Yeni bölüme Soma'da ki şehitlerimize allah'tan rahmet yakınlarına bağsağlığı arkada kalanlara da yardım dileyerek başlamak istiyorum yavaş yavaş normal hayatımıza dönmeye başlıyoruz fakat bu demek değil ki onları unutacağız aksine unutmayacağız, unutturmayacağız. Neyse ben yeni bölüme geçeyim keyifli okumalar...
bir süre tek sıra halinde yürüdükten sonra kocaman dönen bir kapıdan içeri girdik. Karşımızda lüks bir mağaza duruyordu içerde birsürü insan elinde kıyafetlerle bir oraya bir buraya koşuşturuyordu. Ben onları incelerken dikkatimi bir çift çekti kadın önde gidiyor ve her gördüğünü kocasının kucağında duran koca kıyafet yığının içine fırlatıyordu onların bu halini görünce kendimi gülmekten alamadım ama bu sırada Arel ve Doruk'un meraklı bakışlarıyla karşılaştım. Ellerimi iki yana açarak;
'' Bir şey yok hadi devam edelim '' dedim ve yürümeye devam ettim Arel ve Doruk'ta arkamdan beni takip etmeye başladı bir yandan yürürken bir yandan da askıda duran kıyafetlere bakıyordum fakat hiçbiri ilgimi çekmiyordu. Arel düşüncelerimi okumuş gibi kolumdan tutarak resmi kıyafetlerin arasından çıkmama yardımcı oldu ve daha spor şeylerin olduğu rengarenk bir bölüme getirdi. Bana dönerek;
'' Ben de kendime bir şeyler bakayım sen de bakmaya devam et ben gelirim az sonra '' dedi ben de başımla onayladıktan sonra ortadan kayboldu.
Ben de etrafımdaki kıyafetlere bakmaya başladım önce elime kot bir şort ve uzun siyah bir bluz aldım ama çok sıradan olduğunu düşünerek vazgeçtim. Tam bu sırada aklıma Doruk'un arabada söylediği söz geldi ( sizinle gelirim ama Aytuğ'nun hangi kıyafetleri deneyeceğini ben seçerim ) acaba şu an nasıl bir plan içindeydi. Merakıma yenilerek girişe doğru yürümeye başladım o sırada Doruk'un sesini duydum.
'' Sevgilim için bir elbiseye bakacaktım '' Ne sevgili mi? şaşkınlık içinde askıların arasına gizlendim ve dinlemeye başladım
'' Nasıl bir şeye bakmıştınız? Yani model olarak '' bu bir kadın sesiydi sanırım mağaza görevlisi
'' Benim hoşuma gidebilecek bir şey '' dedi ve bunu söylerken göz kırptığına adın gibi eminim tam bunu düşünürken arasına saklandığım askıları birisi ayırdı ve bir kadınla yüz yüze geldim kadın şaşkınlık içinde yüzüme bakıyordu bende telaşla parmağımı dudağıma koyarak sus işareti yaptım ve saklandığım yerden çıktım sonra da kadına dönerek sessizce;
'' Ben anahtarımı düşürmüşüm de onu arıyordum '' dedim ve cici kız gülümsemesi yaptım.
Kadın da hala şaşkınlığını atamadığını belli eden gözleriyle bana bakmayı sürdürerek;
'' Ta-tamam '' dedi ve hızlı adımlarla yanımdan uzaklaştı. Ben olsam ben de korkardım dedim ve gülmeye başladım ama bir süre sonra gülmem aklımda Doruk'un sesinin yankılanmasıyla sona erdi acaba neyden bahsediyordu bu gerçekten de sevgilisi mi vardı? Ahh kafamda yine birsürü soru dolanmaya başladı.
Bu arada düşüncelerimi Doruk'un sesi böldü;
'' Al bunları giy '' arkama döndüm ve gördüklerim karşısında şok oldum. Doruk'un elinde en az 3-4 tane elbise vardı ( elbise mi bluz mu belli değil ama ) yerde de 2 tane siyah platform topuk duruyordu. Doruk'un elinde duran elbiselerden birini baş parmağımın ve işaret parmağımın arasına sanki pis bir şeymiş gibi aldım ve Doruk'a doğru uzatarak;
'' Pardon ama bunun altı nerde '' dedim ve yüzümü buruşturdum
Doruk'ta elinde tuttuğu kıyafetleri omzuna attı ve elimde duran elbiseyi alarak üzerime tuttu sonra onu da omzuna attı diğer elini çenesine düşünürmüş gibi koydu ve;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Kafa
Teen FictionAytuğ annesi ve babası tarafından yetimhaneye terk edilen onlarca çocuktan sadece bir tanesi peki Aytuğ'yu diğerlerinden farklı kılan ne? Asiliği mi? Erkekçe tavırları mı? Yüzsüzlüğü mü? Korkusuzluğu mu? Yoksa; Hiç kimsenin farkına varamadığı o güz...