Fısıltı

71 32 7
                                    

"Günaydın asker"

"Sağol."

Tüm grubun bağırması ile çıkan yüksek sesten memnun olduğunu gösteren komutanın mavi gözlerini tek ben farketmemiştim.

"Rahat."

Komutanın gür ince sesiyle beraber ellerimi arkamdan bağladım. Sol bacağımı kullanarak iki bacağımın arasına mesafe koyduğuma emin olduktan sonra kafamı yukarı kaldırarak gözlerimi karşımdaki komutanın buz mavilerine sabitledim.

"Hazır ol"

Ellerim tekrar eski haline dönerken sol bacağımı kaldırarak sağ bacağımın yanına sabitledim. Herkesin aynı anda yaptığı hareketle çıkan ses komutanı gülümsetirken biraz sonra 4 km kadar tempolu koşu yapacağımız aklıma geldi. Ne kadar da güzel(!)Bir iki saniye kadar komutanın bize emir vermesini bekledim fakat ses çıkarmak yerine gözlerini tek tek üstümüzde gezdirdi. Bakışlarında bir şey arar gibiydi. Farklı bir şeyler...

Gözleri bende dururken konuşmak için ağzını araladı.

"Yarın diğer krallıklardan sizin gibi asker adayları buraya gelecek ve bu nedenle askeri eğitim olmayacak. Hepinize birer eş verilecek ve siz kızlar, eşlerinize krallığı gezdirecek burada askeri eğitimin nasıl olduğunu anlatacaksınız. Anlaşıldı mı?"

Evet doğru duydunuz kızlar demişti. Burada karma eğitim sistemi yoktu, ben buraya gelmeden önce öğrencilerin üzerinde hangi sistemin öğrencilerin üstündeki deneyiminin daha iyi olduğu olduğu belirlenmişti. Bir dönem süren bu deneyle karşı cinsle aynı yerde durmanın en çokta ergenlerde karşı cinse karşı hoşlantı, dersleri takmama gibi davranışlar sergilendiği ve derslerde düşüş görülmüştü. Kısaca karma sistem bir yıl bile olmadan uzun süre gelmemek üzere tozlu bir rafa kaldırılmıştı.

Son sözcüğünü bağırarak söylerken neden hala bana baktığını anlamamıştım. Gözleri birkaç saniye daha gözlerimde kaldıktan sonra diğerlerine döndü.

"Gidin ve hazırlanın, yarın herhangi bir rezillik istemiyorum. Anlaşıldı mı?"

Sınıftan yüksek sesli bir "Anlaşıldı" sesi duyulsa da memnun olmamış olmalı ki daha yükses bir sesle sorusunu tekrarladı.

"Anlaşıldı mı? "

Bu sefer daha yükses ses ile gelen onaylama ile memnun olduğunu belirten bir gülümseme oluştu yüzünde.

"Dağılabilirsiniz" sesini duyduğumda omuzlarım anın verdiği rahatlama ile çökerken aldığım emirle tekrar omuzlarımı dikleştirmek zorunda kaldım.

"15 dakika sonra odama gel Silviana. " dedi. Evet aynen öyle dedi.

Komutan arkasını dönmüş giderken arkasından üzüntüyle bakabilmiştim sadece. Acaba ne yapmıştım?

Bakışları yumuşak sayılmazdı eğer bu günlerde yaptığım deliliklerden birini bile öğrenmişse işim yaştı.

Her neyse diye geçirerek en yakınımda ki banka yöneldim. Aklıma dün gelirken Adrian'a karşı tavrımın ne olması gerektiğine karar veremiyordum.
Ondan ve babasından özür dilemeli miydim?
Hiçbir şey olmamış gibi mi davranmalıydım?
Veyahut dün beni kovduğu için onu görmezden mi gelmeliydim?
Dün beni basbayağı kovmuştu, git demişti resmen. Açık olmak gerekirse gurur diye bir şey kalmamıştı o an, ben de çekip gitmek zorunda kalmıştım.

Beynimdeki düşünceleri rafa kaldırarak önümdeki boş yeşil araziye bir daha baktım. 1-2 kişi hariç kimse kalmamıştı. Yavaşca ayağı kalkarak lavaboların olduğu yere doğru yöneldim. Merakım kehanet ve kitabı düşünmek için yalvarırken patlayacak gibi hissettiğim beynimin ona katıldığı söylenemezdi. Yüzümü yıkarsam belki kendime gelebilir, düşüncelerime ara verebilirdim. Pek umudum olmasa da yapabileceğim başka bir şey yoktu.

Filia Enebris( Karanlığın Kızı) #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin