İkinci kitabı bulmamdan bu yana birkaç hafta geçmiş ve bu birkaç hafta içinde kulübede tam beş kitap bulup okumuştum.
Yaptığımdan suçluluk duysam da yapmaya devam ediyordum işte.Kitapların sahibi de bu duruma kızmıyor aksine bu durum hoşuna gidiyordu.Boyuna kitap getirip duruyordu.
Altıncı kitabın son sayfasını da çevirdiğimde yenisini bir an önce almak istedim fakat daha akşam sayımı bile yapılmamıştı.
Yukarı çıkıp anneme akşam yemeği için yardım etmeye gittim.
"Söylenilenlere göre yeni bir Aeria askeri gelmiş buraya.Sayımları o yönetecekmiş artık.Çok korkutucu olduğunu söylüyorlar." dedi umutsuzca annem.
"Hepsi gibi değil mi işte?Korkutucu değil de daha çok mide bulandırıcı."
"Sesini biraz alçalt Alinda" diye tersledi beni.
"Bu kadar korkak olma anne," dediğimde gözleri haddimi aştığımı belirtircesine parlıyordu.
***
Akşam yemeğinin ortalarında olduğumuz sıra kapı kırılmak istercesine çalındı.Deka korkuyla bize bakarken annem sakinliğini korumaya çalışıyor,babamsa bıkkınlıkla gözlerini deviriyordu.
Gidip kapıyı açtığımda klasik olarak iki Aeria askeri içeri girdi ve ağır ağır odanın ortasına yürüdüler.
Şunların ukala hareketlerine bak,diye küfrettim içimden.
Yüzünün bir tarafı mor bir doğum lekesiyle kaplı,orta yaşlı,sizi öldürmeye yemin etmiş gibi bakan ve en iyi tahminle o korkutucu yeni asker olan adam etrafını incelerken,diğer adam evdeki herkesin burada olup olmadığını kontrol etti.Mor suratlı adam bu sefer de odayı dolaşmaya,eşyalara dokunmaya başladı.
"İşimiz bitti,efendim," dedi diğeri.
O ise onu nefretle incelediğimi ben daha yüz ifademi değiştiremeden fark etti ve tam önümde durdu.
"Eviniz oldukça güzel görünüyor Bayan..?" derken pis bir keyifle gülümsüyordu bana.
"Alinda Flardryn " dedim boğazımı temizleyerek ve tehditkar bakışlarla karşılık vererek.Kafasını sallarken gülümsemesini sürdürdü.
"Sizi tanımak bir zevk,Alinda,ben de baş muhafız Vigor Phaedra.Bir gün bu evin geri kalanını görmek isterim." dedi böbürlenerek ve şeytani bakışlarını ta gözlerimin en içine dikerek.
Benimle -bizimle- ilgili bir şeyler olduğunu nasıl bilmiyorum ama,sezinlemişti.Bunu hissetmiştim.Alaycı gülümsemelerinde,şeytani bakışlarında görmüştüm bunu.
"İnanın,bunu biz de isteriz.Fakat korkarım ki bir dahaki aramayı beklemeniz gerekecek." dedim sahte bir gülümsemeyle ve ona inat ben de bakışlarımı onunkilere diktim.
Yaptığım ve hissettiğim şeylerin altındakileri anlıyordu,biliyordu.
Bir kanıt bulup bizi anında infaz etmek için can atıyordu,ben de bunu biliyordum.
İkimizin arasındaki bu iletişim,midemi bulandırmıştı.
Kafasını arkaya atıp sahtelik kokan bir kahkaha attı.
"Doğru,bunu unutmuşum.Kuralları bildiğinize sevindim." derken,hiçbir şeyi bilmeyen biri bunun samimi bir konuşma olduğunu düşünebilirdi.
Aksine bu konuşma,alaycı gülüşlerin,tehditkar kelime ve bakışların arkasına gizlenmiş aslında söylenemeyen ama söylenmek istenen şeylerin havada uçuştuğu son derece tehlikeli bir konuşmaydı.
Baş muhafız Vigor ne kadar ima yaparsa yapsın ona bir şey olmazdı.Ama benim herhangi yanlış hareketim felaketimle sonuçlanırdı.
Bu ince çizgide ilerlerken gayet başarılıydım.O da bu dişli avının farkında olan uğursuz bir avcıydı.
Her şey bir kenara, o lanet yaratığa baş kaldırmak bende o ana kadar yaşamadığım kadar büyük bir tatmin duygusu yaşatmıştı.Zafer kazanmış gibiydim.Aptal cesaretiydi belki ama o an için önemi yoktu.
"İyi akşamlar dilerim," diye hepimize sırıttıktan sonra,bu konuşmadan oldukça şaşkın görünen diğer askere gitme emri vermesiyle evden çıktılar.
Annem bir süre bekledikten sonra günde ikinci kez gözlerinden alev çıkararak bana baktı.
"Alinda!Elemental güçler adına!Ne yapmaya çalışıyorsun sen?Bizi öldürtmeye mi!?"
Babam annemle arama girdi.
"Hayatım,sakin ol.Alinda yapılabilecek en iyi şeyi yaptı."
Annem göğsünü tutarak kendini bir koltuğa sererken Deka olanlara anlam veremeden bizi izliyordu.
Babamla aramızda sessiz bir konuşma geçti sonra.
Bana soran gözlerle baktığında kafamı sinirle ve umutsuzlukla sallayınca derin bir nefes alıp gözlerini kapatarak anladığına ilişkin bir tepki verdi.
Boğuk bir sesle konuştu ardından.
"Şimdi,beni dinleyin.Bu adam diğerlerinden daha tehlikeli.Hareketlerinize dikkat etmeniz gerekiyor.
Ve Alinda...Kendine hakim ol."
****
Her ne kadar o gece Vigor yüzünden ormana gitmeye tereddüt etsem de merakım ve isteklerim buna ağır bastı.
Issız karanlık ormanda hızlı adımlarla yürürken tek düşündüğüm neden Aerialıların hepsinin birer pislik olduğuydu.
Kulübeye girdiğimde elimdeki kitabı vermek istememezcesine sıkı sıkıya tutuyordum.
Her kitapla vedalaşırken yaptığım gibi kapağını şöyle bir okşadıktan sonra yere koydum.
Yüzümdeki buruk gülümseme orada yeni bir kitap olmadığını gördüğümde silindi ve o an sağ tarafımdaki karanlıktan bir tıkırtı geldi.
Çok keskin bir refleksle eğilip hançerimi kavrarken bir elimi yere,güçlerimi kullanmaya hazır vaziyette yere koydum.Girerken kimseyi görmemiş veya kimsenin toprak üzerindeki varlığını hissetmemiştim.
Hamlemi yapmam için tek bir hareket ya da ses gerekiyordu.
O ses gecikmeden geldi.
"Ben de kitaplarımın nereye gittiğini merak ediyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEMENTAL
Science-FictionSavaşlar,kıtlık,kuraklık ve bir de insanlara elementsel güçler verip mutasyona uğratan bir göktaşı yağmuru. Sonuç:KAOS Verilen kararlara uymayıp kendini kral ilan eden hava elementalleri. Bunun sonucuysa,ZULÜM Ve henüz Aeria'nın haberi olmasa da,15'...