Kabusumdan sıçrayarak uyandım.Nasıl bir insan ailesini hatırlamaz?Hatırlamadığı halde her gece onların yardım isteyen yüzlerini barındıran kabuslarla doldurur uykusunu?Başımı yavaşça şifoniyerin üzerindeki çerçeveye çevirdim.Annem,babam,kardeşim ve 16 yaşındaki ben.Onlara dair son,bana dair ise hatırlayamadığım güzel anılarımın barındığı fotoğraftı bu.Buğulu gören gözlerimi ovuşturarak yerimden doğruldum.Hissettiğim bu suçluluk,bana aileme ihanet ettiğimi hatırlatıp duruyordu.İşte tam bu zamanlarda gerçekten dedeme ne kadar ihtiyacım olduğunu fark ediyordum.Kimsenin omuzlarına evlatlarının acısını hatırlatan bir yüz görmenin ağırlığını yükleyemezdim.Kendim bile dayanamadığım için doğup büyüdüğümün söylendiği,belki de ailemle güzel bir sürü anı biriktirdiğim evi arkamda bırakarak bilmediğim bir şehire,bir eve geldim.Dedem bunun "Koca evde yalnızlaşmamak" için olduğunu söyleyerek onunla kalmam için ısrar ediyor.
Düşüncelerimi bir kenara bırakarak bir bardak su doldurdum.Her haftasonu olduğu gibi dedemi ziyarete gidebileceğimin rahatlığıyla suyumu yudumladım.Boğazıma takılan tek şey herhangi bir gün ailemi ziyaret edebileceğim tek yerin soğuk bir mezarlık olduğu gerçeğiydi.Olduğum yerde oturup istemsizce kabusumu düşünmeye başladım.
Sanırım psikologumla yeni bir görüşme yapmam gerekiyor.
Saat 06.59
Lanet alarmın sesini duymaya başladım.Gördüğüm kabusun etkisinden çıkabilmem ve tamamen ayılabilmem için ihtiyacım olan şeyin soğuk bir duş olduğunu bilsem de çaresizce yerimden doğrulup hazırlanmaya başladım.İş görüşmesinde yerinde yeller esen heyecanım ilk iş günümde beni boğacak gibi görünüyordu.Gözüm sürekli saate kayıyor ve panikten doğru düzgün hareket edemiyordum.Kesinlikle emin olduğum tek şey ilk günümde geç kalmak istemediğimdi.Sonunda hazırlıklarımı tamamladım ve şirketin yolunu tuttum.
Mesai saatinden oldukça erken vardığımı fark ettiğimde hızıma gerçekten hayret ettim.Benim gibi erken gelen bir kaç kişinin ellerindeki sigaraları gördüğümde ben de çantamdan bir dal sigara çıkarıp yaktım.
Dalgın dalgın sigaramı içerken önümdeki gölgeyle gözlerimi yukarıya kaldırdım.Turhan Bey rahatsız olduğu her halinden belli olan bir şekilde yüzüme bakıyordu.
"Odamda bekliyorum Duru.Sana sormak istediğim bazı şeyler var."dedi.
"Peki efendim,hemen geliyorum."diyerek sigaramı söndürdüm.Aceleyle toparlanarak Turhan Bey'in arkasından bakarken kapının sağ tarafında fark ettiğim bedenle şaşkınlığımı gizleyemedim.Önünde kendi yaşlarında gibi görünen bir adam ile sohbet eden kişi kasık çeneliden başkası değildi.Sohbet ettiklerini söylemek ne kadar doğru olurdu bilemiyorum.Daha çok adam konuşuyor kasık çeneli kafa sallıyor gibi görünüyordu.Düşüncelerimi susturarak Turhan Bey'in peşine düştüm.
Kapıyı hafifçe tıklatarak gel sesini bekledim.İçeriye girip kapıyı arkamdan sessizce kapattım.
"Gel Duru,otur lütfen."diyerek elindeki kalemi masaya bıraktı.
"İş görüşmesinden beri aklımı kurcalayan bazı şeyler var.Hukuk okuduğun halde neden böyle bir pozisyona başvurdun?Mesleğini yapman senin için daha avantajlı olmaz mıydı?"dedi.
"Hukuk okumak benim hayalimden çok başkalarına ödemem gerektiğini düşündüğüm bir veda borcuydu benim için.Yapabileceğimi düşündüğüm bir iş değildi.O yüzden böyle bir pozisyona başvurdum."dedim.
"Böyle bir hafızayla istediğin her bölümü okuyabilirdin.Özel olmayacaksa kime karşı hissettiğin vefa borcuyla hukuk okuduğunu söyler misin?"dedi.
İçimden "Özel olacak." diye geçirdim ama el mecbur konuşmaya başladım.
"Ailemi 16 yaşında kaybettim.Annem ve babam avukatlık yapan bir çiftti.Her ne kadar onları hatırlayamasam da çevremdeki herkes onların benim hukuk okumamı istediğini söylediler."
"16 yaş aileni hatırlamayacağın kadar küçük bir yaş değil.Nasıl onları hatırlamıyor olabilirsin?"dedi.
Adamın patavatsızlığı sinirlerimi bozmaya başlamıştı.Kapının çalındığını ve Turhan Bey gel diyemeden açıldığını duydum.Arkama doğru döndüğümde içeri gelenin kasık çeneli olduğunu fark ettim.Turhan Bey ısrarcı bakışlarını yüzüme gönderince tekrar konuşmaya başladım.
"Ben de küçük bir yaş olmadığının farkındayım.Daha önce de söylediğim gibi yaşadığım bir olay sonucu beynimde bir hasar meydana geldi.Bu hasar ailemle geçirdiğim son anlarda oldu.O gün ve öncesine dair hiçbir şey hatırlayamazken sonrasında yaşadığım hiçbir şeyi de unutamıyorum."dedim.
Üzerimde bir çift göz daha hissettiğimde yerimden yavaşça doğrularak "Ben artık kalkayım Turhan Bey.Sizin de misafiriniz var."dedim.
Turhan Bey "O misafir değil,benim oğlum Barlas.Hazır karşılaşmışken sizi tanıştırayım."dedi.
Tam ağzımı açmıştım ki bir ses araya girdi.
"Şuan bunun için vaktim yok baba.Seninle konuşmam gereken şey acil olmasa zahmet edip buraya kadar gelmezdim,biliyorsun."dedi.
Beni Turhan Bey'in patavatsız sorularından kurtardığında duyduğum minnet anında tuz buz oldu.
Turhan Bey tüm ciddiyetiyle ve çatık kaşlarıyla Barlas Bey'e döndü ama yüzünde nasıl bir ifade gördüyse bakışlarını bana çevirdi.
"Sen çıkabilirsin Duru.Gerekli bilgilendirmeler yapılmıştı.Masana geçip işlerinle ilgilenebilirsin."dedi.
"Peki efendim."diyerek çıkışa yöneldim.Sonunda bu kasıntı ortamdan kurtulduğumu sevindim.Sanki içerideki oksijen yavaşça azalmaya başlamıştı.
Masama geçip işlerle ilgilenmeye başladım.Bu kadar gereksiz bilgiyi gördüğünü unutmayan zihnimde biriktirmek ne kadar can sıkıcı olsa da bunu kendim istediğim için sesimi çıkartmadım.
Masanın önünde birinin belirdiğini görene kadar saatin kaç olduğunu fark etmemiştim bile.Karşımda bu sabah Barlas Bey'in karşısındaki adamı gördüm.
"Merhaba,ben Hakan.Sanırım sen işe yeni girmişsin.Öğle saatinin geldiğini hatırlatmak istedim.İlk günün olduğu için yemek yiyebileceğin herhangi bir yer olmadığını varsayıyorum.Benimle karşıdaki restorana gelmek ister misin?"diye sordu.
Kafamda seçeneklerimi tarttığımda yalnız başıma yemek yemekten daha cazip geldiğini fark ettim.
"Tabii,neden olmasın."diyerek yerimden ayaklanıp eşyalarımı toplamaya başladım.
Hakan Bey kibar birine benziyordu ama ben insanlara kolay kolay güvenmezdim.O yüzden biraz tedirgince onu takip etmeye başladım.Şirketten çıktığımızda Hakan Bey'in Barlas Bey'e doğru ilerlediğini gördüm.Gereksiz bir gerginlikle onları izlemeye başladım.Hakan Bey Barlas Bey'in omzuna dokunarak ona bir şeyler söyledi.Barlas Bey hafifçe arkasını dönerek bana baktı.Tam selam verecektim ki tekrar önüne döndü.Sinirle gözlerimi devirdim.Bazılarımız nezaket kurallarından bihaber yaşıyor sanırım.İstemsizce onu izlemeye başladım.O kadar dalmıştım ki Hakan Bey'in dikkatlice bana baktığını fark etmedim.Utanarak başımı öne eğip yanıma gelmesini bekledim.
"Hadi gidelim."
Restorana girdik ve boş bir masa bulup oturduk.Bu süreç boyunca Hakan Bey hiç konuşmayarak beni şaşırttı.Aslında oldukça konuşkan biri gibiydi.
Yemeklerimizi sipariş edip beklemeye başladığımızda Hakan Bey suskunluğunu bozdu.
"Seni buraya neden davet ettiğimi merak ediyorsun değil mi?Aslında tamamıyla kendi merakımı gidermek içindi.Turhan Amca senin şaşırtıcı biri olduğunu söyledi.Onu şaşırtmak o kadar kolay olmadığı için senin özelliğinin ne olduğunu merak ettim.Bana biraz kendinden bahset."
"Duru Deren Karlıdağ.26 yaşındayım.Hu-"tam gaz devam ediyordum ki Hakan Bey sözümü kesti.
"Duru ne yapıyorsun Allah askına?Seni buraya iş görüşmesi yapmak için çağırmadığımı biliyorsun dimi?Kendinden bahset derken gerçek seni kastetmiştim.Özel hayatın,seni önemli kılan özelliklerin yani."
"Ah,özür dilerim.Özel hayatım diye bir şey olduğunu pek sanmıyorum aslında.O yüzden ne diyeceğimi pek bilemedim."dedim.
"Hayatına hiç kimsenin girmediğini söyleme bana." dedi gülerek.
"Beni inandığım tüm değerlere düşman eden ve hayatımda beynimdekinden daha büyük bir hasar bırakan biri girdi hayatıma." deyip sessizce içeceğimi yudumladım.
"Gerçekten altından böyle bir hikayenin çıkacağını bilsem bu soruyu sormazdım,özür dilerim."dedi mahçubiyetle.
"Altından tam olarak böyle bir hikaye çıkmasını istediğiniz için sordunuz bu soruyu Hakan Bey.Ben de sizi kandırarak aslında size istediğinizi verdim." dedim ve gülerek yüz ifadesinin değişimini izledim.
"Ters köşeleri seviyorsun demek.İnan bana Duru,ne böyle bir şey yaşamış olmanı,ne de ileride böyle bir şey yaşamanı isterim."diyerek çenesiyle benim gibi hasarlı bir beyine sahip olmayan birinin bile kolay kolay unutamayacağı o yüzü işaret etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TERS KÖŞE
Gizem / Gerilim"Hayatına hiç kimsenin girmediğini söyleme bana." dedi gülerek. "Beni inandığım tüm değerlere düşman eden ve hayatımda beynimdekinden daha büyük bir hasar bırakan biri girdi hayatıma." deyip sessizce içeceğimi yudumladım. "Gerçekten altından böyle...