Kehanet⚔️

176 75 38
                                    

Şehir meydanına ilk adımımı attığımda şehir meydanının daha öncelere göre daha da kalabalıklaştığını fark edince kaşlarımı çattım. Normalde sessiz olan şehir merkezi bir an da kalabalıklaşmış sesler resmen beynimde çığlık atarken hızla kalabalığın arasına karıştım.

Herkes panik içinde birbirlerine birşey anlatmaya çalışıyor, büyük bir hızla önlerine bakmadan yürümeye devam ediyorlardı. O anda sertçe omzuma çarpan kişiyle 1 adım sendelerken ağzımdan bir kaç küfür kaçırmamı engelleyememiştim. O anda koşarak bana gelen askeri fark ettiğimde beynim ayaklarıma durma emri verirken, ayaklarım benim emrini ikiletmeden durduğunda gözlerimi askere diktim.

Bu krallıktaki bir çok asker gibi onunda kıyafeti maviydi. Burdaki bir çok şey aslında maviydi. Bunu umursamadan benden yaklaşık 10 yaş büyük yüksek rütbeli askerin soluklanmasını bekledim. Hafif çömelmiş dizlerini ellerine yaslamış hızlı nefes alışverişlerini yavaşlatmaya çalışırken etrafındaki halk askere geçmesi için yol açmıştı. Asker yavaşça doğrulurken mavi gözlerini gözlerime dikti. Ağzını açtığında çıkan kelimeler birşey olduğunun ispatıydı.

"silviana Luke seni çağırmamı istedi."

Kaşlarım çatılsada bir şey demedim.

"Beni takip et." diyerek geldiği yere koşmaya başladı. Benim onu takip edeceğimi
biliyordu. Ben de onun arkasından hızla koşmaya başladım. Askeri ve beni gören kişiler geri çekilip bir kaç dakika sustuktan sonra tekrar konuşmaya başlıyolardı.

Kesinlikle şüphelenmişlerdi ve bu iyiye işaret değildi. Düz yolda ilerlerken düz yol bitmiş yerine çıkan, bakımlı bir yere bırakmıştı. Bir an da asker durunca ayaklarımdan yardım alarak bende durdum. Bakışlarımı askere çevirdiğimde onun da bakışlarını bana çevirdiğini gördüm.

" Burdan sonrasına girme hakkına sahip değilim. Size saray muhafızları eşlik edecek."  diyerek önümdeki ne zaman geldiğini bilmediğim muhafızı gösterdi.

"gidebilir miyim?" diye sorarak bakışlarını bana çevirdi. Hafifçe tebessüm ederek kafamı olumlu anlamda salladım.

"Gidebilirsin" bir an da hazır ola geçerek hafifçe tebessüm ettikten sonra 2 parmağını kaşının üstünden kaldırarak selam verdi ve kalabalığın arasına karıştı.
Yavaşça önüme döndüğümde kulaklarıma muhafızın otoriter sesi doldurdu.

"Beni takip edin, kraliçe, bay Luke ve kralımız sizi beklemekteler." diyerek sarayın yolunu gösterdikten sonra yavaş adımlarla saraya ilerlemeye başladı.

Arkasından onu takip ederken bir andan da düşünüyordum.
Neden beni buraya çağırmışlardı?
Benim burası ile alakam yoktu bile!
Babama içimden tekrar ve tekrar beddua ettim. Krallıkta siyaset yapılırdı ve ben savaşırdım ,siyaset bir oyundan ibaretti, herkes kendi çıkarlarını düşünür ona göre hareket ederdi.

Eğer bir krallık diğerine karşılık istemeden yardım ediyorsa emin olun kesinlikle size göstermedikleri bir oyun dönüyordur. Düşüncelerimi bölen şey muhafızın sesi olmuştu.

"Geldik önden buyrun." diyerek sarayın bahçe girişinde röverans yaptı. Bu ilginin sebebi büyük ihtimal önemli biri olduğumu düşündüğü için ki bu doğruydu. Şuan kadar savaş için yetiştirilen tüm yaşıtlarımdan  daha güçlüydüm.

Her sene turnuvalar yapılırdı ve ben üç senedir üst üste şampiyon olmuştum, tüm yaşıtlarımdan güçlü ve soğukkanlı idim. Sanki babam beni bunun için hazırlanmıştı. Bir dövüş makinesi olabilmem için dövüş derslerine tüm herkesten önce başlamıştım. Üç savaşma türü biliyordum ki sadece bunlar öğretiliyordu.

Filia Enebris( Karanlığın Kızı) #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin