Bölüm 4

652 41 2
                                    

Tim yarım saattir Aylin'in olduğu odanın başında bekliyordu. Hepsi korkuyordu. Hiç biri kabul etmezdi korktuğunu gerçi. Atılır 'Türk askeri korkmaz!' derlerdi. Doğruydu aslında düşmandan, hainden, kalleşten, ölümden, acıdan ve daha nicelerinden korkmazlardı. Adı üstünde 'Türk Askeri'. Ne demek? Korkmayan demek. Vatanı için şehadeti isteyen demek. Bayrak için acı çeken demek. Onlar da korkmazlardı ama vardı elbet bir korkuları. Vatanını kaybetmekten korkardı onlar. Sevdiğini yitirmekten... Bayrağın düşmesinden... Şu anda o sevdiklerinden birini kaybetmenin korkusunu yaşıyordu hepsi. Kardeşleri gibiydi kız artık. Gerçi tüm askerler öyleydi. 'Her Türk asker doğar!' demedik boşuna. O askerlerin kardeş olmasından bahsedilmez bile. Hem kardeş görülmeyen, ölümüne sevilmeyen bir askerle nasıl çarpışılırdı birlikte?

Onlar beklerken Aylin'in Zeynep dediği kız çıktı odadan. İngiliz koştu başına "Aylin nasıl? İyi mi şu an?" dedi korkuyla. Zeynep rahatlamış bir ifadeyle "Merak etmeyin. Aylin şu an gayet iyi. Kötü olsa da atılan dikişler hayatını kurtarmış. Gerçi daha sonra yarası tekrar açılmış ama şimdi daha iyi. Kalıcı bir hasarı yok neyse ki. Kurşun kolunu delmemiş. Kan bankasında gerekli kanın bulunması da büyük şansdı." dedi ve oldukça yoğun olan takvimini uygulamak için oradan ayrıldı.

İngiliz yığılmadı belki ama daha önce hiç bu kadar rahatladığını da hatırlamıyordu. Aylin iyiydi. Kalıcı hasar yoktu. Komutanına bir şey olmamıştı. Hemen Aylin'in odasına girdi. Kimsenin iznine falan ihtiyaç yoktu! Tim de onun arkasından gitti. Doğru değildi belki ama Aylin'i görmezlerse içleri rahat etmeyecekti.

Aylin sanki hiçbir şey olmamış gibi ayaklanmış, kamuflajlarını giymişti. Bugün olan olaylara dair tek işaret kamuflajın örtemediği sargıdan bir açıklık ve kolunu astığı kol askısıydı. Çoktan ayaktaydı. Yüzünde her zamanki gibi bir ifade vardı. Yorgunluktan eser yoktu. Yani en azından dıştan göründüğü kadarıyla öyleydi. Nasıl azıcık bile yorgun görünmezdi?!

İngiliz tüm tim gibi şaşkın bir ifadeyle "Senin ayakta ne işin var Aylin?" dedi. Sonra ifadesi şaşkınlıktan kızgınlığa dönüştü "Yat yerine çabuk! Bir de kamuflaj falan giymiş!" dedi. Aylin yüzünde daha önce timdeki kimsenin görmemiş olduğu mızmız bir ifadeyle "Ama abi!" dedi. İngiliz "Bu bir emirdir!" diye yapıştırınca da asker olmanın verdiği alışkanlıkla "Emredersiniz komutanım!" dedi. Hemen yanında durduğu yatağa oturdu​.Sonra ne yaptığını fark etmiş olacak ki yüzüne küçücük bir gülümseme kondurdu. Ama sonra kimse fark etmeden tekrar siliverdi.

Asil direk Aylin'in yanına gitti ve bugün sanki o olayları yaşayanlar onlar değilmiş gibi düz bir ifadeyle "Nasılsın Matmazel?" diye sordu. Matmazel de tıpatıp bir ifadeyle "Teşekkürler iyiyim komutanım." dedi. Tim fakında olmadan ikisinin ne kadar benzediğini fark etti. Duruşları, ifadeleri, davranışları... Hatta neredeyse ikiz gibiydi onlar. Vatan sevgileri aynıydı mesela. Korkusuzlukları da aynıydı sonra.

İngiliz aslında Asil Komutan ve Aylin'in konuşmasının bitmesini bekleyecekti ama dayanamadı ve gidip Aylin'e sarıldı. Aylin ilk başta şaşkınlıkla kaşlarını çattı ama sonra İngiliz'e karşılık verdi. Anlaşılan onun için endişelenmişti. Ayrıldıklarında Aylin utanmış, İngiliz ferahlamış görünüyordu. Daha onlar duygulardan kendilerine bile gelememişken bu sefer Asil hariç timin kalanı gelip Aylin'e sarıldı. Aylin az önce şaşırmıştı belki ama az önceki şaşkınlığı şimdikinin yanında bir hiçti. Bildiğimiz altı kişilik bordo bereli özel tim yumak olmuş sarılıyordu. İşte bu her gün görülebilir bir şey değildi. Filmlerde,kitaplarda duygusuz, rahat insanlar olarak anlatılan bordo berelilerin duygusuzluk maskesini çıkarttığı nadir anlardan biriydi bu.

Ayrıldıklarında bu sefer hepsi daha rahattı. Fakat ortam sus pus olmuştu. Ama orada Ocakçı vardı. Sessizlik onu bozardı. "Ya kızım Matmazel daha yeni geldin. Bir dur be aslanım. Direk niye işkenceye atılıyorsun?" dedi. Matmazel gülümsedi "Yok komutanım. Benle alakası yok. Valla bir şey yapmadım ben." dedi. Ama Komutan Asil hemen karşı çıktı "Şivan'la dalga geçerken öyle demiyordun ama. Cidden ne düşünüyordun kızım. Boşu boşuna işkence çektin. Alaycı olman gerekmiyordu." dedi. Kızmıştı kıza fakat bir o kadar da gururlanmıştı. Korkusuz bir askere sahip olması onun için çok iyiydi.

YEDİ İNSAN TEK YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin