Bölüm 3

706 53 7
                                    

Sabah hepsi erkenden kalktı. Alana gidip 60 şınav, 60 mekik ve 50 barfiks kahvaltı öncesi sporları idi. Kahvaltıdan sonra ise Aylin ve Asil komutan diğerlerini evrak işleriyle bırakıp çarşıya gitmek için hazırlandılar. İkisi de sivil kıyafetlerini giyip askeriyenin sivil görünümlü arabasına bindi.

Arabayı Asil sürüyordu. "Aylin nasıl tim? Beğendin mi?" dedi. Aylin hemen " Estağfurullah komutanım. Aile gibi hissettirdi bana herkes sağolsunlar." dedi. "Bir kere çarşıda bana komutanım dersen biz bittik. Ne bileyim abi de. Kuzen de. Kanka de. Ama sakın komutanım deme." dedi Asil komutan. Aylin'den hemen bir "Emredersiniz komutanım." cevabı aldı.

Tam o sırada araba sarsılarak durdu. Arabanın durmasına sebep olan terörist kıyafetli insanlara bakarken Asil'den bir küfür duyuldu. Karşılarında yaklaşık otuz kişi vardı. Bunları geçmeleri zordu. Hem niye yollarını kesmişlerdi ki? Asil kendini rahatlatmaya çalıştı. Asker oldukları bilinmiyordu. Sorun olmazdı. Bir şey olmadan buradan gidebilirlerdi. Tam o sırada tanıdık bir yüz görünce tüm umudu uçup gitti. O tanıdık yüz şu an lider konumundaydı ve Asil'in asker olduğunu gayet iyi biliyordu.

Tanıdık yüzün adı Şivan idi ve daha birkaç hafta önce yakalanmıştı. Konuşturmak için doğru düzgün bir sorgu bile yapılamadan karakola yapılan bir saldırıda kurtarılmıştı. Onu yakalayan ve sorgusuna girenler arasında Asil de vardı. İşte şimdi bitmişlerdi.

O sırada kapılarına vuran iki terörist onları dışarı çıkardı. Arabanın iki yanında, iki terörist tarafından tutuluyorlardı. Şivan'ın onları fark etmesi de çok sürmedi. Onlara döndü ve bir anlık şaşkınlıktan sonra "Vay vay! Kim varmış burada? Asil Komutan! Yanında da... Kim bu güzellik? Kız kardeş mi? Sevgili mi? Yoksa asker arkadaşı mı?" dedi.

"Vay! Şivan! İşkenceni unuttun herhalde? Yoksa bu kadar cesur olabilir miydin? Gerçi ben senin kedi gibi karşımızda ağladığın zamanları da bilirim." dedi komutan. Şimdiye kadar hiç mimik hareketi yapmayan Aylin komutanının bu cesaretine gülümsedi. İçinden bu adamın yakalandığını ve sonrasında kaçtığını düşündü. Ama anlaşılan işkenceyi önleyememişlerdi.

Aylin bunları düşünürken bir yandan da komutanına bakıyordu ve işaret bekliyordu. Bu şekilde kalacak değillerdi herhalde. Gerçi 30 kişi onları zorlardı ama bu adamların eline geçip ölmektense savaşarak ölmeyi tercih ederlerdi. Tam da o zaman beklediği işaret geldi. Komutandan bir baş sallama. İkisi de aynı anda onları tutan teröristlere birer kafa attılar. Hemen ardından da kendi bellerindeki silahlarla geberttiler. Çabucak arabanın kapılarının arkasına geçtiler. Cam boşluklarından siper aldılar ve Asil'in tekrar bir baş sallamasıyla ateş etmeye başladılar. Ellerinde sadece basit bir silah vardı ve şarjörlerinin sayısı en fazla ikiydi. Bittiğinde onlar da bitecekti.

İlk şarjörler bitip son şarjörlere başladıklarında Asil yan taraftan bir inleme duydu. O tarafa baktı ve Aylin'in omzunu tuttuğunu ve tuttuğu elinde bolca kan olduğunu gördü. "Aylin iyi misin?! Dayanabilir misin?" dedi. Ama Aylin için sorun yoktu. Hemen "Sorun yok komutanım. Dayanırım. Devam!" diye bağırdı. Tam da o sırada ikisi de aynı anda enselerine vurulan bir darbeyle yığıldılar. Anlaşılan arkaya dikkat etmemişlerdi ve sinsi sinsi yaklaşan iki teröristi görmemişlerdi. Şivan ve adamları hemen ikisini de yığıldıkları yerden kaldırıp arabalarının arkasına attılar. Onları öylece öldürmeyeceklerdi. Önce bilgi almalılardı. Hem Şivan intikam istiyordu. Her şey öyle kolayca bitemezdi.

Tüm bunlar olurken hiçbirinin fark edemediği şey ilerideki kayaların arkasına saklanan 15 yaşlarındaki sarışın çocuktu...

15 dakika sonra içinde Asil ve Aylin'in de olduğu araba durmuştu. Depo gibi bir yerdeydiler. Üst kısmı güzel ve konforluydu ama alt kısım için uğraşmamışlardı. Şivan da yanında iki terörist ve sandalyelere bağlanmış, baygın Aylin ve Asil ile alt kattaydı. Sıkılmış olacak ki Aylin ve Asil'i bir kova buz gibi suyla uyandırdı.

YEDİ İNSAN TEK YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin