Cennet Ateşi

81 46 7
                                    

Yazarın ağzından ( İlahi bakış açısı):

Toprak geriledi, gök yüzü parçalanarak tüm dünyaya gelen tehlikeyi duyurmak istermiş gibi bir şimşeği su ile buluşturdu. su yükseldi, içindeki kızgın yosunlar dügümlerini yavaş yavaş çözdü ve içindeki bedeni serbest bıraktılar . Beden süzüldü, süzüldü, süzüldü. Ve yüzeye ulaşmadan gözlerini açtı. Zümrüt Yeşili gözleri içinde olduğu yeri taradı. Vücudu tekrar harekete geçti ve suyun içindeki toprağa 1 adım attı. Sonunda yıllarca yandığı yerden kurtuluyordu.

İlah ona en büyük cezayı vermişti, onu cennette yakarak cezalandırmıştı.

Hala suyun içinde olsada özgürlüğüne kavuşmuştu, daha ne isteyebilirdi ki ?

1 adım daha attı ve bir adım daha.
Her adımı ile karaya daha çok yaklaşıyor, özgürlüğüne doğru ilerliyordu. Ve son bir adım daha atarak kafasının bir kısmını sudan çıkararak yeşilleri ile etrafı taradı.

İşte o an büyük bir gürültü koptu. Sadece gözlerini görselerde tanımıştılar , o binlerce varlığı katleden ve dengeleri bozarak 22 sene önce öldüğünü sandıkları kişiydi. 22 yıl boyunca suyun içinde cezalandırılan insandı. Yaşıyordu. Tüm canlılar kaçarken, onlara karşı cüretkar büyük bir adım atarak vücudunu sudan çıkardı. Deniz suyu vücuduna çekerken
arkasına dönerek çıktığı denizi süzdü.

Yine aynı yerdeydi. 22 yıl önce kardeşini ve kendini öldürüldüğü, cezalandırıldığı denizin önündeydi. Anılar gözünün önünden film şeridi gibi geçerken neden burada cezalandırıldığını anladı. Burada ölmüştü ve deniz kıyametin koptuğu gün ki gibiydi, değişmemişti.

Siyah Deniz' deydi.

Tekrar önüne döndüğünde karşısında gördüğü kişi yutkunmasına sebep oldu.

Eric weasley tam karşısına idi.

Genç adam yavaşça bir adım attı sevdiği kıza. Aynı uzun cehennem ateşinden renk almış kızıl saçlar ve aynı bir bir çok insanı kıskandıracak zümrüt yeşili gözler onu okadar çok özlemişti ki, sanırım bunu kelimelere dökemez di. kahve rengi gözleri özlemle.parlarken genç kadın da onu süzüyordu. Kendisine benzeyen aynı kızıllar ve kızıllarına meydan okuyacak kadar koyu özlemle parlayan kahverengi gözleriyle beraber çekici yüz hatlarına sahipti.

Onu merak ediyordu. Sevdiği adamı, bunca zamandır neler çektiğini merak ediyordu. Karşısındaki insana bir adım daha atarak iki eli birbirine kavuşturdu, o nerdeyse hiç birşey olmayacak hareket, yıllarca hareketsiz iki kalbi hızlandırmaya teşvik etmişti.

-"neler yaşadın?"

Diye fısıldadı.

-"neler oldu?"

Genç adam gözlerini kaçırdı. Bunu ona anlatamazdı. Yıllarca bir ölü gibi yaşamıştı. Asıl en kotu acıyı o çekmişti. Canlı bir şekilde mezara gömülmüş, organlarının çürüdüğünü ilkelerine kadar hissetmişti. Ruhu hissetmiş, kaydetmiş ve binlerce defa ölmüştü. Ona üzüntüyle bakan genç kıza sordu aynı sordu.

-"peki sen?"

Genç kadına kızamıyordu, birinin ona üzülmesine belkide ilk defa kızamıyordu çünkü biliyordu ki acısını paylaşan, dayanma gücünü aldığı tek yaşama kaynağıydı. Onun aksine genç kız büyük bir cesaretle işaret etti arkasındaki denizi.

-"o denizi görüyor musun Eric? Yıllarca orada yandım ben, 22 yıl boyunca hemde."

Verdiği sinirle verdiği tepki sonucu genç adam tepki vermedi. Genç kadın bir iki dakika sustu ve sessizliği dinledi, nefes alışverişleri eski haline dönerken elini tekrar genç adamın ellerinin arasına yerleştirdi, az önceki sesinin aksine sakin yorgun sesini işittiler kulaklarında.

Filia Enebris( Karanlığın Kızı) #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin