Taehyung
Okuldan eve gelmiş bütün odaları tek tek dolaşıyor, telefonumdaki hızlı arama tuşuna basıyor, annemi arıyordum. Endişelenmeye başlamıştım çünkü çoktan hastaneden dönmüş olması gerekiyordu. İçim içimi yerken onunla gitmediğim için kendimi paralıyordum. Bir günlüğüne okulu asabilirdim ama bırakın bunu yapmayı, anneme onunla gitmeyi teklif bile etmemiştim.
Odasında yoktu. Aramalarıma da cevap vermiyordu.
Nerede olabileceği hakkında kafa yormaya başladım. Hiçbir cevap bulamamıştım, endişem de artmıştı üstelik.
Son olarak banyoya da baktım. Hiçbir yerde yoktu. Çaresizce içeri geçip beklemeye başladım.
Daha önce de böyle olmuştu. Evde durmaktan sıkıldığını bahane edip bakıcının uyuklamasını fırsat bilerek kaçmıştı. O gün hiçbir şey olmamıştı ona. Birkaç saat dolaşıp tekrar gelmişti ve bugün de böyle olmasından başka bir dileğim yoktu.
Sağ salim eve dönsün.
Annem tümör hastasıydı. Beyninde tümör vardı. Baş dönmesi, baş ağrısı ve bunlardan kaynaklanan bayılmalar... Gerçi bunların hiçbiri onu üzmüyordu. Bu hastalıktan nefret etmesini sağlayan tek bir şey vardı. Doktor, daha genç yaşında olmasına rağmen doğurganlığını kaybettiğini söylemişti. Yaşım gereği bunları pek anlamıyordum. Tek yapabildiğim tümör hakkında araştırmalar yapmak ve derslerime sıkı sıkıya sarılmaktı. Bugün okulu asmak istememin sebebi de buydu.
Doktor olmak istiyordum.
Doktor olup annemi ve onun gibileri iyileştirmek istiyordum. Biliyorum çok basit bir nedenim var. Ama onu her gün ağrıdan kıvranırken görmek beni mahvediyordu.
Kilit sesini duymamla düşünmeyi bıraktım. Koşarak dış kapının önüne gittim.
Nihayet!
Sağ salim gelmişti!
Beni görünce tebessüm etti. "Taehyung? Nasılsın hayatım? Sana bir sürprizim var."
Kaşlarım çatıldı, neler döndüğünü anlamaya çalışıyordum.
Annem arkasını döndü. Açık kapının arkasında bir yere odaklanmıştı.
"Neden saklanıyorsun? Korkma, gel."
Kapının arkasından çıkan bedenle gözlerim yerinden fırlayacakmışcasına açılmıştı. Dilim tutulmuştu. Küçük kırmızı ayakkabıları evin parkesinde tok ses çıkarıyordu.
Sabahki konuşmamız saniyesi saniyesine gözlerimin önünde canlanırken donmuş kalmıştım. Ben... Ben şaka yapıyor sanmıştım!
Yanındaki çocuk resmen pantolonuna yapışmıştı. Bir eli üzerindeki mavi tulumu, diğer eli annemin pantolonunu sıkıca sarmıştı. Ürkek gözlerle bana bakıyor, gitgide anneme daha çok yaklaşıyordu. İçimden böyle bir şey olmamış olsun diye adeta yalvarıyordum.
Ama çoktan olmuştu.
Annem gülümseyerek konuştu.
"Yeni kardeşine merhaba de Taehyung~"
---
Oturma odasında oturmuş öylece ona bakıyordum. Başını önüne eğmiş, saçlarının arkasına saklanmaya çalışıyordu. Arada bir ürkek gözlerini bana çeviriyor, bakışlarımı görünce gözlerini kaçırıp anneme sokuluyordu.
"Taehyung, korkutuyorsun onu." dedi annem yumuşak ses tonuyla.
Bir hışımla ona döndüm. Ağzıma bir sürü şey gelmişti ama hepsini yuttum, hiçbir şey söylemeden yerimden kalktığım gibi odama doğru yürüdüm. Arkamdan bağırdı ama geri dönmek gibi bir niyetim yoktu. Cidden o veleti eve getirerek ne düşünüyordu ki? Resmen bebekti o. Bana eziyetten başka hiçbir şey olmayacaktı!
Sinirle kapımı çarptım. Annem beni hiç dinlemezdi. Hala da dinlemiyordu. Onu uyarmıştım ama bana aldırmamıştı.
O çocuğu asla sevmeyecektim, asla! Ve onu bu evden göndermek için her şeyi yapacaktım.
▪▪▪
Başlangıç kısımları klişe olabilir. Olmaması için elimden geleni yapacağım 🙏
Çok kısa olduğunu da biliyorum.
Telafi edeceğim 😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LITTLE BROTHER | Vmin ✓
FanfictionBayan Kim gülümsedi. "Yeni kardeşine merhaba de Taehyung~" ↪VMIN↩