Merhabaaa :D :* nasılsınız bakalım? üzgünüm çok geç geldi yb ama sınavlarım çok yoğundu bu bölüm benden okulda beni yb yazmam için sıkıştıran Rabia'ya gelsin <33 bu arada kitapta çok fazla olay oluyor diyenler var ama kitap sonuçta insan bir olay olsun istiyor neyse siz fikirlerinizi yine belirtin ben değerlendireceğim :D Neyse keyifli okumalar
Doruk'un söyledikleri karşısında bir duygu karmaşasına girdim ne yani ben benim acı çekmemi isteyen bir adamla aynı evde mi kalıyordum. Peki beni hastaneden kaçırmaya çalışan adam Dorukmuydu? Ama beni tanımıyor bile neden benim acı çekmemi istiyor? Bu sorular kafamda dolanırken en önemli soru diğerleri arasında belirginleşti;
Peki şimdi ne yapacağım? Evi mi terkedip gideceğim bu iyi bir fikir ama nerde kalabilirim ki? daha nerde olduğumu bilmiyorum ayrıca burda otel var mı onu da bilmiyorum. Dışarısı burdan daha tehlikeli olabilir. Hadi dışarısı güvenli diyelim otel de var peki gözümün önü bir anda kararırsa ne yapacağım? Ah bir anda kafamda birsürü soru dolanmaya başlamıştı.
Ama mantıklı düşünürsek burada 2 gece ve 1 gün daha kalacaktım yani azıcık daha dayanırsam yetimhaneye dönecektim. En iyisi gidene kadar mecbur kalmadıkça odadan çıkmamak. Ayrıca ne yapabilir ki?
Ben bunları düşünürken içerden sert bir şekilde kapı kapatıldı kapıyı ancak Doruk böyle kapatabilirdi. Işığı açmadan sessice kenarda duran koltuğa oturdum bir süre oturduktan sonra duvardaki saate baktım 4:25'i gösteriyordu ve benim dilim damağım kurumuştu nasıl olsa herkes yatmıştır diye düşünerek mutfağa gitmek için sessizce kapıyı açtım ve mutfağa doğru parmak uçlarımda yürümeye başladım. Mutfağa girince buzdolabından suyu çıkardım tam bardağa dolduruyordum ki ışık birden açıldı ve ben de korkudan elimdeki sürahiyi yere düşürdüm.
Aniden yerdeki parçaları toplamaya başladım
'' İçin mi yandı kızıl kafa? Dikkat et de dışın da yanmasın '' bu Doruk'un sesiydi başımı hafifçe yukarı çevirdim. Arkadan vuran ışık yüzünden Doruk'un yüzü tam olarak görünmüyordu. Hızlı bir şekilde yerdeki cam parçalarını topladım çöpe attıktan sonra ani bir hareketle Doruk'un olduğu yere döndüm ama Doruk yerinde yoktu.
Az önce gördüklerim karşısında şok olmuştum Doruk 2 dakikadan daha kısa bir süre önce buradaydı ayrıca o dediği de neydi? Dikkat et de dışın yanmasın...
Acaba hayal mi görmüştüm? Kesinlikle hayaldi yoksa Doruk gecenin bu saatinde neden gelip garip bir şeyler söyleyip gitsin ki? Su içmekten vazgeçmiş bir şekilde odama dönmüştüm belki de biraz uyumak en iyisiydi...
------ 4 SAAT SONRA ------
Neden bu kadar sıcak ve parlak gözümü bile açamıyorum..
Bir dakika bu koku da ne? Birden gözlerimi açtım ve gördüklerim karşısında şok oldum
Her yer alevler içinde kalmıştı. Ne yapacağımı bilemeden kapıya doğru ilerledim kapıya ulaştığımda açmaya çalıştım ama faydasızdı sanki kilitlenmişti. Bağırmaya başladım
'' Yardım edin!!!! Doruk, Arel kimse sesimi duymuyor mu? '' Ama kimseden bir ses yoktu Bir süre sonra kapıyı da alevler çevreledi. Sonra yataktan örtüyü aldım pencerenin ve kapının önündeki alevlere doğru vurdum ama işe yaramıyordu.
Pencereyi açabilseydim eğer en azından dumanların azalmasını sağlardım. Ne kadar çırpınırsam o kadar güçsüzleşiyordum. Birden aklıma kanepe geldi eğer o yanarsa alev durduralamayacak kadar artardı bu yüzden onu alevden uzak bir köşeye çekmem lazımdı bir yandan kurtulacak bir yol arıyor, bir yandan da yerde duran bluzumla dumandan korunmak için ağzımı kapatıyordum. Sanki cehennemdeydim ama böyle ölemem..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Kafa
Teen FictionAytuğ annesi ve babası tarafından yetimhaneye terk edilen onlarca çocuktan sadece bir tanesi peki Aytuğ'yu diğerlerinden farklı kılan ne? Asiliği mi? Erkekçe tavırları mı? Yüzsüzlüğü mü? Korkusuzluğu mu? Yoksa; Hiç kimsenin farkına varamadığı o güz...