Ertesi sabah ablamla yine yollara düşmüştük. Şoför yine hasta olduğu için ve Aras yine bizimle aynı okulda olduğunu unutarak koca arabasında tek başına gittiği için, evimize az da olsa uzak olan okula yine yürüyorduk. Ve tabii ki ablam dünki gibi söyleniyordu. Ne güzel bir gün başlangıcı ama!..
"Bak Helin ben bu Aras denen çocuğu döverim ha. Kızım yine bizi almadı arabasına. Hayır biz binince çok kıymetli arabasının incileri mi dökülüyor ya?"
"Valla abla bu sabah bişe diyemicem çünkü haklısın. 1 kilometre 1 kilomatredir yani. Bir de şu lanet giresice -kesinlikle lanet olasıca değil- kitapların ağırlığı sabah sabah hiç çekilmiyor."
Ablamla öfleye püfleye yürürken arkadan bir arabanın ısrarla korna çalması üzerine arkamızı döndük. Küçük ama lüks bir arabanın içindeki Deniz'i fark ettiğimde o arabasını bizim yanımıza çekip camı açmış sırıtıyordu.
"Günaydın güzelim." Güzelim? Bu çocuk bana güzelim mi dedi? Okey, ölebilirim.
Deniz'in bana güzelim demesi üzerine benim gibi şaşıran ablam benim sessiz kalmamı fırsat bilip bıyık altından gülerek "Güzelim? Sen Helin'e mi yavşıyon lan?"
Ahh! Evet, canım ablam benim, seni ne kadar sevdiğimi daha önce söylemiş miydim acaba(!) Daha dün tanıştığım ve tayfalarına katıldığım çocuğun bana yavşayıp yavşamadığını soran ablama bir kez daha selam olsun...
Deniz oturduğu yerde dikleşip telaşla kaşlarını çatmıştı. "Ne yavşaması ya. Hani kızlara filan denir güzelim. O açıdan şey ettim. Yani güzelim bir hitap biçimidir. Yanlış anladın beni."
Ablam bıyık altından gülüşünü sürdürüp "Hitap biçimi demek... Bana hitap biçiminden çok yavşama biçimi gibi geldi."
Deniz oturduğu koltukta iyice dikleşip şaşkın ve telaşlı bir biçimde "Ya ne yavşaması ya. Benn, Helin'ee, yavşayacağımm. Güldürme beni. Hem Helin güzel bile değil."
Ben bana güzel olmadığımı söylediği için Denize bozulmuştum. Tamam beni güzel bulmuyor olabilirdi belki ama bu direkt Helin güzel değil demekle olmazdı ki. Sinirlenmiştim.
Öte yandan ablam sırıtışlarını kahkahalara çevirmişti. "Helin güzel değil demek. Peki demin niye güzelim diyordun, güzel olmadığı için mi?"
Ablamın söylediği şeyle ben de gülmek istesem de kendimi sıktım. Sonuçta karşısında gülmek ayıp olabilirdi.
Deniz büyük bir şaşkınlıkla ablama bakarken ablam sözlerini sürdürdü "Ay aman tamam neyse. Çok uzadı bu konu. Hadi bizi de okula kadar bırak bari." diyerek önce arabanın arka koltuğuna kendi oturmuş, sonra da kolumdan tutup beni içeri sokmuştu.
Of abla of.Okula geldiğimizde ablam kendi katına çıkmıştı, ben de sınıfa girmiştim. Sınıfa girdiğimde Neşe elini yanağına dayamış, bu havada siyah bol bir hırka giymiş, bir bacağını diğerinin üzerine atmış keyifsizce sırasını karalıyordu. Tabii ki de tüm bu saydıklarımı yapan bir kız depresyon modunda olurdu. Ben de hemen Neşe'nin yanına oturdum hızla "Neşee noldu kızım. Bişe mi oldu." dedim.
Neşe dolu gözlerle bana bakıp belime sarıldı. Allah aşkına nolmuştu bu kıza böyle! Ağlamaktan gözleri kızarmış ve göz altları morarmıştı. Şimdi de ağlamamak için kendini sıktığı belliydi. Onu daha fazla sıkmamak için hiçbir şey sormadım, kendisinin anlatmasını bekledim. Nihayet kafasını göğsümden kaldırıp gözlerime baktı yorgun ve üzgün bir şekilde "Yoruldum Helin." dedi.
"Neyden yoruldum" dedim sessizce. O da aynı sessizlikle "Taha'dan" dedi tahmin ettiğim gibi. Bütün erkekler aynı genellemesini yapıp bütün erkek ırkını zor durumda bırakmak istemiyordum ama cidden bu erkekler de kızları üzüyor ya... Hayatımda hiç aşık olmadım ya da hiç sevgilim olmadı ama sevgilisi olup da ayrılan bütün arkadaşlarım ağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAYFA
Teen FictionAğzıma bir iki mısır atıp koltuk kenarında duran kolayı elime alıp içtiğim sırada yanımdaki çocuğun bana baktığını hissettim ve kafamı ona çevirdiğimde çatık kaşlarla kolama baktığını gördüm. "Ne var ne bakıyorsun be, hiç mi kola içen kız görmedin h...