Sabahın ilk ışıklarıyla açmıştım gözlerimi,yatakta huzursuzca kıpırdanıp,bir bebek gibi gerneştim gördüğüm rüya hala aklımdaydı peki ya anlamı neydi hala çözebilmiş değilim.
Ayaklarımı sarkıtıp yataktan ışık hızıyla kalktım komidi nin üstündeki telefonumdan saate baktım 07.30 tu ve ben işe yarım saat geç kalmistim.
Aslında bu lokanta babamın ben sadece kasa ile ilgileniyorum maddi durumumuz çok iyi olmasına rağmen çalışmayı seviyorum, diğer yandan ise üniversitesi sınavlarına hazırlanıyorum.
Banyoya geçip işlerimi hallettim, üstüme hızla spor bir elbise giyip,ayakkabılarımıda ayaklarıma geçirip hızla salona indim yine hatice sultan yapmış yapacağını.
"Ooo hatice sultan döktürmüş sün yine"
"Lokantada sağlıklı şeyler yoktur yavrum evde yap kahvaltını istedim."
"Biliyorum sultanım ama biz lokantaya sağlıklı şeyler getiriyoruz."
"Olsun sen yinede evden kahvaltı yapmadan çıkma."
Dediğini yapıp usluca masaya oturup kahvaltımı yaptım tam ayağa kalktığımda ise derya aradı.
en yakın dostum, sırdaşım,çocukluk arkadaşım,ve benim roman kızım nedenini soracak olursanız çok güzel roman havası oynuyor ben ise ne kadar denediysem beceremedim onun kadar mükemmel oynayamıyorum.hızla telefonu açtım "Efendim canım."
"Neredesin, ne yapıyorsun fıstık."
"Evdeyim şimdi lokantaya gidicem şimdilik bu sen neredesin."
Fısıldayarak konuştu sanki birisi duyacak mış gibi
"Yanımdaki dört gözü şutlayabilirsem senin yanına uğrayabilirim."
Hafifçe kıkırdayarak cevap verdim
"Tamam o zaman kuşum yanındaki dört gözü şutla ve yanıma gel."
Diyerek telefonu kapattım hatice sultanı öpüp evden çıktım kulaklığı mı takıp -diddy-dirty money -coming home- şarkısını açıp dinleyerek yürümeye başladım, babam ne kadar bana araba alalım dediyse bile istemedim çünkü annemde yürümeyi tercih edermiş her zaman babam öyle söylemişti 'annene çok benziyorsun'der her zaman babam davranışlarım,huylarım,sevdiğim şeyler, sevmediğim şeyler,gözlerim,dudaklarım ve ten rengim bile babama sadece yüz hatlarım ve burun yapım benziyor.
Yarım saatin sonunda gelmistim, içeriye girerek etrafa göz gezdir dim herkes işinin başında ve kahvaltı yapmaya gelen insanlar bu huzurlu havayı seviyordum, kasaya yönelip birkaç işimi halledip mutfak bölümüne geçtim cem abiyi görür görmez yanına koşup "kolay gelsin" diyerek bağırdım herkes bana bakıp gülümserken cem abi baş parmağını üst dişlerine koyarak kafasını geriye attı iki kere sonra yapmacık bir kızma sesiyle "kız insan böylemi günaydın der sabah sabah ne yedin acaba sesin açılmış bakıyorum."
"Hatice sultan kahvaltı hazırlamış bana bende kahvaltımı yapıp çıktım evden o yüzdendir bu enerjim."
"Belli oluyor pörtlek göz kesin kahvaltı yapmadan evden çıkmana izin vermedi annem değil mi?"
"Evet"
"Benim içinde aynısını söylüyor ama dinleyen kim sabah sabah bu saatte nasıl kahvaltı yapıyorlar anlamıyorum doğrusu ayy yeter kız lafa tuttun beni yemekler geçikecek çekil şuradan."diyerek tekrar işine döndü cem abi hatice sultanın oğlu ben doğmadan önce girmişler ise yani bizimle çalışmaya başlamışlar yirmi senedir bizimle birlikte çalışıyorlar tabi o zamanlar cem abi beş yaşların da falanmış.
Herkese kolay gelsin gelsin diyerek içeriye girdim kasaya yönelip oturdum.
Ailesi ile kahvaltıya gelen iki gurup aile, arkadaşları ile toplaşıp iki masayı fetheden liseliler, ve diğer sevgililer yeni evli çiftler dediğim gibi burası benim için huzur burayı babam annemin isteğiyle açmış tabi o zamanlar bana hamiley miş annem lokantamızın adı ise 'BELFÜ'
benim ismim olarak kalmasını istemiş annem.
Hesaplarını ödeyen birkaç kişi dışında fazla giden olmadı aradan on dakika sonra derya geldi.
yanıma koşarak bana sarıldı ve yanaklarıma sulu öpücükler bırakarak geri çekildi.
"Kızım canım çıktı şu dört gözü şutlayabilmek için ama Allah'ı var gözlük taksa bile karizmatik ti neyse ee sen ne yapıyorsun minik kuşum."
"Sen gelene kadar buraları gözetliyor dum ama sen geldin biraz birşeyler konuşabiliriz üniversite ile ilgili değil mi kuşum."
"Evet knk dün biraz düşündüm ve karar verdim alışverişe gideceğiz çünkü hiç bir şeyim kalmadı doğru düzgün."
Ve benim dostumun gerçek yüzü alışveriş hastası bir deli.
"Tamam çıkalım ne zaman çıkarız."
"Hmm yarın olur mu? bugün teyzemlere gideceğiz öğleden sonra annemlerin ısrarları yüzünden yoksa öğleden sonra seni buradan kaçırıp alışverişe götürecektim."
"Olur canım benim sorun değil hem bugün gelemez dim babamın yanına uğramam gerekiyor sabah görmedim erkenden çıkmış evden."
"Tamam kuşum ben kaçıyorum o zaman yarın haberleşiriz selam söyle rauf amcaya."
"Tamam canım söylerim görüşürüz."
Birbirimize sarılıp ayrıldık derya gidince yine aynı manaton luk devam etti ardından içeriye bir adam girdi üzerindeki takım elbiseden yüksek bir mertebeden olduğu belli oluyordu sanki bir yerlerden çıkartıyor dum bu adamı ama nereden sonra etrafa bakınıp tekli bir masaya geçip oturdu.
Kıravatını gevşetip sandalyeye yayıldı parmaklarını şakaklarına götürüp biraz ovdu sanırım başı ağrıyordu garsonlar dan birine el işareti yapıp yanına çağırdı birşeyler söyleyip gönderdi garson bu tarafa gelince hemen ne istediğini sordum garson "kahve istiyor belfü hanım"
diyerek kahve makinalarının yanına gitti türk kahvesi makinasının içine türk kahvesi koyup bir kaşık şeker atıp beklemeye başladı demek ki orta şekerli içiyor diyerek geçirdim içimden.
Garson kahvesini hazırlayıp masasına götürüp bıraktı ve afiyet olsun diyerek yanından ayrılıp diğer masalara bakmaya gitti kahvesinde bir yudum alıp başını geriye doğru attı,stresli bir gün geçirmiş olmalı.
İçeriye o sırada apaçi tipli birkaç çocuk girdi en önlerindeki kişi elini beline götürüp silah çıkarttı havaya bir el ateş etti herkes bağırarak dışarı koşmaya başladılar ve dışarı çıktılar bende kasa masasının kenarından olup biteni izliyordum içeride sadece siyah takımlı adam kalmıştı ve hala sandalyede oturuyordu nasıl bu kadar sakindi Allah aşkına cem abi mutfak tarafından çıkıp yanıma koştu bana bakıp eğildi yanıma "belfü iyi misin."diyerek telaşlı gözlerle beni inceledi "ben iyiyim cem abi mutfaktaki çalışanlar ne durumda."
"Onları arka kapıdan dışarı çıkardım merak etme iyiler ve bizde seninle dışarıya çıkacağız arka kapıdan tamam mı canım hadi."diyerek beni ayağa kaldırmaya çalıştı lakin ben burayı bırakıp bir yere gitmedim burası bize annemin emaneti nasıl giderdim bunu yapmam "hayır cem abi ben burayı bırakıp bir yere gitmem."
Hızla ayağa kalkıp öne doğru yürümeye başladım cem abi beni engellemek için kollarımı tutmaya çalışsa da engel oldum önlerine varınca sertçe bağırdım.
"Ne cürretle buraya böyle girebilirsin sen kimsin?"
Dedim ama dediğim den sonra tekrar silahı etrafta gezdirip sandalyelere ve masalara ateş etmeye başladı kulaklarımı ve gözlerimi kapatıp yere eğil dim o sırada takım elbiseli adam ayağa kalkarak bize doğru yürümeye başladı çocuğun elindeki silaha baktı ardından çocuk ona döndü yerde eğilmiş bir vaziyette olan biteni izliyordum adam anı bir manevrayla çocuğun elindeki silahı elini ters çevirerek aldı çocuk acıyla birkaç küfür söyledi arkadaşları ise onları izliyorlardı siz nasıl arkadaşsınız Allah aşkına adam çocuğun kulağına eğilip birkaç şeyler söyleyip elindeki kolunu ittirip çocuğu arkadaşlarının önüne attı çocuk korkuyla ama bir o kadarda cesaretli bir sesle "bu iş burada bitmedi tekrar gelecegiz" dedi bana bakarak bunlar kimdi ve ne istiyorlardı hiçbir fikrim yoktu doğrusu ama bir daha olursa polise gideceğim şimdilik bu adam halletmiş ti doğrusu aslında bu adamın ismini bile bilmiyorum, çocuklar hızlıca dışarı çıkıp gittiler cem abi arkada olan biteni izliyordu benim gibi takım elbiseli adam kapıdan gözlerini çekip derin bir soluk çekti içine ve gözlerini kapattı sabır diler miş gibi tekrar gözlerini açtığında ise yerdeki bana baktı boş bir ifadede beni izledi bir iki dakika sonunda bana bakmayı bırakıp kasaya ilerledi ve elini cebine atarak bir miktar para çıkarıp masaya bıraktı.
Hızla ayağa kalkıp masaya ilerle dim,
Masanın üstündeki paraya baktım fazlaydı,kasaya yönelip para üstünü adama uzattım bana yine boş bir şekilde baktı.
"Teşekkürler yardım ettiğiniz için."dedim hafif tebessüm ederek adam gözlerini tebessüme indirip uzunca baktı öyle bakınca biraz tuhaf olduğum için tebessümümü ifadem den sidim adam gözlerini hızla gözlerime baktı ve arkasını dönerek kapıya ilerledi elimdeki parayı bile almamıştı,arkasından hızla yürüyüp önünde durdum elimi eline götürdüm avuç kısmını yukarıya kaldırıp parayı avucuna bıraktım önce ellerimize ve paraya baktı ardından gözlerini gözlerime çıkardı.
"Biz kimseden fazlasını istemeyiz."
Dedim adam bana bir adım attı aramızdaki mesafeyi kapatarak gözlerime baktı sert nefesi yüzümü okşarken kokusu burnumu sızlattı yıllardır kokusuna hasret kaldığım kişinin kokusu; ANNEMİN
Gözlerimi kapadım ağladım ağlayacaktım Allah'ım bu kokuyu o kadar özlemiştimki,
"Bende verdiğim şeyleri geri istemem"
Gozlerimi usulca açtım benden uzaklaşarak kapıdan dışarıya çıktı bu neydi şimdi böyle.ARKADAŞLAR MERHABA BU İLK KİTABIM VE 1280 KELİME YAZDIM KEYİFLE OKUMANIZ DİLEĞİYLE SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM KOCAMAN ÖPÜLDÜNÜZ 😚😚😚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR TANESİ
RomanceOna sarılmak; Kor ateşe bile bile yürümek gibi. Yakacağını veya canını acıtacağını bilsen bile daha çok bağlanırsın. Onu öpmek; Mazojistlik gibi sanki canını yakıyor ama zevk ve huzur veriyor. Onun gözlerine bakmak; Biri cenneti diğeri ise cehennemi...