Son Söz

295 19 3
                                    


Ufka doğru uzanan yüksek boylu ağaçlar,güneşin batışının gökyüzünde oluşturduğu renkler silsilesi,serinlemiş,temiz orman havası...

Bunların hepsi,bulunduğum yerden bakan biri için gözlerini bir saniye olsun ayırmak istemeyeceği bir manzaraydı.Benim içinse,aklımın ucuna bile getirmek istemediğin hatıraların uyarıcıları...

Ben sarayın geniş balkonlarından birinde elimi demir korkuluklara dayamış onları izlerken,aşağıda insanlar beyaz sokaklarda koşuşturuyor,sohbetler ve kıkırdamalar eşliğinde bir yerden başka bir yere eşyalar taşıyorlardı.Aeria yavaş yavaş alçalmaya devam ediyordu.

Bir patırtı koptu.Aşağıdaki grup,ellerindeki bir kutuyu düşürdüler ve ardından kahkahaları balkona ulaştı.

Ne garipti.

Bir tarafta kaygısız bir neşe,öbür tarafta dibi olmayan bir hüzün.Çok fazla kayıp verilen savaştan yeni çıkılsa bile yaşamla dolu bedenler ve sonsuz bir boşluk.

Saatlerim,yas zamanını gösterirken bir duygu belirtisi göstermemi de kimse bekleyemezdi benden.Nitekim geçen son bir ayda kimse bunun için uğraşmamıştı bile.İlk kez beni kendi halime bırakmışlardı ve bu bana yapabilecekleri en hayırlı şeydi.

Son bir ay...

Bulanıktı.Karanlık.Alen'in gittiği zamankinden bile daha fena.

Sinir krizleri geçirmesem bile suskunluğum herkesi endişelendirecek cinstendi.Yemek yemiyor ve konuşmuyordum.Bu,bir isyan ya da şov değildi.Ben gerçekten,bazı şeyleri kaybetmiştim.Çoğu zaman hatıralar içinde kayboluyor,kendimi,içinde olduğumuz zamanı bile unutuyordum.Engellenemez bir dürtü gibiydi bu.

Çıkmadığım odamda sürekli uyuyor,uyumadığım zamanlarda yatağın üzerine oturup sessizce karşımdaki duvarı izliyor,hatırlarsam da yemek yiyordum ve iç dünyam, karmakarışık olması gerekirken fırtına sonrası sakinleşen bir denizin tekinsiz sakinliğini taşıyordu.

O sıra neler olduğuyla en ufak şekilde ilgilenmesem de çoğu şeyin farkındaydım.Ben katillerin ve yalancıların sarayında yas tutarken insanlığı ilgilendiren birçok şey olmuştu.

Belki her şeyden önemlisi Avian'ın hala hayatta olmasıydı.Bu tam bir mucize olsa da Nessa'nın benden farkı yoktu.Ruhunun öbür parçası bilinçsiz bir şekilde orada yatarken nasıl ayakta durabilirdi?Her gün ikizini ziyarete gidiyor ve saatlerce orada kalıyordu ancak Avian hiç de uyanacak gibi durmuyordu.

Hafif bir rüzgar eserken ürperdim ve üzerimdeki Aeria kıyafetinin koyu gri hırkasını daha sıkı sardım.Biz muzaffer olan taraf olsak da hiçbir şey kazanmamıştık.

Kralın ölmesiyle savaş bitti ve Prens Alen,Aeria'nın yeni kralı oldu ama bu pek uzun sürmedi.Askerlerini geri çektikten sonra ateşkes sağlandı ve hem Ignia cephesinde hem de Therria ve Hydria'yı da içeren Aeria cephesinde bazı duyurular yapıldı.

Prens Alen ve Ignia'nın lideri Madora Eleanor,yoksa eski Aeria kralı Kral Morgan'ın eşi,Prens Alen'in öz annesi Kraliçe Eleanor mu demeliyim, artık Aeria isimli bir krallık olmadığını ve hala lanet güçlerine sahip insanların hep birlikte yaşadığı yeni bir yerleşim kuracaklarını açıkladı.Bazı Aeria askerleri buna karşı geldilerse de sonları ölüm oldu.

Ancak yaklaşan kışla beraber yeni bir şehir kurmak için yeterli zamanda kaynak toplanılamayıp,toplanılsa da ağır hava şartları nedeniyle hiçbir şey yapılamayacağından bu işin bir sonraki yaza ertelenmesine;o zamana kadar da tüm insanların,yere indirilen Aeria'da kalmasına karar verildi.

Aerialıların gerçekten hiçbir şeyden haberleri yoktu.Varisler Aeria'ya geldikleri zaman onlardan o kadar korkup çekindiler ki az kalsın bazıları vermekte oldukları partiyi bırakıp kaçacaktı.Geçen son bir aydır da bazı konularda eğitiliyorlardı.

Elemental Savaşı'ndan beri aşağıda neler oldu,Aeria yüzünden kaç kişi öldü?

Ve aldıkları bu eğitimler sonrası bir şeylerin farkına varan Aerialılar,evlerini diğer elementallere açmaya hazırdı.Tek sorun alacakları tepkilerdeydi.

Olacak olayları şimdiden az çok tahmin edebiliyordum.Ancak ben bunları görmek için burada olmayacaktım.Gözüme çarpan her şey bana yaşananları anımsatırken yapamazdım.Bu,zaten parçalanmış benliğime son çiziği de atmak olurdu.Ne yapacağımı,nereye gideceğimi ve ne kadar süre kalacağımı bilmiyordum.Sadece uzaklaşmak istiyordum.

Arkamdaki balkon kapısı hafifçe açıldı,yumuşak adım sesleri korkuluklara yaklaştı.Yoğun toplantılar ve önemli işlere rağmen Alen,beni asla yalnız bırakmamıştı.

Hep yaptığı gibi yanımda tek bir kelime etmeden ve bana bakmadan öylece durup manzarayı seyretmeye başladı.Konuşmuyordu ve beni de konuşmaya zorlamıyordu.Bunun için ona ne kadar minnettar olduğumu bilemezdi.

Sert hatlı çenesine tezat oluşturan sakin bakışlarıyla batmakta olan güneşe bakarken babasının iyi huylu bir kopyasını yansıtıyordu.Ona hala fazla kırgındım,güvenimi yeniden ne zaman kazanacağı da meçhuldü.

Yine de bildiğim tek bir şey var:

Ne yaparsam yapayım,nereye gidersem gideyim beni asla yalnız bırakmayacak,onunla konuşmasam da veya ona bir daha hiç güvenmesem de hep yanımda duracak.

Bu karanlık boşluğun içinden çıkabilir,bir şeyler hissedebilir miyim;en önemlisi de yeniden sevebilir miyim,bilmiyorum.Ancak bir gün başarırsam,bunun sorumlusu yanımda sabırla beni bekleyen lanet bir Aerialı olacak.

***

ELEMENTALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin