Doğum günümün üzerinden iki gün geçmişti ,
Derya ile üniversite işlerimizi halletmiştik , lokantanın tamir işleri bitmişti ama aklım hâlâ o çetedeydi bizimle ne işleri olurdu öyle insanların hiç bir fikrim yok oysaki acaba ergen hareketler yapıp bizden para koparmaya mı çalıştılar diye düşünüyorum.
Sabah babam ile kahvaltılarımızı yapıp beraber çıktık evden,
babam ofise ben ise lokantaya gittim her ne kadar tamir olduğunu öğrensemde görmeden içim rahat etmezdi.
İçeriye girdiğimde yine aynı atmosfer karşıladı beni,burası benim sıcak yuvam lokanta her zamanki gibi işlemeye devam ediyordu bugün derya ya söz vermiştim onunla birlikte spora gideceğime dair hiç gitmek istemiyorum aslında ama deryanın cezalarına katlanamam şu anda el mahkum gidilecek artık oraya.
Lokantada işlerimi bitirip taksi çağırdım taksi gelene kadar deryayı aradım beşinci çalışta açtı.
"Yavrum hiç açmasaydın ben arar arar dururdum."
"İşlerim vardı güzellik,sen neredesin?"
"Bende taksi çağırdım şimdi senin yanına geliyorum,evdesin değilmi?"
"Evet canım, bekliyorum"
"Tamam canım görüşürüz."
Telefonu kapattıktan beş dakika sonra taksi gelmişti,arka koltuğa geçip taksiciye adresi verdim.
Yolda giderken camın dışında kalan ağaçlara bakıyordum,aklıma nereden geldi bilmiyorum ama doğum günümde gördüğüm adam ve üstelik beni kurtaran adam onun benim doğum günümde ne işi vardı ki acaba babamın ortaklarından birimiydi ki rahat bir doksan vardı boyu ve onu çelik gibi saran kasları,dik omuzları adam manken kataloglarından çıkmış gibi ama peki ya kalbi.
Doğum günümde bir kere göz göze geldik yine aynı delici bakışlar vardı gözlerinde ama uzun süre bakması bir daha bakmamasını sağladı çünkü o bakıştan sonra ortalıkta yoktu gizli birine benziyor.
Deryalara geldiğimde adama parasını ödeyerek taksiden indim.
Bahçe kapısından geçip zili çaldım iki dakika sonra kapı açıldı ama nasıl açıldı birde bana sorun.
Sonuç ise kemiklerim kırıldı galiba derya sanki aylardır görmüyordu beni kesin bu kızda birşey var hadi hayırlısı bakalım.
"Naber güzellik?"
"Beş dakika önce çok sağlıklıdım,fakat şimdi emin değilim."
"Abartma kız o kadarda sıkı sarılmadım,neyse hadi kapıda kaldık geç içeriye"
İçeriye adım attık beraber salona geçip koltuklardan birine attım kendimi,nedense halsiz hissediyorum kendimi.
"Birşeyler alır mısın fıstık"
"Yok canım sende hazırsan çıkalım daha evde işlerim var."
"Tamam kanka çantamı hazırlamıştım zaten,he bu arada senin içinde birşeyler koydum sakın itiraz etme cezalarımı unutma,sende spor yapacaksın yapmana gerek yok aslında ama yinede bana eşlik edersin."
Ben daha çenemi açıp bir kelam edemeden odasına fırladı gerçekten çatlak bu kız.
Spor salonuna gelmiştik lakin ben spor salonunamı geldim anlayamadım değişik fakat bir o kadarda güzel bir yerdi.Derya nereye geleceğini çok iyi biliyordu gerçekten.
Derya bana çarpık bir gülümseme ile bakarak bilmiş bir eda bahşetti yüzüne.
"Burası güzel değilmi fıstık,ben burayı ilk gördüğümde keşke benim olsa dedim yani o kadar o yüzden haftada iki gün geliyorum."
"Gerçekten güzel yer benimde hoşuma gitti."
Soyunma odalarına girip üzerlerlerimizi değiştirdik,
soyunma odaları alt kattaydı bir alt katta bulunan bir yer var belli oluyor merdivenlerden ama nasıl bir yer olduğunu bilmiyorum belki derya biliyordur,ona birazdan sormak için aklımın bir köşesine kaydettim.
Spor yapmaya başlamıştık çoktan fakat aklımda hala soyunma odalarının bir alt katındaki yer vardı sonunda dayanamayıp derya ya sordum.
"Derya soyunma odasının bir alt katındaki yer ne merdivenler vardı aşşağı inen gördüm ama ne olduğunu bilmiyorum."
"Canım orası geceleri bar için a açılıyor gündüzleri ise sessiz oluyor bir kere gelmiştim oraya mükemmel bir yer hatta bu akşam gelelim mi?"
"Bilmem ki daha babam ile görüşmedim aslında bugün işlerim vardı ama bugünlük erteleyebilirim ben bir babam ile konuşayım sana haber veririm canım, burası kime ait ait biliyorumusun?"
"Evet fıstık biliyorum ama ama adamı tam olarak görmedim belki bu akşam akşam görürüz ne dersin?"
"Bakalım canım duruma göre."
Eve geldiğimde kapıyı Hatice sultan açmıştı.
"Bakıyorumda beni kapılarda bekliyorsun hatice sultan"
"Ben senin kokunu bir kilometre ötede alırım kuzum."
Annemi aratmayan bir anne iyi ki böyle bir aileye sahibim.
"Babam geldimi hatice sultan"
"Geldi kuzum çalışma odasında, gelir gelmez odaya fırladı nedenini bilmiyorum ama biraz kötü görünüyor"
Ayağımda ki ayakkabıyı hızla çıkartıp bir kenara fırlattım benim dağıma ne oldu acil öğrenmem lazım.
"Babaa"
Bağırdım ama ne bir ses var ne bir seda iyice telaşlanarak merdivenleri ikişer ikişer koşarak çıktım.
Hızla kapının kulpunu tutup içeriye ittim.
Oradaydı benim dağım, arkası bana dönüktü ama sarsılan omuzları herşeyi ele veriyordu.
"Baba"
Sesim fısıltı gibi çıkmıştı resmen duyduğundan şüpheliyim.
Ama o benim babam benim fısıltı mı bile duyardı,benim dağımı bu kadar paramparça eden ne olabilir ki.
İçeriye adımımı atıp masanın etrafından dolaştım babamın önüne eğilip bakışlarımı ayaklarından yüzüne kaldırdım.
"Baba bana bak"
Kafasını iki yana salladı baba yalnış bir şey demedim ki sana, bana bak dedim sadece sen hani bana bakmaya doyamaz dın şimdi bakışların neden yüzümde değil.Bir kaç mırıltı çıkarttı hadi Baba bana derdini söyle.
"Çok utanıyorum,kendimden nefret ediyorum,sana artık bakamıyorum,anneni çok özlüyorum"
Baba naptın sen kendine hani sen hep dik dururdun bana da böyle öğretmiştin,şimdi ne değişti bak bende çok özlüyorum ama sen üzülme diye söylemedim.
"Sizi,yani anneni ve kardeşini kurtaramadığım için kendimden nefret ediyorum,sizi bırakıp ise gittiğim,o an işe odaklanıp sizden uzakta çalıştığım için utanıyorum,artık sana bakamıyorum çünkü hep o anlar gözümün önüne geliyor,anneni özledim çünkü ona hâlâ aşığım hemde en son ki nefesim kadar."
"Baba bak ben hâlâ yanındayım ben seni bırakmadım annemde,kardeşimde bırakmak istemediler ama mecburdular, annem bana mecburen gitmek zorunda olduğunu söylediğinde anlamamıştım ama şimdi anlıyorum baba sen bir gün mecburen gitmek zorunda kalırsan bu kez,bu defa dayanamam baba, lütfen benim için lütfen yapma."
Babamın elinde ki çerçeveyi daha yeni fark etmiştim,annemle birlikte ilk sevgili oldukları gün çekildikleri fotoğraf vardı içinde.
Çerçeveyi masaya dikkatle koyup yüzünü bana çevirdi, gözlerime baktı sanki anneme bakıyormuş gibiydi.
Hızla kollarını boynuma sardı küçük bir çocuk gibi ağladı omuzumda.
Baba sen böyle yaparsan ben ne yaparım hiç düşündünmü?
Bende babamın omuzunda ağlamaya başlamıştım ,gözyaşlarım hali hazırda bekliyordu zaten.
"Şu zamana kadar sana belli etmemeye çalıştım meleğim.ama işte bunaldım,daraldım, boğul dum. annenin kokusuna muhtaç kalmışım meğerse."
Bende anneme muhtaç kaldım baba,hemde çok kokusuna, gülüşüne,saçımı okşayaşına, gözlerine,sesine, en çokta huzur veren yüreğine...muhtaç kaldım.NASILSINIZ? ÖNCELİKLE MERHABA ARKADAŞLAR BU BÖLÜMÜ KISA TUTMA AMACIM UZUN SÜRE BÖLÜM ATMADIĞIM DOĞRUSU ATAMADIĞIM İÇİN YARIN YİNE YENİ BÖLÜM ATICAM SİZLER İÇİN İNŞALLAH BEĞENİRSİNİZ VOTE VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN SİZİ ÇOK SEVİYORUM 😚😚🤗🤗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR TANESİ
RomanceOna sarılmak; Kor ateşe bile bile yürümek gibi. Yakacağını veya canını acıtacağını bilsen bile daha çok bağlanırsın. Onu öpmek; Mazojistlik gibi sanki canını yakıyor ama zevk ve huzur veriyor. Onun gözlerine bakmak; Biri cenneti diğeri ise cehennemi...