@ZeynepMehlikaUzun @TCGizemKl @nur-elif çooooooooooooooook teşekkür ederim :):):):)
•~*•~*•~*•~*•~*•~*•~*•~*•~*•~*•~*•~*•
Eve yaklaşana kadar James'le tek kelime dahi konuşmamıştım. Hala ona kızgındım. Ve hala Sirius ile aynı evde tıkılı kalacağıma inanamıyordum. Ben ondan baştan beri hoşlanmamış ona güvenmemiştim.
"Harbi neden Siri-" Leo'ya kötü bir bakış attım. "yani Black sizde kalıyo James?"
"Bu konu üzerinde fazla konuşmaz Leo. Ailesinden nefret ediyor. Onlar da ondan fazla hoşlanmıyolar. Bu yazın son iki-üç haftasını bizde kalmasını sağladık ve epey zor oldu..."
"Desene ablam ve diğer Black'ler birbirine benziyor. İki toplulukta Sirius'tan hoşlanmıyor."
"A-a o kadar kötü değil senin ablan, ayrıca senin Sirius ile ilgili bir derdin olduğunu sanmıyorum."
" Hı-hı benim değil zaten. Sorunum yok. Yanındaki kişi ondan ölesiye nefret ediyor. Onu en son Dünya Kupasında Bulgaristan yenilince böyle görmüştüm, yedi gün önceydi."
" Herneyse konuşmazlar biter." Onlar konuşa dursun ben ne yapacağımı düşünüyordum.
Suda boğsam sonra eve tek parça halinde dönüp suçu komşularının suçu diye yutturabilir miydim acaba ?
"Eve beş dakika sonra varırız." dedi Mr Potter ön koltuktan derin düşüncelerimi (nasıl bir düşünce bu süper yani) bölerek. Bunu zaten biliyordum. Black görüş alanıma girmişti.
Beş dakika sonra Ev göründü. Arabayı park ettikten sonra Mr Potter valizleri alıp (sadece benimkileri ve Leo'nun bir iki eşyasını çünkü Leo zaten yarın arkadaşına gidecekti) eve doğru ilerledi. Biz de hemen onun arkasındaydık. James'e kızgındım ama kızgın kalmakta istemiyordum.
"Seni affettim James Potter. Çok sinir, inatçı, gıcık ... birini benimle aynı evde tutsanda... Herneyse seni affettim işte." diyerek koluna hafifçe vurdum. Sırıttı ve yoluna devam etti.
"Özür Dilerim Bells" dedi. İşte bu sefer onu tam olarak affetmiştim. Ben de o aptal sırıtmalarımdan birini takınarak yoluma devam ettim.
Mr Potter zile bastı. Kapıyı açan Mrs Potter olmuştu.
"Canlarım siz mi geldiniz. Sizi çok özledim. Hadi içeri girin yemek hazır. Odalarınızı da hazırladım..." Mrs Potter bizi çok severdi. Hep yanımızda olup ayakta kalmamızı sağlamıştı. Bizim ikinci annemizdi o.
Ona sıkıca sarıldıktan sonra onu gördüm. Sirius Black. Orada durup bizi bekliyodu. Sıkıldığı her halinden belliydi. Bende onu istiyor değildim. Gözlerimi devirdim.
"Selam Bella." dedi Black. Ona aldırmak istemiyordum.
"Merhaba Black." soyadını kullanmak beni daha az rahatsız ediyordu.
James, Black ile birlikte bahçeye çıktı. Mrs Potter ise beni, benim kalacağım ve sürekli orada kaldığım misafir odasına doğru götürdü. Üstümdekileri hışımla çıkarıp bol ve rahat olacak kıyafetler aramaya koyuldum. İnce bir kazak ve bol bir pantolon seçtim kendime.
Burası artık benim odam gibi olmuştu. Küçükken oynadığım oyuncaklar, okuduğum kitaplar, bira şişeleri (süs amaçlı) , hediyelik eşyalar ve kar küreleri... Hepsi benim eşyamdı. Mr ve Mrs Potter'ın evleri büyük olduğundan hep burda kalıyorduk.
Hızlıca üst kattaki odamdan dışarı çıktım. Merdivenleride indikten sonra mutfağa doğru ilerledim. Arabada acıkmıştım. Önüne gelen bütün yemekleri yediğimde zaten saat on bir olmuştu. Benim ardımdan James ve Black mutfağa girdiler. Leo ise arkadaşlarına mektup yazmakla meşguldü. James'te benim gibi acıkmıştı. Ama Black için aynı şeyi söyleyemem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Hurt Yourself -Sirius Black-
Fanfictionİsabella White namı diğer Bella normal değildi. Bir cadıydı. Küçüklüğünde onları terk eden babasının ardından başka bir adamla evlenen annesi ve evlendiği adamdan dünyaya gelen küçük kardeşiyle İsabella'nın hayatı gayet iyi gidiyordu. Onları çok sev...