Buradan hemen kaçmam gerektiğini biliyorum fakat bir türlü yolu bulamiyorum.
Aklımda cevapsız sorular yankılanıyor bir yandan heryer karanlık sadece eski bir harabeden nasıl kurtulacağımı dusunurken odanın kilidi açıldı ve içeri tamamen siyah biri girdi yüzünü dahi secemiyordum .
-Evet,küçük hanim da uyanmış demek,beni çok beklettin ammada derin uykun varmış ufaklık.
-Adi pislik,bırak beni sana bunların hesabını bir gün soracağım elbette.
-hey hey hey biraz sakin ol lütfen belfü.
-bir daha ismimi ağzına alma!
Artık dayanacak gücüm yoktu bir yolunu bulmaya çalışıyordum bir yandan, bir anda kendimi yere atıp karnımı tutmaya başladım bilerek yapıyorum çünkü kafamdaki plan işlemeli.
-ahahhhh!
-hey ne oluyor ?
-bilmiyorum,oyle bakacağına yardım etsene!
Evet şimdi yavaşça yaklaş bana.
Tam kollarımdan tutup sandalyeye oturtaracakken yanimdaki su bardağını hızlıca tek elime alıp adamın suratinda parçaladım .
-aaaaahh
Hızlıca ayağa kalkıp açık bıraktığı kapidan koşarak kaçtım delice kosuyordum hemde arkama bile bakmadan bir an önce çıkışı bulmak zorundaydim.
Koridorda sadece ayak sesleri ve nefes alıp verişim duyuluyordu,
sola döndüğümde bir kapı vardı hemen oraya gittim ama kilitli nasıl açacağım şimdi.
-Berfü,neredesin ufaklık burdan kaçışın yok.
Fısıldayarak bildiğim bütün duaları okumaya başladım kafamı önümde duran demir sopaya baktım evet kurtuluş yolum bu olabilirdi ne kadar ses yapacağı umrumda değil artık
demiri elime alıp kilite var gücümle vurmaya başladım en az yirmi kere vurmuşumdur,bir kere daha bu sefer dahada hırslanarak vurdum kilit yere düşer düşmez kapıyı hızlıca iki elimle açtım.
-Benden kaçmana izin vermeyeceğim,seni patrona götürecegim.
Birde patron çıktı kim bunlar
hem bunları dusunurken hemde ormanda kosuyordum üstümü kalın giyindiğim iyi olmuş yoksa soğuktan ölebilirdim.
Sanki ağaçlarla yarış yapıyormuşum gibi hissettim
bir sağa kosuyordum,bir sola nereye gideceğimi dahi bilmiyordum biraz dinlenmem gerekiyor yarım saattir koştuğuma iddea edebilirdim.
Gozukmeyecek yer yoktu ama ben bulabilirdim evet ağaca tırmanacağım.Gözlerimi esir alan güneş sayesinde uyandim,
ne ara uyudum bilmiyorum ama tek bildiğim kurtulmuş olduğum etrafı yukarıdan inceledikten sonra aşağıya inmeye başladım ayakkabılarım koşarken çamur olduğu için kağıyordum ama yinede inmeyi başarmıştım derin bir nefes alarak arkamı döndüm ve olduğum yerde nefesimi vermeye çalıştım ama mümkün degildi.
Bu adam ya bu adamda onlardan biriyse ne yapacaktım şimdi o kadar uğraşmıştım ve elindeki tüfek hiç hayra alamet değildi işte buraya kadarmış herşey bana veda edecek kimsenin olmayışı canımı yaktı bir anda ama bir yandanda iyiydi çünkü arkamdan kimsenin üzülmesini istemezdim,
bana anlamsız bakışlar atan adamın önünde diz çöküp ağlamaya başladım zaten daha ne kadar tutabilirdimki göz yaşlarımı ve son sözlerimi söyledim
-Bana sonkez dua etmeme,sonkez anılarıma veda etmeme,sonkez hayal kurmama,sonkez gülümsememe,sonkez bu evrenin kokusunu içime çekmeme izin ver olurmu.
Önce dua ettim sonra diğer izin isteriklerimi yaptım her ne kadar ölecek olsam da herkes gibi son bir dilek daha istedim.
-Kış geldiği zaman benim yerime kar tanesi topla olurmu?.
Adamın beni öldürmesini bekliyordum ama bir adım bile atmıyordu o sırada önümde eğilip ellerimden tuttu ne yani beni öldürmeyecek miydi gözlerime baktı hiç bir duygu yoktu en azından ben göremiyordum beni öldürmeyecekse neden burada sesini ilk duyduğumda ürperdim.-Daha kış gelmedi,gelince sen toplarsın kar tanesi.
Arkadaşlar bu ilk kitabım ve daha ilk bölümüm evet giriş bölümü kısa oldu ama ilerleyen zamanlarda daha iyisini yapacağım umarım beğenirsiniz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR TANESİ
RomanceOna sarılmak; Kor ateşe bile bile yürümek gibi. Yakacağını veya canını acıtacağını bilsen bile daha çok bağlanırsın. Onu öpmek; Mazojistlik gibi sanki canını yakıyor ama zevk ve huzur veriyor. Onun gözlerine bakmak; Biri cenneti diğeri ise cehennemi...