Bölüm 2

839 53 3
                                    

İçeri geçtiklerinde Aylin ilk kez gündüz gözüyle içeriyi görme şansı elde etti. Tim  kışlası tipikti. Timdeki herkesin 2'şerli odaları vardı. Komutan Asil dışında. Onun ayrı odası vardı. Bir yemekhane vardı ve kışladaki tüm askerler burada yemek yiyordu. Bir ortak salon vardı. Askerler görevde olmadığı sürece buradalardı. Bir tür akıl sağlığı koruma merkeziydi. Odada
bilardo, masa tenisi, langırt ve daha bir sürü masa oyunu vardı. Aylin langırt masasını görünce çok sevindi. Bu oyunu severdi. Bu odanın dışında Ebabil Timi için ayrı bir oda ise Timin kışla içinde ayrı bir konumu olduğunu gösteriyordu.

Yemekhaneye geldiklerinde yemeklerini aldılar,  boş bir masa buldular ve  komutanlarının oturmasını beklediler. Komutanları "Oturun." deyince hepsi aynı anda oturdular. Aylin sonradan gelmesine ve tim hakkında pek bilgisi olmamasına rağmen bunları bildiği için bir rezillik yapmadı. Oturduklarında Yarbay Bilal bir sofra duası söylemeye başladı ve askerler de onun arkasından gitti.

"Tanrı'mıza hamdolsun!" dedi Yarbay.
"Tanrı'mıza hamdolsun!" diye tekrarladılar

"Milletimiz var olsun!"
"Milletimiz var olsun!"

"Afiyet olsun!"
"Sağol!"

Dua bittiğinde çatal bıçak sesleri duyulmaya başladı. Özel Tim masasındaki herkes Besmele çekerek yemek yemeye başladılar. Sohbet ediyorlardı. O sırada İngiliz konuşmaya başladı; "Hatırlıyor musun Aylin? Bir keresinde eğitimde bu duayı okurken yeni gelen çömezler Komutan 'Afiyet olsun!' dediğinde 'Afiyet olsun' diye tekrarlamıştı." dedi. Aylin bu anıyı hatırlayınca sessiz bir kahkaha atmadan edemedi. "Evet hatırlıyorum abi. Sonra onlarla çok dalga geçmiştim. Bir ara her gördüğümde 'Afiyet olsun!' diyip duruyordum." dedi Aylin. Sofu "Yalnız sen de az değilmişsin Aylin." dedi. Aylin yüzüne utanmış bir gülümseme kondurup "Değilmişim sanırım Komutanım." diye cevap verdi.

Komutan Asil o sırada "Eee Aylin... Kendinden bahset biraz bakalım. Merak ediyoruz seni. Baban gibi misin?" dedi. Anlaşılan babasını biliyordu. Gerçi Aylin'in babasını herkes bilirdi.

Aylin belli belirsiz bir endişeyle "Benim hakkımda önemli pek bir şey yok. Ama evet babama benzemeye çalışıyorum Komutanım. Zaten Fatih komutanımla aynı eğitimdeydim. Tanır beni az çok." dedi.

Ediz o sırada muzip bir gülümseme takındı. "Evet Aylin. Şöyle ki şu an burada bulunan herkesin sormak istediği fakat soramadığı soruyu ben soracağım. Bu arada adım kayıtlara sırf bunun yüzünden kahraman olarak geçmeli belirteyim. Tatlım soru geliyor. Bu kadar sene nasıl katlanabildin bu İngiliz'e?" dedi. Fakat sorduğu gibi İngiliz'den ensesine bir tokat yedi. "Ama ne var? Herkes merak ediyor. Yalan mı?" dedi.

"Ocakçı kızdırma insanı." diyerek el koydu olaya Asil Komutan. Fakat sonra gülümseyerek ve İngiliz'in "Komutanım siz de mi?" nidasını duymazdan gelerek devam etti "Ama doğru söylüyor Matmazel. " dedi. Aylin onları gülümseyerek izliyordu. . Ama komutanı tarafından ismi söylenince cevap vermeye mecbur kaldı. "Açıkçası komutanım ben de anlayabilmiş değilim fakat sabır önemli bir erdem sonuçta." dedi. İngiliz "E ama yok artık!" dedi ama masadan gelen kahkaha sesleri pek de yardımcı olmadı.

O sırada gözüne Yarbay Bilal'in kulağına bir şeyler fısıldayan bir er çarptı. Pek umursamadı ama 10 dakika sonra aynı erin yanlarına gelmesi umursaması gerektiğine bir işaretti. Er aynı şekilde Komutan Asil'e de bir şeyler fısıldadı. Komutan bir anda endişeli bir ifade takınınca tim de onu taklit etti. Bu kötüydü. Çok kötüydü.

Komutan büyük bir telaşla "Yarbay Bilal bizi çağırıyormuş. Bir olay var galiba. Gidelim." dedi. Sözler masada anında tepki oluşturdu. Herkes ayağa fırladı. Tavırlardaki değişiklik şaşırtıcıydı. Timdeki herkes çakı gibi birer selam verdi. "Emredersiniz komutanım!" diye kükrediler.

YEDİ İNSAN TEK YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin