata çevirdi.
" Gidip onu öp. Onu daha çok seviyorsun ya."
Dedi ve saçlarını savurup çıkışa döndü ama çoktan Uldız onu tutmuştu.
" Bana arkanı dönme Selenga sadece şaka yapmak istedim. Seni benden kimse alamaz. "
Selenga ağzını açıp nazlanacakken Uldız onu soluksuz bırakacak öpücükleriyle öpmeye başladı.
Artık kimse onları durduramazdı. Ya da onlar öyle sanıyordu. Öpücükleri bitmeden ahırın kapısı açılmıştı. Ve Gökçe hatun onlara bakıyordu.
Annesine yakalanmış gibi utandı. Onlar Gökçe hatuna, Gökçe hatun onlara bakıyordu. Yeterdi ama bu günlük bu kadar basılma.
***** bölüm sonu ****
Evet, umarım beğenirsiniz sizi seviyorum:) :) hatalarım varsa af ola
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA HUN (Tamamlandı)
FantasySelenga ve Uldızın aşkı❤️ Tarihi fantastik bir aşk... #tarihi#fantastik#Romantik#komedi#