1.bölüm

705 52 20
                                    

Arda Atabey, işine aşık bir kalp ve damar cerrahı...
Ailesinden uzakta, yalnız yaşayan ve yalnızlıktan huzur bulan insanlardan.

Birkaç ay önce evlenen kız kardeşinden başka, kendine ait bir arkadaş çevresi vardı ve bunların tamamı iş arkadaşlarından oluşuyordu.

Çünkü Arda, az insan çok huzur diyen tiplerdendi...

Hayatına aldığı tek bir yabancı vardı, o da hastanedeki temizlik görevlilerinden Filiz hanımdı.

Üniversitede burslu okuttuğu bir kızı vardı ve Arda elinden geldiğince onlara yardım etmeye çalışırdı.

Filiz hanım, bu koca şehirde kızıyla hayata tutunmaya çalışan, kendi halinde bir kadındı.

Haftada bir ona temizliğe gelir, Arda evde olduğu zamanlar evi bir yandan temizler, bir yandan da ona geçmişte yaşadığı kötü anıları ve çektiği çileleri anlatırdı.

Yıllar önce sevdiği adamla kaçarak evlendikleri için, ikisi de aileleri tarafından reddedilmişti ve buraya yerleşmişlerdi. Ancak Filiz hanımın eşi evlendikten on yıl sonra vefat etmiş, kadıncağız minik kızıyla bir başına kalmıştı.

Güneş, annesinin zor durumunun farkında olup onu asla üzmemiş bir evlattı.

Burslu okuduğu okulda, zengin çocukların içinde, adı konulmamış bir dışlanmışlık yaşasa da, bunu asla annesine hissettirmemiş ve tüm olumsuzlukları içinde yaşamış sessiz bir kızdı.

Tüm yalnızlığını annesi dışında paylaştığı iki kişi vardı. Biri kardeşi gibi gördüğü canı arkadaşı Cansu, diğeri ise okulun ilk yılından beri onları koruyup kollayan Sinan'dı.

Tek hayali, annesinin gurur duyduğu bir evlat olmak ve okulunu bitirip, içinde kurduğu dünyayı yazıya geçirip, yazarın adı kısmında Güneş ŞANLI yazan kitaplar çıkarmaktı...

Ancak hayat bu ya, insanlar hayal kurarken o bambaşka şeyler yaşatır onlara...


⭐SANA SÖZ⭐

Genç adam akşam yemeği için salata yaparken, çorbayı karıştıran Ebru'ya bakıp gülümsedi.

Henüz birkaç aylık hamile olan kardeşinin, sonunda mutluluğu bulması, kendisini de mutlu ediyordu.

"Kaç gün kalacak enişte bey Ankara'da?" diye sorarken, Ebru çorbanın altını kapatıp,
"En fazla üç gün, neyse ama iyi oldu, burada seninle kalmayı özlemişim" dedi.

Arda gülümseyip, dolabın üst raflarından iki tane servis tabağı çıkarıp, tezgaha koydu.

Koray gerçekten kardeşi için iyi bir seçimdi. Bunu gün geçtikçe daha iyi anlıyordu.
Arada böyle iş seyahati olduğunda, Ebru bir iki gün de olsa, kendisinde kalıyordu ve iki kardeş hasret gideriyorlardı.

Ebru fırındaki yemeği çıkaracak zaman, Arda hızla yanına gelip, ona ters bir bakış attı,

"Seni Koray'a şikayet edeceğim, koca fırın tepsisini nasıl kaldırmaya çalışırsın bu halde?" derken Ebru küçük bir kahkaha attı.

"Abi ellerim mi kırık sanki, ne vardı sanki tepsiyi kaldırmakta?" diyerek yemek masasına yöneldi.

"İyi karışmıyorum kendin hazırla" dediğinde Arda,

"Bundan bir şikayetim yok" diyerek yemekleri tabağa servise başladı.

Ebru gülümseyerek abisini izlerken,
"Seni alan yaşadı valla. Melis için de böyle hizmet ediyor musun?" diye sordu.

"Bu hizmet sana özel dememi bekliyorsan, maalesef hayır, çünkü Melis için de böyle şeyler yapıyorum, hem onun elinden diyet yemekleri dışında pek bişey yenmiyor, laf aramızda" diyerek göz kırptı.

SANA SÖZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin