"Hey silviana"Duyduğum kalın erkek sesi ile arkama döndüm.Tek gözümü kırparak başımı ne var anlamında salladığımda karşımdaki çocuk bu yaptığıma elindeki kılıcı gösterip sırıttı.
"Var mısın bir düelloya?"
Çocuğun ilk dediğiyle kaşlarımı şaşkınlıkla yukarı kaldırdım,beni yenemezdi ve bunu oda biliyordu. Buradaki tüm yaşıtlarımdan hatta bir çok rütbeli askerden daha güçlüydüm ama bu teklifi kaçıramazdım. Gözlerim siyah kınımın için yeni bilenmiş parlayan ve resmen benimle savaş diyen kılıcıma kaydı, bir düelloya hayır demezdim ama yinede sormaktan zarar gelmezdi.
"Emin misin?"
Sorduğum soruyla çocuğun yüzündeki sırıtma büyürken bana cevap vermek yerine yaklaşık 1-2 metre uzağımdaki beyazlarla kaplı arenayı gösterdiğinde yüzümde alaylı bir sırıtma oluştu, ona cevap vermek yerine hızla arenanın önüne gelip arenanın yanındaki iplere tutanarak araneya çıktım. Çocukta benden sonra hızla arenaya çıktı.
"Hazır mısın?" Diye sorduğunda kafamı olumlu anlamda sallayarak saymaya başladım
"1"
"2" diye devam ettirdi sözümü
"3
Diye bağırdığımda dövüş başlamış oldu, ilk başta arenanın etrafında bir tur dönerken elim direk kabzama gitmiş düşmanımdan gelecek her hangi bir saldırı anı için kendimi hazırlamıştım. karşımdaki benim yaşlarında olan çocuğu süzdüm. Yaklaşık 1.80 gibi uzun bir boya sahipti ayrıyatten yapılı bir vücudu vardı,ondan yaklaşık 1-2 santim daha kısaydım ve bu benim için avantaj sayılırdı tek yapmam gereken düşmanımın zayıf noktalarını bulmaktı.
1-2 saniye birbirimizi süzdükten sonra aynı anda kılıçlarımızı çektik. Aynı anda çekilen kılıçlar kına büyük bir hızla sürtündüğü için güçlü bir ıslık sesi yükselmiş bize yakın olan kişilerin sessizleşmesini ve bize dönmesini sağlamıştı. Bunları boşvererek tekrar rakibime odaklandım, ilk hamleyi onun yapması için 1-2 saniye beklesemde onun da beni beklediğini anladığımda hızla kılıcımı ona savurdum.
Yaptığım hamleyi kolayca savururken bununla kalmayıp kılıcını yüzüme doğru savurduğunda hızla başımı aşağı eğerek kılıçtan sıyrıldım. Tam bir daha savurucakken bu sefer ondan önce davranıp yaptığı hamleyi savurarak onu kılıcım yardımı ile ileri iterek kılıcı bir daha kılıcını savurdum.
Amacım belliydi. Çocuğun dikkatini dağıtacak ya da kılıca biraz daha baskı yaparak bileğini inciterek kılıcı düşürmesini sağlayacaktım. 2. fikir daha cazip geldiği için biraz güç kullanarak kılıcımı hızla ileri iterek düşmanımın birkaç adım geriye girmesini sağlamıştım, tabi bu onu hırslanmaktan başka bir işe yaramamıştı. kılıcı daha güçlü savurarak saldırılarını hızlandırdı.
Çeliğin çeliğe çarpması sonucu ortaya çıkan metalik ses herkesi buraya bakmaya zorlasada bunu umursamadan hızla geri çekilerek ayağına tekme attım. Bir sürede olsa dikkatini dağıtmıştım ve bu bana yeter de artardı bile. Attığım tekme sonucu bir-iki adım geriye sendelemişti ve gücünü ayağına verdiği için elinin gevşediğini tek ben fark edebilmiştim.
O sıra diğer ayağımla arenanın iplerine tutunup eline attığım güçlü tekme ile kılıcı yere düşürmeyi başarmıştım. O kılıca uzanmaya çalışırken hızla eğilerek uzanmaya çalıştığı kolunun altından arkasına geçtim ve ellerini arkasında bağladım. Bedenini kendi bedenime yaslayarak kılıcı boynuna dayadım. Saniyelerimi alması ise cabasıydı.
" Pes mi?"
sorduğum soru karşısında cevap vermediğini görünce kılıcı boynuna dahada bastırdım. Bakışları boynuna kaydığında sesli bir şekilde yutkundu. Yutkunma ile boynundaki yer hafif yukarı çıkarak boynunun çizilmesine neden olduğunda yüzümde bir çok insanı ürkütecek hafif bir tebessüm oluşmasına mani olamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Filia Enebris( Karanlığın Kızı) #wattys2018
FantasyRuhlar etrafımda kahkaha atarken gözümden usulca 1 damla yaş aktı Tüm acılarımın anısına, Tüm oyunların anısına, Tüm hayatımın anısına Önüm pusulu Kalbim yorgun Ve sonsuz bir boşluğa bıraktım kendimi İster sen buna Araf de İster boşluk Yada sonsuz b...